Hüseyin Baş

Arap Baharı Çiçek Açmakta Zorlanırken..

19 Eylül 2011 Pazartesi
\n

Arap Baharının başlangıcından bu yana, en azından eski diktatörlerden kurtulma aşamasına gelindiği şu günlerde, yakın geleceğin çetin geçeceği anlaşılmaktadır. Yine şu sıralar Kaddafi doğduğu kent Sirtede direnmeyi sürdürüyor. Ne ki genel kanıya göre günleri sayılı. Mısırda Hüsnü Mübarek demir kafeste yargılanıyor. Tunus, Bahara en yakın ülke olarak görünüyor. Dinci partinin marjinal kalacağı bir durumda Tunusun Burgiba dönemindeki laikkonuma gelmesi olasılığı var. Komşu Suriyede muhalefeti silah zoruyla bastırmayı sürdüren Beşşar Esadın ise giderek yalnızlaştığı, dolayısıyla da şiddet politikasını daha uzan zaman sürdürmesinin söz konusu olamayacağı sık rastlanan yorumlar arasında.

\n

Aslında her şey daha savaş sürerken tarafların aralarında anlaştıklarını gösteriyor. Bu özellikle de Libya petrolleri konusunda geçerli. Nitekim Libya zengin ve nitelikli petrol ülkesi olarak uzun yıllar Fransa, İtalya, İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerin baş tacı konumundaydı. Kaddafi dilediği zaman Bedevi çadırını Pariste saray bahçelerine kurar ve sayılan ülkelerin devlet büyükleri Libyalı diktatörün başta İtalyan Başbakanı Berlusconi olmak üzere elini öpmek için sıraya girerlerdi. Sonunda petrol pastasından önemli paylar alan söz konusu ülkeler, Arap dikta ve soygun rejimlerinin Tunusta parlayan bir kıvılcımla birbiri ardından yuvarlanıp gitmelerinden sonra Libya diktatörünün de sonunu getirmeye karar vermişler ve NATOyu harekete hazırlamışlardı. Bugün, Fransa, İtalya ve İngilterenin savaş sırasında Kaddafi muhaliflerine salt hava desteği vermedikleri silah ve özel kuvvetler desteği de sağladıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Kaddafinin işinin bittiği inancıyla 1 Eylül 2011de Pariste düzenlenen toplantıda Libya Geçiş Konseyi ile Libya petrolünü işleten İtalyan ENInın sahip olduğu pastanın önemli bölümümünün İngiliz BPye ve Totala kaptırma korkusu yaşanmıştır. Bu grubun pastadaki payı Kaddafi döneminde yüzde 2, yüzde 3le sınırlıydı. Batı medyasına bakılırsa (Liberation) Libya petrollerinin yüzde 35’i Totala söz verilmişti. ENInın kaygısı buradan kaynaklanıyordu. Libya petrolünü üreten ve pazarlayan ülkeler Arap Baharının statükoda önemli değişikliklere yol açacağını kestirerek daha başlangıçta Kaddafi diktasını yıkmak için muhaliflere maddi ve politik yardıma karar vermişlerdi. Buna karşılık değişimde rol almaya çalışan AKP yönetimi aynı kararlılığı gösterememiş, işi Kaddafi yanlılığından düşmanlığına uzanan belirsizlikle yürütmeyi yeğlemişti. Kuşkusuz bu muğlak politikaların sonucunun oynanmak istenen rolün kaybını da beraberinde getirmesi kimse için şaşırtıcı olmamıştır. Ayrıca Türkiyenin Libya petrol pastasından herhangi bir pay almayı hayal etmesi bile söz konusu değildi. Sayın Erdoğanın Mısır ziiyaretinin öncelikli hedefi İslam dünyasındaki prestijini parlatmaktı. İsraille işi çatışmaya bile vardıracak girişimleri ve söylemleri, aslında bu ülke ve ardındaki büyük müttefikimizin ayrıcalıklı korumasındaki İsrail karşıtlığı bize kalsa daha çok göstermelikti. Nitekim, örneğin en can alıcı noktalardan biri ekonomik ve ticari ilişkiler eskiden olduğu gibi geçerliydi. Başkan Obamanın BMler genel kurulun açılışı sırasında iki ülkenin arasını düzelteceğiyle ilgili haberler ise nedense sıfır soruncu hariciye bakanımızı fena halde öfkelendirmiş, yüksekten atarak bizim kimsenin ara buluculuğuna ihtiyacımız yok, bu konuda kimse bizi test etmeye kalkmasın diyebilmiştir. Bize kalsa AKP yönetimi ve dışişlerimiz ayağını yorganına göre uzat bilge sözünü akıldan hiç çıkarmamaladır. Zira büyük devlet olmanın, dünyada söz sahibi olmanın açık kriterleri vardır. Bu hevesle olmaz. Aksi halde sonuç hep pişmanlık olur.

\n

Tayyip Erdoğanın Mısırı ziyaretinin temel nedeni bu ülkenin Arap dünyasının merkezi sayılması yanında Birleşik Devletlerin politik ve ekonomik yarımlarına mazhar oluşu ve İsraille 1979da barış anlaşması imzayalan tek İslam ülkesi olmanın yanında bölgede ABDnin önemli bir partneri olmasıdır. Aslında Sayın Başbakanın Mısır ziyareti çoklarının dile getirdiği gibi Mısırın İslam dünyasındaki yerine ortak olmak değildir. Sayın Erdoğan Mısıra çeşitli ekonomik anlaşmaların yanında asıl amaç oradan Gazzeye geçmek ve İslam dünyasındaki prestijini parlatmaktı. Ancak Kahiredeki görkemli karşılamayı düzenleyen ve tam da şu sıralar, ne demekse, demokratik şeriatı tartışan Müslüman Kardeşlerin yüzüne karşı kendinden menkul bir laklik tanımı yapması kardeşleri öfkelendirmiş ve Mısırın içişlerine karışmaması konusunda uyarılmıştır. Bunun karşılığında kesilen ceza ise az buz olmamış, Sayın Başbakanın Gazzeye geçişi engellenmişti.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları