Nükleerde 'Danışıklı Dövüşün' Bu Kadarına Pes!
Hüseyin Baş
Son Köşe Yazıları

Nükleerde 'Danışıklı Dövüşün' Bu Kadarına Pes!

23.01.2012 04:59
Güncellenme:
Takip Et:
\n\n\n

Cumhuriyet gazetesinin muhabiri Fuat Kozokun geçen yıl sonunda (26 Aralık 2011) Ankaradan bildirdiğine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiyenin ilk nükleer santralını Mersin Akkuyuda kuracak olan Rus Atomstroyeexport şirketine Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu başvurusu sırasında iki koşul bildirdi.

\n

Birincisi, bakanlığın Rus şirketten talep ettiği birim, sivil toplum örgütlerine, bölge halkına ve tüm kurumlara nükleer santrallar konusunda bilgilendirme yapacak. Birim bu bilgilendirmeleri, seminerler, basılacak broşürler ve yerelde uygulanacak simülasyon gösterileri ile yapacak. Birim ayrıca anında sorulara cevap verecek mekanizmaya da sahip olacak. Bakanlık Ruslardan ikinci olarak nükleer santralın atıkları konusunda ne yapılacağına ilişkin bir çalışma istedi. (Bonjour!) Nükleer santralların en riskli ayağını radyoaktif atıklar oluşturuyor. Bakanlık, Rus şirketten radyoaktif atıkların nasıl bertaraf edileceği konusunda detaylı çalışma istiyor. Bakanlık Rus şirketten ayrıca 4800 megavat kapasitede bir termik santralın doğaya vereceği zararların karşılaştırılmasını içeren bir çalışma da istedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çevre yönetimi alanında sorumlu müsteşar yardımcısı Sedat Kadıoğlu, halkın nükleer santrallar ile ilgili detaylı bilgilendirilmesi konusunda çok hassas olduklarını belirtti. Kadıoğlu, OECD ülkeleri arasında nükleer santrala sahip olmayan tek ülkeyiz. Nükleerin tüm ayrıntılarını halkımıza detaylı olarak anlatmamız ve bilgi kirliliğinin önüne geçmemiz gerek diye konuştu.

\n

Türkiyenin ilk nükleer santralının ÇED raporunu hazırlayacak komisyon için çalışmaların başlatıldığını ifade eden Kadıoğlu, Akıllarda soru işareti kalmayacak. Tüm katılım göstermek isteyen kurumları bu ekibin içine dahil ederek, raporlar ve bilimsel çalışmalar ışığında tüm soru işaretlerini gidereceğiz’” diye konuştu. Sayın Kozokun haberini harfiyen aktarmamız rastlantı değil. Zira, Rus şirkete Halkı ikna et, santralı kurçağrısının koşulları bunlar ve görüldüğü kadarıyla da epeyce bir çalışma zamanına ihtiyaç var. Gelin görün ki, bu haberden az bir süre sonra santralın temelinin atılma aşamasına gelindiğinin açıklanması, bize, istimin arkadangeleceği alışkanlığımızdan vazgeçmediğimizi göstermektedir. Daha açık bir deyişle önce santral yapılacak, sonrasında da gerekliyse ve vakit kalırsa halk ikna edilecektir (!)

\n

Olay bu kadarla kalsa sineye çekilebilir. Oysa bu kez Mersin kaynaklı ve Sayın Abidin Yağmurun yine Cumhuriyette 20 Ocak 2012 tarihinde çıkan haberi, yukarıdaki haberin ibret verici devamı niteliğinde görünmektedir ve ne yazık ki böylesine önemli ve ülkenin insanlarının yaşamını ve maddi varlıklarını tehdit eden bir olayın bu denli ciddiyetten uzak insanlara emanet edilmesi büyük bir talihsizliktir. Sayın Yağmurun sözünü ettiğimiz haberi, bu yönde zaten var olan endişelerimizi doğrulamakta, iddialı başlayan olayın kısa zamanda nasıl bir skandala dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Sayın Yağmurun haberi şöyle: Akkuyu Nükleer Güç Santralı AŞnin Mersinde düzenlediği bilgilendirme toplantısına Nükleer Karşıtı Platformun üyeleri alınmadı. Türkiyenin ilk nükleer santralını Mersinin Gülnar ilçesine bağlı Akkuyu mevkiinde kurmaya hazırlanan Rus sermayeli şirket, yöre işadamları (halk!) bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıdan saatler önce çevik kuvvet ekipleri marifetiyle önlem alan Mersin Emniyet Müdürlüğü, çevrecileri toplantıya almadı. Salona girmeyi başaran bir grup çevreci adına söz alan Pakize Güler, nükleer santralın insan sağlığına, çevreye, tarıma ve turizme zarar vereceğini belirtti ve nükleer santral istemediklerini söyledi. Ardından çevreciler salonu terk etti.Bu skandalla ilgili söylenecek çok şey var. Birincisi Halkı ikna et, santralı kur”, salt santralı kuracak şirkete bırakılmaz. Bu görev mutlaka gerekli görülüyorsa bir uluslararası tarafsız uzmanlar heyetine verilir, ayrıca nükleer karşıtı sivil toplum kuruluşları toplantılardan en kaba biçimiyle kapı dışarı edilmez. Bu arada aynı zamana rastlayan Çevre Mühendisleri Odası tarafından Sinop ve Mersin Akkuyuda kurulması öngörülen nükleer santrallara ilişkin olarak hazırlanan rapor tüyler ürpertmektedir”. Rapora göre Sinopta yapılması öngörülen santralda bir kaza olursa İstanbul, Ankara, Samsun gibi büyük şehirlerimiz etkileneceklerdir. Akkuyudaki muhtemel bir kazada ise Akdeniz Bölgesi’nin tümü dahil Konya bile radyasyondan zarar görecektir. Almanyanın milyarlarca Avroyu gözden çıkararak nükleerden çıkma kararı alması rastlantı değildir. Zira Kuzey Almanyanın nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki bazı santralların 50 kilometrelik çevresinde çocuklarda kan kanseri vakalarının arttığı üniversitelerin araştırmalarıyla bilimsel olarak saptanmıştır. Kanımızca asıl sorun bu konuda sorumlu oldukları söylenen kuruluşların Fukuşima faciasının ardından nükleer santral evrenindeki değişikliklerden gerektiğince haberli olmamalarıdır. Olsalardı, santrallar bittiğinde çevrelerinde ve dünyada çalışan başka nükleer santrallara rastlama şansları büyük bir olasılıkla olmayacaktı.

