Hüseyin Baş

Nükleerin 'Nimetlerinden' Yoksun Kalmaya Hayıflanmak!

13 Haziran 2011 Pazartesi
\n

AKPnin 12 Haziran 2011 seçimlerinde yarıyı önde bitirmesi sürpriz olmazsa, genellikle kabul ediliyor. Ancak AKPnin yarışı önde bitirmesi, 367lik bir çoğunluğu elde etmesi ise uzak bir ihtimal görünüyor. Ana muhalefet partisi CHPnin seçimler boyunca gösterdiği dinamizmle oylarını hissedilir bir biçimde arttırması da kimse için sır değil. MHPnin, kaset komplosuna karşın, biraz da bu tür ahlaksızlığın toplumda yarattığı karşı tepkiyle barajı kolaylıkla aşmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bunlar kuşkusuz sadece bir tahmin.

\n

AKP ve onun liderinin, seçimi önde bitirse bile umulanı bulamamanın düş kırıklığında, AKP usulü ileri demokrasiyi daha da geliştirerek ülkeyi kaldığı yerden yeniden gerilimle yönetmeye kalkacağı da keza kimsenin saklısı değil. Ancak bu kez moral bulan muhalefet karşısında işi kolay değil. Bu ise gerilimin artması anlamına geliyor. Daha dün Anadolunun akarsularını akmaz hale getirerek çevreyi kirleten HESlere karşı demokratik haklarını kullanan gençler polis tarafından bir parkta kuşatılarak karga tulumba merkeze götürüldüler. Yarın Avrupa ve dünyanın nükleerden vazgeçmeye başladıkları bir sırada Akkuyu ve Sinopta nükleer santral kurulmasına karşı çıkacak çevrecilerin başına gelecekler de bundan farklı olmayacak. Çünkü dünyanın nükleerden vazgeçme hazırlıklarını sürdürmesine karşın, AKPnin nükleer santral sevdasından vazgeçmeye pek niyetli olmadığı anlaşılmaktadır.

\n

Nitekim konuyla ilgili son somut gelişmelere bakıldığında, özellikle Japonyadaki Fukuşima faciasından sonra nükleerden enerji üretmenin miadını doldurduğu, tarihe gömülme zamanının geldiği ortaya çıkmaktadır. Bizim Sayın Enerji Bakanımızın daha bir ay önce Ukraynada düzenlenen Uluslararası Enerji Konferansına katılmak için gittiği Kievde, nükleer santrala sahip hiçbir ülkenin nükleerden vazgeçmeye niyetli olmadığını açıklaması, bu konuda süren hazırlıklardan habersiz olduğunu ortaya koyması hazindir. Nitekim bu söyleminden bir hafta geçmeden önce İsviçre belli aşamalarla nükleerden vazgeçeceğini açıklamış, ardından Almanya 2019 yılına kadar nükleerden çıkacağını resmen deklare etmiştir.

\n

Hürriyet gazetesi Nabuccoya gazsız bir imza dahabaşlığıyla verdiği haberde, Sayın Enerji Bakanının, ne ilgisi varsa, 2071 yılında Malazgirtin bininci yılında yapılmamış nükleer santralın söküleceğini söylediğini yazmış. Tıpkı Nabucconun gaz olmadan imzalanması gibi bir şey. İstim arkadan gelecek olmalı. Ama Sayın Bakanın konuyla ilgili başka düşünceleri, kanımızca çok daha ilginç. Sayın Bakan gelişmiş ülkelerden bazılarının nükleerden vazgeçme kararı almalarına karşın bu zamana kadar onun nimetlerinden yararlandıklarının altını çizerken gelişmekte olan Türkiyenin nükleerden hiç yararlanmamasına ise haksızlık diyor. Demesine diyor ama, ülkemizin nükleerden hangi konularda yararlanmadığından söz etmiyor. Onu da izninizle biz söyleyelim. 1986da Çernobil faciasında ölüp gidenler, inanılır kaynaklara göre 30 ile 60 bin arasında. Ancak ölümler durmamıştır. Yetkililere göre, 2055 yılına kadar olan sürede 16 bin insan daha kanser veya benzer hastalıklardan ölmeye devam edecektir.

\n

Konuyla ilgili, birbiri ardından yazdığımız birkaç yazıdan sonra bugün, aslında konunun uzmanlarından Corinne Lepageın Albin Michelde Nükleer Gerçeğiadıyla yayımlanan kitabından söz etmek istiyoruz. Fransada haftalık dergi Le Nouvel Observateurün kitabın bazı bölümlerinden derlediği özeti okuyucularımıza aktarmakta yarar görüyoruz. Zira Corinne Lepage, konuyla ilgili bilgilerimize önemli katkılarda bulunuyor. Aynı zamanda çevre konusunda ülkenin önde gelen hukukçuları arasında yer alan Corinne Lepage, aynı zamanda Alain Juppe hükümetinde çevre bakanlığı da yapmış. Sayın yazara göre 1974ten bu yana Fransada ulusal enerji kararnamelerle dayatılmaktadır. Oysa bugün Fukuşima faciasıyla birlikte bu geçerliliğini kaybetmiştir. Fransanın riski olmayan, aynı zamanda ucuz elektrik hedefinin bugün bir seraptan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Dahası, bu kandırmacanın ağır bedelini ödeyecekler de yazık ki Fransız vergi mükellefleri olacaktır. Kitabın özetini yayımlayan Le Nouvel Observateurün, yazıya başlık olarak Fransız nükleeri, bir finansal Çernobili seçmesi ise boşuna değil. Zira son zamanlarda nükleerden çıkma yarışının ardından nükleer santrallara yatırım yapan büyük şirketler ve bankaların sayıları giderek azalmaktadır. Örneğin Birleşik Devletlerde, Güney Teksas nükleer projesi bu yüzden iptal edilmiştir. Zira nükleerden enerjinin risksiz, ucuz, temiz enerji olduğu efsanesi yerle bir olmuştur. Radyoaktif atıkların güvenilir biçimde depolanması, nakli, en zengin ülkelerin bile korkulu rüyasıdır. Üstelik miadı dolanların sökümü de ayrı bir felakettir. Örneğin Fransanın Brötanya bölgesinde konuşlanmış olan Brennilis santralı 25 yıldır sökülmektedir. Devlet konseyinin 50 milyon Avro tahmin ettiği söküm giderleri bugün yüzde 1000 gibi ürkünç bir artışa ulaşmış bulunmaktadır. Fransadaki 58 nükleer santralın sökümüne harcanacak para ve zamanı kimse düşünmek bile istemez. Nükleerin kaybedeceğimiz nimetlerine kuşkusuz, irili ufaklı bir dizi facianın yanında Çernobil ve Fukuşima facialarındaki can ve mal kayıpları eklendiğinde nükleerin nimetlerinden söz edenlerin şapkalarını önlerine koyup olayı derinlemesine düşünmeleri gerekmektedir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları