Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tarikatlara Giden Milyonlar

07 Aralık 2013 Cumartesi

Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi’nin, AKP’nin Gülen cemaatine bağlı valiler atadığını, üniversiteler açtığını itiraf ettiği yazısının çıktığı gün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da, SODES projesi çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu’da hizmete giren 1222 etüt merkezi ve okuma salonunun üç ya da dörtte birinin cemaate bağlı kuruluşlarca açıldığını açıkladı. Avcı’ya göre, SODES projelerine ayrılan pay 282 milyon 121 bin lira. Az değil yani...
Avcı’dan anladığımıza göre, bu paranın üç ya da dörtte biri cemaate bağlı örgütlere gitmiş. Başka kimlere para aktarıldığına gelince...
SODES projelerinin 2012’de hangi kuruluşlara verildiğini araştırdık: Milyonlarca liradan Türkiye İmam Hatipliler Vakfı da yararlanmış, çeşitli imam hatip mezun dernekleri de, “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği” adı altında örgütlenen Süleymancılar da, Mavi Marmara olayı ile adını duyurmuş olan İHH de...
Makamlar ve milyonlar tarikat ve cemaatleri doyurmuyor artık. Yurttaşın cebinden çıkan paradan daha çok pay ve daha çok güç istiyorlar. Kavga da ondan çıkıyor.

İskenderpaşa Dergâhı
AKP’li bakanların katılımıyla yapılan 25 Ağustos 2004 tarihli MGK’de Gülen cemaatine karşı önlem kararları ortalığa saçılınca... Demiştik ki, “Cumhuriyetin yazgısı, Gülen cemaati ile İskenderpaşa dergâhı cemaati arasındaki iktidar kavgasına bağlı sanki!”
Soranlar oldu, “Nereden çıkardın İskenderpaşa dergâhını?” diye.
Madem belgeler faş ediliyor. Bir belge de biz açıklayalım...
27 Şubat 2004 tarih ve 3590-106-04/ İSTH.KS (7681) sayıyla İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı’na ait belge, MGK kararında Kabine üyesi olarak adı geçen AKP’liler için özetle şu bilgilere yer veriyor:
Recep Tayyip Erdoğan’ın; imam hatip lisesi, İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi’nde okurken MSP güdümündeki ‘Milli Türk Talebe Birliği’ ile ‘Akıncılar Birliği’ gibi oluşumlarda yer aldığı. MTTB’nin Kültür Müdürlüğü’nü yaptığı 1975 yılında, İBDA felsefesi (İslami Büyükdoğu Akıncıları) fikir babası olan Necip Fazıl Kısakürek ile tanıştığı ve bu şahıstan halen üstad diye bahsettiği. 1979 yılında MSP’nin Akıncılarından ayrılarak Kısakürek’in görüşleri doğrultusunda yeni bir gençlik örgütü kuran ve kendilerini AK-GÜÇ olarak isimlendiren gruba Kısakürek’in; ‘ışık’ tanımlamasında bulunduğu ve grup üyelerini yanan bir ampule benzettiği. Kısakürek’in Nakşibendi şeyhi Seyyid Abdülhakim Arvasi dergâhının etkisiyle tarikat-cemaat ilişkilerine katıldığı ve Millî Görüş hareketinin önde gelen isimlerinin yetişmesinde önemli rol oynadığı, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün bu isimlerin başında geldiği.
Abdullah Gül :İBDA Akıncıları ekolünden geldiği, Nakşibendi şeyhi Abdülhakim Arvasi’nin oğlu Ahmet Arvasi, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa dergâhı şeyhi Esad Coşan’la görüştüğü.
Abdüllatif Şener: Gençliğinde İran İslam devrimini savunduğu, Humeyni’ye hayranlık duyduğu, İskenderpaşa dergâhı görüşlerini benimsediği.
Abdülkadir Aksu: İskenderpaşa dergâhına bağlı olduğu, 1980 öncesinde CHP-MSP koalisyonu döneminde, MSP’li Korkut Özal ve Oğuzhan Asiltürk’ün himayesinde Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olur olmaz, 3 bin MSP’li ve MHP’li polisi, altı aylık kurstan sonra komiser ve komiser yardımcısı yaparak Emniyet içindeki tarikatçı kadronun temellerini attığı.”
Belgede ayrıca, AKP kabinelerinde bakanlık yapan Mehmet Ali Şahin, Vecdi Gönül, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Kemal Unakıtan, Recep Akdağ, Binali Yıldırım, Sami Güçlü, Hilmi Güler ve Zeki Ergezen’in de “İskenderpaşa dergâhı mensubu” olduğu ifade ediliyor.

Gezinin Anlamı
Hürriyet’ten Sedat Ergin’in yazısındaki üç tümce, CHP’nin son ABD gezisinin ne anlama geldiğini özetliyor:
“Yeni dönemde CHP’nin dış politika alanında daha etkin olma çabasını yansıtıyor bu gezi. Bu çabanın Washington’a da uzanması, CHP gibi Amerikan aleyhtarlığının tabanında hâlâ kuvvetli damar bulabildiği bir parti açısından kuşkusuz ayrı bir anlam taşıyor. Bu haliyle Kılıçdaroğlu ‘Yeni CHP’ söyleminde Amerika’ya herhangi ideolojik çekince taşımadan yaklaştığını duyurmuş oluyor.”
Amerikan İlerlemesi Merkezi’nin -işlevi adında saklı!- Türkiye Direktörü Michael Werz de, aynı anlamı başka bir şekilde dile getirmiş:
“Kılıçdaroğlu, CHP’nin içinden geçmekte olduğu değişim, dönüşüm ve içeride verdiği mücadeleyi göstermek istiyor.”
CHP heyetinin, ABD’de Gülen cemaatiyle yaptığı görüşme de aynı dönüşümün içine giriyor hiç kuşkusuz...

Kıymacı
Sağcılarla seçim kazanma sevdası, CHP’yi, Hatay’da ülkücü kökenli Mete Aslan’ı aday göstermeye kadar götürüyor.
Mete Aslan’ın CHP’ye karşı içten duygularını, CHP’nin son seçimde 32 sandalyeli İskenderun Belediye Meclisi’ne 14 üye sokması üzerine yaptığı açıklamadan anlayalım:
“14 belediye meclis üyesi aldınız diye beni tehdit mi ediyorsunuz? Sesimizi bozmadık yoksa çok konuşanın dilinin koparır, kıyma yapar ve ona yediririm.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları