Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

13.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir. Ve tüm memeliler gibi beyni sayesinde hissedebildiğini, bal gibi bilir. Ama nedense düşünsel duygusallığına başka bir sakatatı kaynak gösterir.

Yüreğini.

Âşık olunca yüreğine ok saplanır. Karşılık bulursa aşkına, sevdiceğinin yüreğiyle çarpar yüreği. İki gönül bir olursa, samanlık seyran olur, hatta. Ayrılık yüreğini parçalar. Zaten keder de kalbini kırar. Üzülünce kanar. Sevinince coşar.

Cesursa yüreklidir. Korkaksa yüreksiz. Kahramanların yüreği mangal gibidir. Oysa duyarsızdır manda gibi yürekler.

Başkasının acısını içinde duyumsayanlar, yardımına koşanlar iyi yüreklidir. Acımasızlar kötü yürekli. Kötülük de onların işlevi.

YÜREK YENİR, CİĞER DEŞİLİR

Acaba niçin böyle soyut işlevler yüklemiştir insan soyu, işi zaten başından aşkın yüreğine? Karaciğer pıt pıt etmediği için mi?

Yürekten konuşurken karaciğer nereden çıktı demeyin. İnsanlar, bugün “dudaktan kalbe” pompaladıkları tüm duyguları, ilk çağlarda karaciğere depoluyordu. Prometheus’u anımsayın. Onun karaciğerini deşerek yerdi kartal, kalbini değil. Çünkü Prometheus’un insanlığa değin düşünceleri, duyguları, haksızlığa ve eşitsizliğe isyanı; dolayısıyla ilkeleri, coşkusu ve cesareti yüreğinde değil, karaciğerindeydi...

BEŞ PARA ETMEZ CİĞERLER

Batı kültüründe duyguları ve erdemi önce karaciğer simgelerdi. Ortaçağdan öteye yürek, karaciğerin yerini aldı.

Eski çağlarda iki ciğer bir olunca samanlık seyran olur muydu, bilmem. Ama karaciğerin duygusal iktidar döneminden kalan bir şeyler var dilimize, yüreğin yerleşik egemenliğine rağmen.

Örneğin “Ah ciğerimin köşesi” der Çingene, uzaktan sesi yankılanan sevdiceğine. Can ciğer olur, birbirini seven arkadaşlar. Birinin kaybıyla diğerinin ciğeri yanar. Korkaklar, ciğersizdir. Cesurlar ciğerini söker, alçakların. Soysuzların ciğeri beş para etmez.

KALPSİZLERİN DİJİTAL KALBİ

İnsanları insan yapan ortak değer “vicdan”dır, değerli okurlarım. Ve insanlık tarihi, başından bugüne elbette hemtürünün haklarını saymaya, korumaya ve savunmaya çalışan vicdan sahibi erdemlilerle, vicdansız erdemsizler arasında bitmeyen bir savaşımın öyküsünden ibarettir. Ne var ki vicdanın ciğerle simgelendiği çağlarda, evet, gaddarlık sınırsız ve derin ama zalimlerle savaşanlar arasında erdem ve mertlik çok daha yaygınmış...

Yaşadığımız çağda ciğerin yerini alan ve vicdanı simgelemesi gerekirken dijital emojiye dönüşen, hatta sahtekâr politikacıların elleriyle yaptıkları kalp; ne erdem simgesi ne de mertlik.

En önemli organımız, sözüm ona cesaretin kaynağı yüreğimiz, sosyal medyada kullanılan bir beğeni, basmakalıp bir sevgi pıtırcığı olup çıktı.

TÜRKİYE’NİN VİCDANI SATILDI

Dünya düzeni değişti, insanların insanlara yaptığı gaddarlık ve zulüm azalmadı, arttı, yöntem değiştirdi. Yeni düzen, ülkemizde önce erdemi yok etti, sonra mertliği. Vicdanlıların sayısı giderek azaldı. Direnenler ya hapiste çürütülüyor ya da süründürülüyor.

Oysa...

Binlerce şehidimizin kanını hiçe, on binlerce gazimizin yitik yaşamlarını ve yarım canlarını yok sayan bir zihniyetin; sözde barış bayramı diye coştuğu günler yaşıyoruz.

Bir seçim şovu uğruna Türkiye’nin vicdanı satıldı.

Yaşamın baharında asker oğul, öğretmen kız cenazelerinin döndüğü evlerde yıllardır yas tutan anaların, babaların, kardeşlerin, dul eşlerin, yetim yavruların yüreği mi sızlıyor dersiniz, yoksa ciğeri mi yanıyor?

 BARUTUMUZ KADAR YER YAKARIZ

Herkesin yaşamı, romandır. Yeni fark ediyorum ki benimki nehir romanmış. Ancak üç cilde sığabilecek. İlkini yazdım, yayımlandı: Barut*

Yaşam savaşında her birimiz, içimizdeki barut kadar yer yakarız. Barut bilgidir, deneyimdir, yetenektir. Benim barutum, kalemimdi. Anılarımın bu ilk cildinde, Türkiye’nin bugünlerini 1968’den 1981’e kadar hazırlayan makus tarihçeyi ve gencecik, parasız ama kararlı bir kadının, erkekler dünyasında var olabilmek için verdiği savaşı okuyacaksınız. Yüce sandığınız kimi ünlülerin aslında birer cüce olup nasıl alçalabildiklerini göreceksiniz.

Barut’un ilk söyleşi ve imzasını, 19 Temmuz Cumartesi günü saat 17’den öteye, Beşiktaş’taki Booksandcoffee’de** yapıyorum. Gelebilen hoş gelir.

---

* Kırmızı Kedi Yayınevi

** Cihannüma, Barbaros Blv., No:48

İlgili Konular: #Seçim

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025
Osmanlı’dan Osmancık’a

Türkiye’nin müzelerini gezmeye başladığım 1970’li yılların başında, Yunan ve Roma döneminden günümüze kalan erkek heykellerindeki sistematik bir eksiklik dikkatimi çekerdi.

Devamını Oku
18.05.2025