Müzik yazarlığı

21 Nisan 2021 Çarşamba

Bugüne dek 25 kitap yazdım. “Zaman İçinde Müzik”, başta olmak üzere bunların bir kısmı genel müzik tarihi veya çoksesli Türk müziğinin tarihi; çoğu da besteci veya yorumcu biyografisidir. Onun dışında bir de romanım var: “Teodora’nın Düşmanları”, Yunancaya da çevrildi ve Atina’da basıldı. Bu kitapta Arnavutköy’de, doğup büyüdüğüm köşkü bir semt romanı olarak anlatmıştım. O zamanlar İstanbul’da bir tane Arnavutköy vardı, Boğaz kıyısında.

Her kitabım benim bir başka çocuğumdur. Biyografiler, konu kahramanıyla ve zamanın tanıklarıyla yaptığım uzun söyleşilere dayanır. Ara başlıklarla ve kutularla kitabın akışını ve okunuşunu kolaylaştırmaya çalışırım. Genelde biyografisini yazdığım besteci kitaplarının arkasına ikişer CD eklemiştim. Birisi besteciyle yaptığım konuşmaları, diğeri bestecinin yapıtlarından örnekleri içeriyordu. Bu çalışmalarımda bazen bir müzik sözlüğü; mutlaka bir kronoloji ve kaynakça yer almıştır. Portrelerime Türk Beşleri’nin en yaşlı üyesi Cemal Reşit Rey ile yola çıkmış, en genç üyesi Necil Kazım Akses ile devam etmiştim. Cemal Bey, kitaba ekli bir CD’de 1904’te başlayan yaşamöyküsünü kendine özgü şivesiyle anlatırken, piyanosu eşliğinde Lüküs Hayat’tan bölümler söylemişti. Necil Kazım da Kanuni’nin Hürrem Sultan’a yazdığı “Gazel”i Osmanlı üslubunda okuyordu. 

Ardından İlhan Usmanbaş, Bülent Tarcan, Nevit Kodallı, Yalçın Tura gibi besteciler sıralandı. Yorumcu biyografilerim arasında Ayla Erduran, Gürer Aykal, Zehra Yıldız, Leyla Gencer gibi sanatçılar vardı. Antoloji niteliğindeki çağdaş Türk müziği kitaplarım ise yıllar boyu nice müzisyenin el kitabı haline geldi. Bunlardan 71 Türk bestecisi hem Türkçe hem İngilizce olduğu için dünyanın birçok kütüphanesinde yer aldı. 550 sayfalık Salkımsöğütün Türküsü uzun yılların söyleşi, değinme ve portrelerini kapsıyordu.

YAZAR VE KAHRAMAN İLİŞKİSİ

Kimi kahraman kendi yaşamöyküsü yazılırken yazarına hiç karışmaz, sadece eksik bilgileri, belgeleri tamamlar, tanıklar önerir, yazara her konuda yardımcı olur. Bazen da kahraman, hayatının gözler önüne serildiğini görünce yazara müdahale etmeye başlar. Örneğin “ailemdeki yoksul dönemin beni ne kadar etkilediğini” veya “geçirdiğimiz o büyük yangında her şeyimizi kaybettiğimizi yazma” diyebilir. Oysa ailedeki o süreç mutlaka çocuğu sarsmış, sanat yaşamında iz bırakmıştır. O “büyük yangın” kaç kuşaktır kulaktan kulağa anlatılmaktadır ama nedense bu kitapta yer almamalıdır. Haftalarca uğraşıp bin bir zorlukla gazete arşivlerini araştırmış, ailede birkaç kuşağı sarsan bir cinayet olayını yazmışsınız. Kahramanınız o bölümü yasaklanınca, kitabın anlatımı birden boşluğa düşer! 

O boşluğu okur fark edecektir. Çünkü okur için bir yaşamöyküsünün akışındaki bu tür kavşaklar çok ilginçtir. Yazar onları özgürce anlatabilirse kitap daha içten bir sese sahip olacaktır. Şu sıralarda elimden düşmeyen Julian Barnes’ın “The Noise of Time” adlı kitabı gibi. Şostakoviç’in yaşamındaki başarılar kadar tüm acıları da çok değişik bir anlatımla sergilemiş.

Kahramanınız hayattaysa onunla dostluk kurarsınız; onun anılarını aktarırken yaşadığı duyarlılığı paylaşırsınız. Kahramanınız hayatta değilse vârislerin müdahalesiyle karşılaşabilirsiniz. Bu kez elinizde kanıt oluşturan belgeler gerekir. 

Besteci olsun, yorumcu olsun müzikçiler diğer sanat dallarının üyelerine göre daha zor yollardan geçen sanatçılardır. Yazar onların yaşamöyküsünü kaleme alırken konu hakkındaki bilgi ve deneyimini yine onların veya vârislerin desteğiyle sergileyecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları