Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Susulan sözlerin çığlık sesleri
Sözcüklerin düşüncelerimizi ifadeye yetersiz kaldığı yerde, anlatıma seslerle vurgu yaparız. Örneğin “vıj” diye kaydı, deriz. “Vıj” sözcük değil, kayma eylemini betimlemeyi güçlendiren bir sestir.
Fazlasıyla iğrendiğimizi, öğürme eylemini taklit eden “öööğ” sesiyle dile getiririz. Kapılarımız “çat” diye açılır, “pat” diye kapanırlar. Gerçekler “dank” edince kafamıza, “küt” diye düşeriz yere. Sevinince “tıp tıp” atan yüreğimiz, “çıt” diye kırılıverir. “Hişt” der susturur, “hey” diye çağırır, “hay...” diye saydırırız.
Bebeklerle konuşurken kullandığımız bıdı bıdı, gıdı gıdı, ham ham gibi özgün hitaplar, “ceee!” demelerimiz; mıcık mıcık’lar, şapır şupur’lar, gacır gucur’lar, tıpış tıpış’lar, lüplüp’ler, loplop’lar, “eee?”ler, “ah!”lar, “vah”lar, “of”lar ve “eh”ler, hep belli bir duyguya vurgu yapan seslerdir.
Eski Yunancada bu seslere “onomatopea” denmiş, Fransızcaya “onomatope” olarak girmiştir.
İNLEME DE EVRENSEL, ÜNLEME DE
Her dilin özgün müzikalitesine uygun “onomatope”leri vardır. Sözcüğü diriltip başka dillere de söyledikleri gibi kazandıran Fransızlar, örneğin bebekleri gıdıklarken “gli gli” sesini çıkarırlar, oysa biz “gıdı gıdı” deriz.
Kimi onomatope’ler evrensel bir anlam taşırlar. Kimileri seste aynı, anlamda ayrıdırlar. Biz Türkler “ah, evet”in ahından ne anlıyorsak Fransızlar da “ah, oui” sözünden aynı anlamı çıkarırlar.
Zevk alınca her dilde aynı “oh” çekilir. Canımız acıdığında “ay” demekle yetinmeyip “ay, ay, ay” diye bağırırız tüm dillerde. Ancak bizim Türkçe “uf”umuz, acımakla ilgilidir. Düşüp kalkan çocukları “Uf olmuş benim küçüğüme” diye teselli ederiz. Oysa Fransızlar, bir belayı atlattıkları zaman terlerini siler ve rahatlama belirtisi olarak “uf” derler.
SAÇMA BİR YAZI MI DERSİNİZ?
Anlattıklarım, size incir çekirdeğini doldurmayacak dil özellikleri gibi gelebilir. Hatta saçma sapan bir yazı diyebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz.
Oysa tüm sözcükler tükenip dillerde tüy bittiği zaman duygularımızı, düşüncelerimizi ifade edebilmenin tek yolu belki de onomatope’lerdir.
Türkiye, son 22 yılında 24 facia gördü. 54 bin 780 insan yaşamını salt, saf, sorumsuzca “ihmal”den mi yitirdi?
Yaslanın arkanıza, derin bir “Offf” çekin.
24 bin kişiyi gömen Hatay depremini yıkıcı kılan yolsuz yetkili ve müteahhitlerden hiçbirisi ceza almadı, hepsi serbest. Sadece bir kişi, o da mağdurları savunmak isteyen fakat engellenen Hatay milletvekili Can Atalay 1006 günden beri hapiste mi?
“Ahhh” diye bağırın, çığlık çığlığa “Ahhh”.
PKK’nin kurucu katili Abdullah Öcalan, barış güvercini ilan edilir ve TBMM’ye çağrılırken ekose ceket makamınca en ciddi rakip görülen Selahattin Demirtaş, tam 9 yıldır PKK’ye üye olmak suçundan hapiste mi çürütülüyor?
Korkmayın. Koca bir “Yuh” çekmenizde sakınca yok.
REJİM MODELİ, EKOSE
Ekose ceket giymeyen tek muhalefet lideri, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise Abdullah Öcalan’ın barış güvercinliğine şiddetle itiraz edip PKK’ye de düşmanlık beslemekten, ekose ceketin “yeni en tehlikeli rakibi” olarak tam zıttı Selahattin Demirtaş gibi yıllarca hapiste çürümek üzere tutuklandı mı, tutuklandı.
Böyle bir tablo karşısında “çüş” onomatope’si yetmez. Ağız dolusu bir “oha” sizi az çok rahatlatabilir.
Birbiriyle çelişen bütün bu abukluk ya da BOP’luklar, Türkiye’nin nur topu bir Kürdistan doğurması için mi yapılıyor?
“Oh, ohhh” çekip hayırlı, uğurlu olmasını dileyebilirsiniz.
Çünkü ülkemizde yepyeni, gıcır gıcır, ekose bir sayfa açılıyor. İktidarın da muhalefetin de aynı ceketi sırtına geçirdiği “ekose dayanışma” başlıyor.
Ekose ceket giymeyip direnenler, 2019’dan beri inşa edilen 88 bin 367 kişilik tam teşekküllü, dört yıldızlı 23 cezaevinde ağırlanacak.
Pencerelerin, demir kapıların tamamı ekose.
Umarım yangın merdivenleri vardır.
YAZIYORLARDI
Bedenim,
ölümü geçmişti.
Ege'de iklim
zeytin deryalarıydı.
Dalgalarda doğuyordu
güneş,
dalgalarda batıyordu.
Ayrılığı Fenikeli gemiciler
bulmuştu
Yazıyorlardı.
Daha bunca zulme
çok vardı.
İyilik Akdeniz'di.
Kıyılar özgürlüktü.
Dağlar taşlar eşitti.
En gerçek umut
yarındı.
Ayrılığı Fenikeli gemiciler
bulmuştu.
Yazıyorlardı.
A.Kadri Ergin
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
-
Uğur Mumcusuz 32 yıl: Öldürüldük ey halkım unutma bizi!
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
En Çok Okunan Haberler
-
Gezi davasında beraat kararları!
-
Bakan'dan 'bayram ikramiyesi' açıklaması
-
İstanbul'da 9 belediyeye operasyon!
-
Mansur Yavaş’tan dikkat çeken paylaşım!
-
AKP’li kurmaylardan çarpıcı açıklama
-
Ön seçim tarihi belli oldu!
-
İstanbul'da 9 ilçede okullar tatil edildi
-
'Bir sandıklık iktidarları kaldı...'
-
Özdemir Erdoğan’dan Zeki Müren’e büyük saygısızlık!
-
'Sucuk' yerine at ve eşek eti yedirmişler!