Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

El aman, dil yaman!

01 Ekim 2022 Cumartesi

Yolsuzluk yoksulu güzel ve yalnız ada Mikronezya’da, dili kesilen muhaliflerin olmasa bile üç beş ot atılınca minnetle meleyen istibdat yanlılarının Ulu Çoban’ı, Tanrı Ol’un yeryüzündeki temsilcisi Muktedir Makropiç, bir süredir kendisini iyi hissetmiyordu. 

Yol Partisi ile birlikte Yol dininin de bizatihi tasarımcısı müstebit, ne yazık ki ölümlüydü...

Herkesten üstün varlık oldukları fikrine fazlasıyla alışan canlıların ölümlü olduklarını keşfi, dünya kurulduğundan beri tatsız bir deneyimdir.

Hiçbir müstebidin genetiğini seçme, değiştirme şansı bulunmadığı ve ömür saatini (henüz) durduramayacağı gerçeği, zaten yeterince dramatiktir. Ama herhangi bir müstebidin üstün varlık olmasına karşın hızla yaşlanması ise resmen trajedi sayılır!

İşte Muktedir Makropiç de bu nahoş süreci yaşıyordu. Üstelik dünya tarihinde yalnızca Franko diye bir müstebidin 82 yaşında iktidardayken öldüğünü, diğerlerinin hep genç yaşta cızlamı çektiğini ya da katledildiğini, Pinoşe diye birinin de ancak iktidardan düşürüldükten sonra 92 yaşına kadar yaşayabildiğini öğrenmişti.

Bu istatistikler, öleceğini kabullenmekte zaten zorlanan müstebit Makropiç’in hiç hoşuna gitmedi tabii. Ama sahneyi sessizce terk etmesi düşünülemezdi. 

En azından yaşlanmayı yavaşlatmak için kolları sıvadı. Londra’dan cenin plasentasından yapılan gençlik serumları getirtip damardan almaya başladı. Görünüşü de kurtarmak gerekiyordu. Alnına botoks, yanaklarına dolgu uygulattı. Canlı bir mumyaya benzese de sonuçtan hoşnut kaldı. 

Ne var ki aklı da gidip gelmeye başlamıştı. Bazen düpedüz saçmalıyor, zaten hep yalan söylüyor, daha da kötüsü, uluorta ve olmadık yer, olmadık zamanlarda “Bahçelerde betonum/ sana düştü jetonum/ al cebine koy beni/ uygun yere kayarım” tadında maniler okuduğu bile oluyordu!

Varlıkları müstebidin varlığına bağlı yozdaş yoldaşlar, haliyle telaşa kapıldılar. Ulu Çobanlarını yetkin bir doktora görünmeye ikna ettiler. Ancak Mikronezya’da doktor kalmamış, kendisini sayıları giderek artan delilere vakfeden bir ruh doktorunun dışında hepsi göçmüştü. 

Oysa Ulu Çoban’ın bir ruh doktoruna başvurması söz konusu olamazdı. 

Mikron yolsuzların zula ülkelerinden yetkin tıp otoriteleri çağrıldı ancak hiçbiri gelmeyi kabul etmedi. Sonunda Ezya adalarının en büyüğü, Makronezya’dan bir tıpçı bulundu.  

Muktedir Makropiç’e söylenmemişti ama yozdaşları biliyordu: Gelen insan doktoru değil hayvan doktoru yani veterinerdi. Sigmond Frodayn adındaki adamcağıza, veteriner olduğunu söylememesi sıkı sıkı tembih edilmişti.

Sigmond Frodayn, rolünü iyi oynuyordu. 

Muktedir Makropiç’in tansiyonunu ve nabzını ölçtü; kalbini, ciğerlerini uzun uzun dinledi; karnını mıncıkladı. 

Sonunda dayanamayıp neredeyse veterinerliğini ele veriyordu! Pantalonun üstünden de olsa Ulu Çoban’ın kaba etine bir şaplak atıp “Yaşlı bir boğasınız ama sağlamsınız!” diye müjdeledi. “Şimdi en çok günah işlediğiniz yere bir bakalım!”

Duyduklarına pek sevinen Muktedir Makropiç, tam ceplerini boşaltmaya başlamıştı ki veteriner doktor, “Hayır, hayır!” diye bağırdı. “Sadece dilinizi çıkarın...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları