Kasımpaşalı bir berberin çocuğu. Söylendiğine göre Başbakan Tayyip Erdoğan da onun babasına gidermiş tıraş için. Bir gün İstanbulspor’a transfer edilmesi söz konusu olur. O günlerde Emin Cankurtaran ve ekibi İstanbulspor’u yönetmektedir. Kulübün futbola ilişkin işlerini de İTÜ’nün basketbolda ortalığı kasıp kavurduğu yıllardaki oyuncularından biri olan Haluk Çiftçioğlu yürütmektedir. Şirket görevlileri, Çiftçioğlu’na Abdullah Bey’in geldiğini haber verir. Başka şirketlerden bir işadamının geldiği düşünülür. Oysa gelen Abdullah Avcı’dan başka biri değildir. Takım elbiseli, kravatlı, tıraşını olmuş bir beyefendi bulurlar karşılarında. Hem Cankurtaran hem de Çiftçioğlu şaşkınlığını gizleyemez. Avcı alışılmış futbolcu tipine ters bir görüntü verir. Futbolcu bekleyen yöneticiler, karşılarında bir beyefendi bulur.

İstanbulspor 3. Ligdedir. Kasımpaşalı Abdullah’ın transferi gerçekleşir ve kısa sürede kendinden söz ettirir. Kamplarda yöneticilerin sohbet etmek için can attığı bir futbolcudur Abdullah. Efendiliğinin yanında kültürü ve düzgün konuşmalarıyla da yöneticilerin dikkatini çeker. İstanbulspor’daki her yönetici ona sahip çıkar. Cem Uzan, döneminde kulübün yaşadığı çalkantılara karşın, “Burası senin kulübün, arkandayız. Çalışmaya devam et” der.

Futbolculuğunun son yılında, her profesyonel oyuncu gibi geleceğine ilişkin küçük bir yatırım yapmak ister. Bir tanıdığının altılı ganyan bayii vardır, onu devralır. Ancak şimdilerde çok ünlü olup yorumculuk yapan arkadaşlarının taktığı borçlar yüzünden işin içinden çıkamaz duruma gelir. Hani o “Abi sen kuponu yatır, ben akşam uğrayıp parasını öderim” deyip sonu gelmeyen borçlardan sonra Abdullah Avcı iflas eder. Çareyi; evini, otomobilini satıp başkalarının açtığı borç yaralarını kapatmakta bulur. 2004-2005 yılında G.Saray PAF takımında görev aldıktan sonra Levent Bıçakcı’nın döneminde 17 Yaşaltı Ulusal Takımı’nın başına geçer, Avrupa şampiyonluğuna ulaşınca verilen primle yeniden bir otomobil sahibi olur. Sonrasını İstanbul BŞB’de edindiği başarılardan biliyorsunuz. Burada da Göksel Gümüşdağ’ın büyük desteğini arkasında buldu. Yanlış anlaşılmasın. Birilerinin sayesinde buralara geldi şeklinde bir yargıya varılmasın. O, destekleri yaratan, arkasına alan Avcı’nın kişiliği, tutarlılığı, uygar ve kültürlü yapısıdır. O, ne diktatör edalıdır ne de rüzgârın yönüne göre şekil değiştirir. O saf, temiz ve yalın bir futbol adamıdır. Bu özelliklerini hep koruyacağı umuduyla...

\n\n