Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar. Ancak tek bir insan dilinde, Türkçede kedileri çağırmak için özel bir söylem kullanılır: “Gel pisi, pisi!”
Yabancı uyruklu hiçbir kedinin anlamadığı bu çağrıya, bizim tüylü güzeller kulak asar ya da asmaz ama mutlaka bir kuyruk ucu oynatırlar.
Geçen yüzyılın son demlerinde Ali Sirmen’in yakın arkadaşı ve benim de çok sevdiğim Kürşat Kutay anlatmıştı:
Gazetemizin yazarı ve hepimizin göz bebeği Müjdat Gezen ile 1970’li yıllarda futbol dünyasının Hırsız Semai namlı transfer dehası Semai Şatıroğlu, birlikte Londra seferine çıkarlar. Hazır gelmişken o yıllarda Londra’da yaşayan tiyatro sanatçısı Lale Oraloğlu ile de hasret gidermek isterler. İki kafadar, Lale Hanım’ın hangi “street”te oturduğunu anımsamakta ancak ne telefon ne de bina numarasını bilmektedirler.
GEL PİSİ, PİSİ
“Street”i bulurlar bulmasına da bakarlar ki tüm evler birbirine benziyor. Lale Oraloğlu da bayrak asmamış, kendisininkine.
“Ne yapacağız?” diye düşünürken sokakta bir kedi topluluğu çarpar gözlerine. Lale’nin kedisi var mı, var. “Öyleyse bunlardan biri mutlaka onundur”a karar verir bizimkiler.
“Ama hangisi olduğunu nasıl bulacağız?” diye soran Müjdat Gezen’e, “Bak gör!” der Hırsız Semai. Yere eğilip “Gel pisi, pisi!” çağrısıyla parmak sürtmeye koyulur, acilen. İngiliz kediler çağrıya ilgisiz kalırken içlerinden biri uysal uysal yaklaşır yanlarına. “Sen misin laftan anlayan kedi” deyip bir tekme sallar Hırsız Semai zavallıcığın poposuna. Neye uğradığını şaşıran hayvan, tekmeyi yiyince kuyruğu indirip doğruca bir eve koşar.
Hırsız Semai arkadaşına dönüp: “İşte” der. “Lale’nin evi!”
ÖNCE OKŞADILAR
Hayvan haklarına insan hakları kadar değer veren ve özellikle kedisever biri olarak Semai Şatıroğlu’nun benim de içimi acıtan tekmeyle adres bulma yöntemini elbette kınıyorum. Aktardığım anıda bir yanlış, eksik ya da fazlalık varsa, sevgili Müjdat Gezen düzeltebilir, peşinen özür dilerim
“Pisi pisi” dilinden anlamanın bedelini kuyruk acısıyla ödeyip doğru adres gösteren biçare kedi gibi; ne yazık ki laftan anlayan insanların da canı yanıyor, yakılıyor doğru adres peşinde.
Bu ülkeyi suyundan madenine, ormanından zeytinliklerine emperyalist talancılara açanlar; yollarını, köprülerini, hatta hastanelerini “müşteri garantili” satanlar, çeyrek yüzyıl önce bin bir güzel vaatle başımızı okşayarak başladılar uğursuz işlerine.
Okşamalara kananların başı hiç derde girmedi.
YALAKAYA İTİBAR, MUHALİFE İFTİRA
Yıllarca muktedirin “Hasan abi”si; sen, ben, bizim oğlan programlarında TRT’nin “Oral abisi”, meclisin “Cengiz abisi”, beyaz çoraplı Amet’in “Nuray abla”sı ve daha pek çok Cumhuriyet düşmanı, siyasal hamilerinin akil adamları, akile kadınları falan oldular. Okşayan elleri yaladılar, ABD’nin, AB’nin kulağına “Siyasal İslam demokrasi getirir” diye fısıldayıp muktedirlere yarandılar ve ceplerini doldurdular.
Okşamalara kanmayan bizler, önce fiskeler, sonra sıkı çimdiklerle uyarıldık. Teslim olmadık. İşsiz bırakıldık, parasız bırakıldık, bana mısın demedik, bin bir özveriyle ayakta kaldık ve savunduğumuz ilkeleri, mevzileri terk etmedik.
MIH GİBİ DURMAK DA BİR SEÇENEKTİ
İtip kakarak kıpırdatamayınca, tekmelemeye başladılar bizi. Tekme, tokat, yumruk giriştiler. Bazılarımız hapislere atıldı; atılmayanlara filancaya iftira, fişmekâna hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten davalar açıldı, mahkemelerde süründürüldük, süründürülüyoruz.
Yanlış adrese koşmamızı istediklerini, başından beri biliyorduk. Rotamızı hiç değiştirmedik, yeniden oluşturmadık, çünkü biz doğru adresi biliyor ve görmek isteyene gösteriyorduk: Atatürk’ün coğrafi ve siyasal sınırlarını çizdiği laik Türkiye Cumhuriyeti.
Bu Cumhuriyeti yıkmak isteyenler, belediyelerini zaten dağıttıkları kurucu parti CHP’yi de çökertmek ve yok etmek peşinde şimdi.
YALAYACAK HAMİ ARANIYOR
Ama çıkılan yolun sonu yok, sokak çıkmaz sokak, adres yanlış. İşte bunu çakan muktedir yalakası abiler ve ablalar, yine çark ettiler; CHP’ye yanaşma derdinde, yeni liderlerle poz veriyorlar.
Yalayacak yeni hami arıyorlar. Bulurlarsa, ihanete devam. Bulamazlarsa, avuçlarını yalarlar.
Biz hiç hami aramadık. Tekmeleseler de yalamadık. Yolumuzdan şaşmadık, kan revan içinde ama hep doğru adresi gösteriyoruz.