\n

Bereket bu konuda herkes uyumuyor. Örneğin TEMA Vakfı gibi sivil toplum örgütü, Akkuyu santralının yapımını durdurmak için dava açarak nükleere karşı savaşımı sürdürmektedir. Darısı muhalefet partilerimizin başına...

\n

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Dünyanın Su ile de Başı Dertte

Devamını Oku
26.03.2012
Artan Doğa FelaketlerineSeyirci Kalmak...

Devamını Oku
19.03.2012
Tunus Nereye?..

Devamını Oku
12.03.2012
Taksim Gezi'nin Ağaçlarına Sahip Çıkmak Doğaya Sahip Çıkmaktır

Devamını Oku
05.03.2012
Avrupa Borç KriziOrtamında, Sarkozy'nin Yeniden SeçilmeŞansı Var mı?

Devamını Oku
27.02.2012
Komşunun Bitmeyen Çilesi Üzerine...

Devamını Oku
20.02.2012
Sayın Başkan, LütfenNükleere 'Kale'ninKapısını Açmayınız!

Devamını Oku
13.02.2012
Yeşil Sahada Kan İzleri...

Devamını Oku
06.02.2012
Isınan GezegendeKıyamete Koşar Adım

Devamını Oku
30.01.2012
Nükleerde 'Danışıklı Dövüşün' Bu Kadarına Pes!

Devamını Oku
23.01.2012
Sarkozy'nin 'Karakuşi' Yasası (*)Onca Öfkeye Değer mi?

Devamını Oku
16.01.2012
En Büyük 'Kitle İmha Silahı' Açlıktır

Devamını Oku
09.01.2012
'Halkı İkna Et, Santralı Kur!'

Devamını Oku
02.01.2012
Bir Bardak Suda Fırtına...

Devamını Oku
26.12.2011
Durban 17. İklim Konferansı'nınArdından...

Devamını Oku
19.12.2011
'Nükleerin Sorumlusu Yoktur...'

Devamını Oku
12.12.2011
Deprem Ülkesinde Nükleer Santral(!)

Devamını Oku
05.12.2011
'Arap Baharı' ya da Kafdağı'nınArdındaki Serap!

Devamını Oku
28.11.2011
Avrupa Yol Ayrımında

Devamını Oku
21.11.2011
Avrupa Ekonomik Krizin Kısırdöngüsünde Sarsılırken...

Devamını Oku
14.11.2011
Batı Petrol, Arap DünyasıŞeriat Peşinde...

Devamını Oku
31.10.2011
Tunus Seçimleri ve KapıdakiYeni Tehlike...

Devamını Oku
24.10.2011
'17. İklim Zirvesi' Yaklaşırken...

Devamını Oku
17.10.2011
Kabak Tadı!

Devamını Oku
10.10.2011
147 Milyon Ağacın 'Annesi' KenyalıWangari Maathai'nin Ardından...

Devamını Oku
03.10.2011
Nükleer Santral Korkusuyla Yaşamaya Son Verilmeli...

Devamını Oku
26.09.2011
Arap Baharı Çiçek Açmakta Zorlanırken..

Devamını Oku
19.09.2011
Nükleer Felaket Yaklaşırken...

Devamını Oku
12.09.2011
Trafik Kazaları SavaşGibi Can Alırken...

Devamını Oku
05.09.2011
Dünya Nüfusu Nereye...

Devamını Oku
29.08.2011
İsrail'de 'Bahane' Bitmez!

Devamını Oku
22.08.2011
On İki Milyon İnsan Kaç Para Eder?

Devamını Oku
15.08.2011
Barış Korkusu!

Devamını Oku
08.08.2011
GIEC Başkanı: Ülkeleri Yönetenlerİklim Bilimini Mutlaka İzlemelidirler

Devamını Oku
01.08.2011
Issız Denizlerimizin Hayalet Gemileri

Devamını Oku
25.07.2011
Dadaab'da Açlıktan Ölenler Salt İnsanlar Değil, Tüm İnsanlıktır!

Devamını Oku
18.07.2011
İsrail - Filistin Barışının Engellenmesinde Aşırı Dincilerin Rolü..

Devamını Oku
11.07.2011
DSK Olayı ve Fransız Başkanlık Seçimleri Üzerine...

Devamını Oku
04.07.2011
Alamet ve Kıyamet Üzerine...

Devamını Oku
27.06.2011
Sayıların Ağırlığı ya da Aşırı Nüfus Kaygısı Üzerine...

Devamını Oku
20.06.2011