Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Arap Baharı Çiçek Açmakta Zorlanırken..
“Arap Baharı”nın başlangıcından bu yana, en azından eski diktatörlerden kurtulma aşamasına gelindiği şu günlerde, yakın geleceğin çetin geçeceği anlaşılmaktadır. Yine şu sıralar Kaddafi doğduğu kent Sirte’de direnmeyi sürdürüyor. Ne ki genel kanıya göre günleri sayılı. Mısır’da Hüsnü Mübarek demir kafeste yargılanıyor. Tunus, “Bahara” en yakın ülke olarak görünüyor. Dinci partinin marjinal kalacağı bir durumda Tunus’un Burgiba dönemindeki “laik” konuma gelmesi olasılığı var. Komşu Suriye’de muhalefeti silah zoruyla bastırmayı sürdüren Beşşar Esad’ın ise giderek yalnızlaştığı, dolayısıyla da şiddet politikasını daha uzan zaman sürdürmesinin söz konusu olamayacağı sık rastlanan yorumlar arasında.
\nAslında her şey daha savaş sürerken tarafların aralarında anlaştıklarını gösteriyor. Bu özellikle de Libya petrolleri konusunda geçerli. Nitekim Libya zengin ve nitelikli petrol ülkesi olarak uzun yıllar Fransa, İtalya, İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerin baş tacı konumundaydı. Kaddafi dilediği zaman Bedevi çadırını Paris’te saray bahçelerine kurar ve sayılan ülkelerin devlet büyükleri Libyalı diktatörün başta İtalyan Başbakanı Berlusconi olmak üzere elini öpmek için sıraya girerlerdi. Sonunda petrol pastasından önemli paylar alan söz konusu ülkeler, Arap dikta ve soygun rejimlerinin Tunus’ta parlayan bir kıvılcımla birbiri ardından yuvarlanıp gitmelerinden sonra Libya diktatörünün de sonunu getirmeye karar vermişler ve NATO’yu harekete hazırlamışlardı. Bugün, Fransa, İtalya ve İngiltere’nin savaş sırasında Kaddafi muhaliflerine salt hava desteği vermedikleri silah ve özel kuvvetler desteği de sağladıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Kaddafi’nin işinin bittiği inancıyla 1 Eylül 2011’de Paris’te düzenlenen toplantıda Libya Geçiş Konseyi ile Libya petrolünü işleten İtalyan ENI’nın sahip olduğu pastanın önemli bölümümünün İngiliz BP’ye ve Total’a kaptırma korkusu yaşanmıştır. Bu grubun pastadaki payı Kaddafi döneminde yüzde 2, yüzde 3’le sınırlıydı. Batı medyasına bakılırsa (Liberation) Libya petrollerinin yüzde 35’i Total’a söz verilmişti. ENI’nın kaygısı buradan kaynaklanıyordu. Libya petrolünü üreten ve pazarlayan ülkeler Arap Baharı’nın statükoda önemli değişikliklere yol açacağını kestirerek daha başlangıçta Kaddafi diktasını yıkmak için muhaliflere maddi ve politik yardıma karar vermişlerdi. Buna karşılık değişimde rol almaya çalışan AKP yönetimi aynı kararlılığı gösterememiş, işi Kaddafi yanlılığından düşmanlığına uzanan belirsizlikle yürütmeyi yeğlemişti. Kuşkusuz bu muğlak politikaların sonucunun oynanmak istenen rolün kaybını da beraberinde getirmesi kimse için şaşırtıcı olmamıştır. Ayrıca Türkiye’nin Libya petrol pastasından herhangi bir pay almayı hayal etmesi bile söz konusu değildi. Sayın Erdoğan’ın Mısır ziiyaretinin öncelikli hedefi İslam dünyasındaki prestijini parlatmaktı. İsrail’le işi çatışmaya bile vardıracak girişimleri ve söylemleri, aslında bu ülke ve ardındaki büyük müttefikimizin ayrıcalıklı korumasındaki İsrail karşıtlığı bize kalsa daha çok göstermelikti. Nitekim, örneğin en can alıcı noktalardan biri ekonomik ve ticari ilişkiler eskiden olduğu gibi geçerliydi. Başkan Obama’nın BM’ler genel kurulun açılışı sırasında iki ülkenin arasını düzelteceğiyle ilgili haberler ise nedense sıfır soruncu hariciye bakanımızı fena halde öfkelendirmiş, yüksekten atarak “bizim kimsenin ara buluculuğuna ihtiyacımız yok, bu konuda kimse bizi test etmeye kalkmasın” diyebilmiştir. Bize kalsa AKP yönetimi ve dışişlerimiz “ayağını yorganına göre uzat” bilge sözünü akıldan hiç çıkarmamaladır. Zira büyük devlet olmanın, dünyada söz sahibi olmanın açık kriterleri vardır. Bu hevesle olmaz. Aksi halde sonuç hep pişmanlık olur.
\nTayyip Erdoğan’ın Mısır’ı ziyaretinin temel nedeni bu ülkenin Arap dünyasının merkezi sayılması yanında Birleşik Devletler’in politik ve ekonomik yarımlarına mazhar oluşu ve İsrail’le 1979’da “barış anlaşması” imzayalan tek İslam ülkesi olmanın yanında bölgede ABD’nin önemli bir partneri olmasıdır. Aslında Sayın Başbakan’ın Mısır ziyareti çoklarının dile getirdiği gibi Mısır’ın İslam dünyasındaki yerine ortak olmak değildir. Sayın Erdoğan Mısır’a çeşitli ekonomik anlaşmaların yanında asıl amaç oradan Gazze’ye geçmek ve İslam dünyasındaki prestijini parlatmaktı. Ancak Kahire’deki görkemli karşılamayı düzenleyen ve tam da şu sıralar, ne demekse, “demokratik şeriatı” tartışan Müslüman Kardeşler’in yüzüne karşı “kendinden menkul” bir laklik tanımı yapması “kardeşleri” öfkelendirmiş ve Mısır’ın içişlerine karışmaması konusunda uyarılmıştır. Bunun karşılığında kesilen ceza ise az buz olmamış, Sayın Başbakan’ın Gazze’ye geçişi engellenmişti.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt