Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kabak Tadı!
Fransa ve Birleşik Devletler’in değişmeyen politikaları arasında Osmanlı dönemiye ilgili 1915-1916 tarihlerinde gerçekleştiği savlanan sözde Ermeni kıyımını ‘soykırıma’ dönüştürerek genç Türkiye Cumhuriyeti’ni baskı altında tutmaya yönelik çabaları apayrı bir yere sahiptir. O kadar ki; bu iki ülke özellikle seçim önceleri, büyük çoğunluğu anılan olayların ardından ABD ve Fransa’ya göç eden, küçümsenmeyecek sayıdaki Ermeni diyasporasının oylarına tamah ederek... \n
\nTürkiye’nin söz konusu olayları uluslararası yetkin tarihçilerden oluşacak bir komisyonun, konuyla ilgili belgelerin tümünü inceleyerek gerçeğin ortaya çıkarılması önerisini, tarihi tarihçilere bırakmayı, baskı olanağını tehlikeye atmamak kaygısı ile sürekli reddetmekte ve tarihi yazmayı tarihçilere değil, ‘siyasetçilere’ bırakmayı yeğlemektedir. Şu sıralarda iki hafta önce uzun yıllardan bu yana ilk kez sağın kalesi olarak bilinen senato seçimlerini açık ara Sol İttifak’a kaptıran Sarkozy ve partisinin, altı ay sonra yapılması beklenen yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma şansı sıfıra doğru yol almaktadır. Bu yüzden çok sayıda güvenilir yorumcuya göre Sarkozy, artık günleri sayılı bir ‘Topal Ördek’ konumundadır. Ama o son bir çırpınışla ‘eski defterleri’ karıştırarak sosyalist adaylardan François Hollande’ın da Ermeni diyasporasına şirin görünmek için daha önce iktidar partisinin oylarıyla reddedilen, ne ki Hollande gibi bir Sol İttifak adayına yakışmayan Ermeni soykırımının inkârını cezalandıran, bütünüyle saçma yasa tasarısını yeniden gündeme getirmeye hazırlanmasına bakılırsa Ermeni oylarının önemi ortaya çıkmaktadır. Ermenistan ve Azerbaycan ziyaretleri öncesinde artık kabak tadı veren ve Türkiye’yi geçmişiyle yüzleşmeye çağıran “eski aş”ı yeniden gündeme getirmiştir. Ayrıca Türkiye’nin bunu yapmadığı durumda, ‘yeniden seçilirse’ ilk işlerinden birinin Ermeni soykırımının inkârını cezalandıran özel bir yasayı ivedilikle meclisten geçireceği sözünü vermeyi de ihmal etmemiştir. \n
\n***\n
\nOysa 2005 yılının son aylarında Fransızların sömürge döneminin bazı ‘iyi ve olumlu’ yanlarının okul kitaplarında yer almasıyla ilgili yasa önerisi, ‘tarihi siyasetçilerin değil tarihçilerin yazması’ gerektiğini savunan ve önde gelen çok sayıda tarihçi, öğretim üyesinin yanı sıra bizzat o zamanki Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından da desteklenen yaklaşımın ağır basmasıyla rafa kaldırılmıştır. Ne ki bu aklı başında karşı çıkışa rağmen tasarı daha sonra az katılımla da olsa yasalaşmıştır. Ardından soykırımın inkârını yasaklayan türde yasalar Fransa’dan sonra Hollanda ve İsviçre’de de kabul edilmiştir. ABD ise aynı yönde bir yasayı devreye sokmak için uygun zamanı bekliyor.\n
\nAncak Sarkozy’nin son Erivan ve Azerbaycan gezisi salt Ermenileri Türkiye’nin eninde sonunda ‘soykırımı kabul edeceği’ masalıyla avutarak, özellikle de başkanlık seçimlerine altı ay kala, 500 bine yakın nüfusa sahip Ermeni diyasporasından oy almayı amaçlamaktadır. Ne denli ‘topal ördek’ olarak günleri sayılı olsa da bu kez tüm Kafkasya’da söz sahibi olmayı gözüne kestirerek özellikle de Azerbaycan’da son keşfedilen zengin doğalgaz-petrol rezervlerinin işletilmesi ve pazarlanmasına Fransız petrol devi Total’in yüzde 40 gibi yüksek bir oranla katıldığı ortaklığın ayaklarını sağlam yere basması için bu ülkenin Ermenistan tarafından işgali altında bulunan Dağlık Karabağ bölgesi sorununun barışçı çözümü için Erivan’ı ikna etmeyi düşlemektedir, Heves bu. Ama zor. \n
\n***\n
\nSarkozy’nin ikide bir Türkiye’yi Ermeni soykırımıyla suçlaması aslında yavuz hırsızın ev sahibini bastırması öyküsüne benzemektedir. Aydınlanmanın, kültür ve sanatın en önemli kaynaklarından biri olan Fransa’nın geçmişi ne yazık ki başka ülkeleri ‘soykırım’ yapmakla suçlamasına izin vermemektedir. Zira bu ülke Batı’nın yüz karası sömürgecilikten sabıkalı ükelerinden biridir. Örneğin bu ülke, tarihte ilk kez Paris’te ‘Kolonyalizm Fuarı’ düzenleyerek sömürgeciliğin uygarlıktan nasipsiz yoksul ülkelere uygar ülkelerin armağanı olduğunu ileri sürecek ölçüde ipin ucunu kaçıran ülkelerden biridir. Cezayir’den, Çinhindi’ne, Madagaskar’a toplu kıyımlardan, dolayısıyla da köle ticareti başta olmak üzere sayısız soykırımdan sabıkalıdır. Son marifeti 1994’te 800 bin Tutsinin katlindeki sorumluluğudur. Oysa Türkiye Ermeni olayında varsa Osmanlı’nın hatasını geçiştirmeye kalkmadığı gibi, bunun katliam boyutlarına ulaştığını savunan yurttaşlarını cezalandıran yasalar da çıkartmamıştır. Tek istediği, olayın tarihçilerin katılacakları uluslararası bir komisyon tarafından ortaya çıkarılmasıdır.\n
\n*** \n
\nSoykırım tanımı, Nazi Almanyası’nın Yahudi ırkına karşı, baskı ve işkencelerin ardından kadın, çoluk çocuk demeden gaz odalarında bir ırkı ortadan kaldırmayı hedefleyen, tarihin en büyük, sistematik, kendine özgü acımasız ırkçı felsefeye dayanan insan kıyımını ifade etmektedir. Soykırım tanımı rakip görülen ülkeleri suçlamak için genişletmeye kalkılırsa binlerce savaşta milyonlarca insanın kaybının sorumluğunu kim, nasıl üstlenecektir? Tarihi siyasetçilere değil, tarihçilere bırakmak, bugün de en salim yol olarak görünmektedir. \n
\n\n
\nÖzür: Geçen hafta yayımlanan 147 milyon ağacın ‘Annesi’ Kenyalı Wangari Maathai’nin ölüm tarihi yanlışlıkla 2011 yerine 2001 yazılmıştır. Düzeltir, özür dilerim.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi