Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.
Frozen Goldstein, bolca aldattığı eşinin de kendisini bolca boynuzlamasını kaldıramadı. Yemekten içmekten kesildi. Depresyona girdi.
Olay Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in kulağına gelecek kadar ayyuka çıkınca, huzura çağrıldı.
Makropiç, “Habis Ur” lakabıyla takdir ve takdis ettiği Frozen’in süklüm püklüm mutsuzluğunu uzun uzun süzdü. Kararını açıkladı: “Orduya yatak almak gerekiyor. Seni Amerika’ya gönderiyorum. Git, elden düşme yatak topla, en ucuzundan olsun, gemiye yükle, gönder. Hem işimizi görürsün hem de uzakta kafanı toplarsın…”
Frozen Goldstein zaten “Hayır” diyemezdi, bavulunu toplayıp gitti.
Aradan bir kaç ay geçti. Güzel Frambuaz, kendisiyle vedalaşmadan giden kocasından bir mektup aldı.
Frozen Goldstein, kırılan gururunu cebine koyup: “Gonca gülüm, sensiz çok mutsuzum. Amerika’da çok para kazandım: Irak savaşından kalan asker yataklarının tanesini 1 dolara aldım. Mikronezya’ya 10 dolardan gönderdim. Gelen parayla Libya savaşından kalan yatakların tanesini 5 dolara aldım, yeni yüz kaplattım, düşmanımız Yutania’ya 50 dolardan sattım. Burası fırsatlar ülkesi, Mikronezya’ya dönmüyorum. Sen de bavulunu topla gel, yeni bir başlangıç yapalım” diye yazmıştı.
Güzel Frambuaz’ın yanıtı gecikmedi: “Habis Urum Frozen, gelmiyorum bir tanem. Sen orada binlerce yataktan çok para kazandığını yazıyorsun. Ben burada bir yataktan, senden çok kazanıyorum!”