Herkes gerçeğin peşinde ve gerçek kimsenin umurunda değil
Mine Söğüt
Son Köşe Yazıları

Herkes gerçeğin peşinde ve gerçek kimsenin umurunda değil

17.02.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Gara’da yaşananlar neydi? O insanlar ne zaman kaçırılmıştı? Hangi pazarlıklara malzeme edildiler? Nasıl öldüler? Bombalama sonucu mu, yoksa infaz mı edildiler?

Bu soruları istediğimiz kadar soralım, yanıtlarını istediğimiz kadar bulalım.

Yine de gerçek değişmeyecek.

Legal ya da illegal bütün savaşlara karşı çıkmadıkça, savaş kendi korkunç hukukunu bize dayatacak.

O yüzden;

Savaşın, silahlı mücadelenin, terörün, devletlerin silahlanma politikalarının, devletlerin silah üretme politikalarının, legal ve illegal savaşlar üzerinden yapılan ekonomik hesapların ve yine legal ve illegal savaşlar üzerinden yapılan politik hesaplaşmaların, politik şovların...

Tüm bunların ne anlama geldiğini gerçekçi bir şekilde düşünmeden ve bunların hepsine dirayetli bir şekilde karşı çıkmadan yapılan her türlü yorum, verilen her türlü tepki, yaşanan her türlü duygu nafile.

Terör kelimesi kanıksandığı, esir mantığı akla yattığı ve şehit kavramı kutsal bellendiği için;

Kim dost kim düşman bilinirse bilinsin, fark etmez, kanunlarla, geleneklerle, alışkanlıklarla ya da inançlarla rasyonelleştirilen bu dünyada, o on üç insanın, esir, asker, polis ya da sivil değil de önce insan olduğunun ne devlet farkında ne de biz farkındayız.

Bir bebekten katil yaratılmasının ne anlama geldiğini hemen çözebiliyoruz ama aynı coğrafyada, aynı zamanlarda doğmuş bebeklerden gözü kara vatanseverler ya da gözü dönmüş hainler, sayıları hiç azalmayan teröristler ve şehitler yaratılmasının ne anlama geldiği üzerine hiç düşünmüyoruz.

Bitmek bilmeyen savaşların ve bu savaşlara göre meşrulaştırılan vicdani değerlerin toz dumanında ölsün ya da öldürsün diye çocuklar doğurmayı sürdürüyoruz.

Terör ve terörle mücadele dinamiğinin bize artık barıştan, adaletten, vicdandan bahsedecek bir alan bırakmadığı bu dünyada tarafımızı seçerek sağlamaya çalıştığımız güvenliğin ya da kazanmaya çalıştığımız hakların cehenneminde ölenlerin “insan” olduğunu görmezden gelebilecek kadar kalıplaşmış ahlaklarımızla yaptığımız tercihler kâh elimizi kâh zihnimizi kana buluyor.

O çok sevdiğimiz toprakları, uğruna canımızı vereceğimiz halkları ve büyük umutlarla doğurduğumuz çocukları şiddetin vahşetine ellerimizle hatta kalplerimizle teslim ediyoruz.

Tamam siyasilere kızalım, terör örgütünü lanetleyelim, işbirlikçilerini ifşa edelim...

Ama tüm bu olanlarda bizim payımız ne, onu da düşünelim.

O on üç insanın cesedini ayaklarımızın dibine bu kadar kolay atabilen...

Ve onların asker mi, polis mi, yoksa sivil mi olduğunu...

Yedi yıl önce mi, beş yıl önce mi esir alındıklarını...

O zamandan bu zamana kimin onlar için ne yaptığını, kimin ne yapmadığını...

Hangi siyasi oluşumun teröre ne gözle baktığını ne gözle bakmadığını bize şehvetle tartıştıran;

“Yedi yıldır PKK’nin elinde esir tutulan askerler, polisler ve siviller” cümlesiyle...

“Bir operasyon yaptık ama başarılı olamadık” itirafı arasındaki bağı doğru kuracak reflekslerinizi yok eden bu sistemde...

Biz gerçekten neye inanıyoruz, neyi kutsuyoruz?

Tıpkı yediğimiz kuzuyla sevdiğimiz kuzu arasında bağ kurmadığımız gibi...

Yanı başımızdaki gencecik oğlanlarla, o kampta ölenler, o kampı bombalayanlar, o kampta yaşayanlar arasındaki bağları da kurmuyoruz.

O yüzden başımız kötü iktidarlardan kurtulamıyor.

Bir terör örgütünün kökü kazınıyor, başka bir terör örgütü hortluyor.

Bir soykırımın hesabını sorarken, başka soykırımların hesaplarını yapıyoruz.

Bu kâbus dünyayı yine tercihlerimizle ve katlanışlarımızla biz kendimiz kuruyoruz.

Bin yıllardır aynı şeyleri tartışan ve aynı şeyleri yapan insanlığın küflü bir parçası olmaktan ileri gitmiyoruz.

Şimdi o ölen esirlerle ilgili haberleri, yazıları bir de bu gözle okumaya çalışın.

Belki savaşmaktan başka yollar olduğunu bilen ve o yollara bile bile girmeyen insanlığın bir parçası olmakla yüzleşmek; bazı şeylerin değişmesi için ilk adımdır.

Ve unutmayın, güvendiğiniz herkes gerçeğin peşinde ve gerçek kimsenin umurunda değil.

Yazarın Son Yazıları

Yanık saraylar

Yanık saraylar

Devamını Oku
04.08.2021
Patron çıldırdı

Patron çıldırdı

Devamını Oku
30.07.2021
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’

‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’

Devamını Oku
28.07.2021
Vatandaşın evi

Vatandaşın evi

Devamını Oku
23.07.2021
Mültecinin evi

Mültecinin evi

Devamını Oku
21.07.2021
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere

Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere

Devamını Oku
16.07.2021
Sizin hiç silahınız çalındı mı?

Sizin hiç silahınız çalındı mı?

Devamını Oku
14.07.2021
Uçağın kadar konuş!

Uçağın kadar konuş!

Devamını Oku
09.07.2021
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz

Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz

Devamını Oku
07.07.2021
‘Ben Aziz Nesin...’

‘Ben Aziz Nesin...’

Devamını Oku
02.07.2021
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı

Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı

Devamını Oku
30.06.2021
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...

Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...

Devamını Oku
25.06.2021
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler

O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler

Devamını Oku
23.06.2021
Katil belli, refleks belli, sonuç belli

Katil belli, refleks belli, sonuç belli

Devamını Oku
18.06.2021
Gazeteciliğin karanlık yüzü

Gazeteciliğin karanlık yüzü

Devamını Oku
16.06.2021
‘Hadi’ ama kime hadi?

‘Hadi’ ama kime hadi?

Devamını Oku
11.06.2021
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak

Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak

Devamını Oku
09.06.2021
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’

‘Ne oldu? Öldürdün mü?’

Devamını Oku
04.06.2021
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’

‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’

Devamını Oku
02.06.2021
Neyi bekliyorsunuz?

Neyi bekliyorsunuz?

Devamını Oku
28.05.2021
Kimin lehi, kimin aleyhi?

Kimin lehi, kimin aleyhi?

Devamını Oku
26.05.2021
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti

Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti

Devamını Oku
21.05.2021
Gençliğe hitabe

Gençliğe hitabe

Devamını Oku
19.05.2021
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş

Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş

Devamını Oku
14.05.2021
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi

Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi

Devamını Oku
12.05.2021
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?

Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?

Devamını Oku
07.05.2021
Temel ihtiyaçlar listesi

Temel ihtiyaçlar listesi

Devamını Oku
05.05.2021
Beş maymun* ve bir toplum

Beş maymun* ve bir toplum

Devamını Oku
30.04.2021
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü

İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü

Devamını Oku
28.04.2021
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!

Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!

Devamını Oku
23.04.2021
Burada yazar ne demek istemiştir?

Burada yazar ne demek istemiştir?

Devamını Oku
21.04.2021
Geçmiş olsun Ahmet Altan

Geçmiş olsun Ahmet Altan

Devamını Oku
16.04.2021
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’

‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’

Devamını Oku
14.04.2021
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı

‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı

Devamını Oku
09.04.2021
Günün mönüsü: Emekli amiraller

Günün mönüsü: Emekli generaller

Devamını Oku
07.04.2021
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar

Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar

Devamını Oku
02.04.2021
Kokain cesareti

Kokain cesareti

Devamını Oku
31.03.2021
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?

İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?

Devamını Oku
26.03.2021
Bizi öldürenlerin ülkesi

Siyasi başarısını;

Devamını Oku
24.03.2021
Tek parti, tek akıl, tek uçurum

Tek parti, tek akıl, tek uçurum

Devamını Oku
19.03.2021