Herkes silahları bıraksın!

19 Şubat 2021 Cuma

Düşmanı önce var eden sonra da onunla savaşmak bahanesiyle kendi sorunlu iklimini inşa eden sadece devletler değildir.

Terör örgütleri de aynı sinsi mekanizmayı işletirler.

Siz ya devletinizi sever, terör örgütüne düşman olursunuz.

Ya da terör örgütünü bir direniş hareketi olarak kodlar, devlete düşman olursunuz.

Devlete de örgüte de aynı yerden silah satılmasının...

Ve devletin de örgütün de o silahlarla sizin doğurduğunuz çocukları vurmasının ne anlama geldiğini kavrayacak kadar huzurlu bir alanınız hiç olmasın diye...

İktidar ve yöntem modelleri birbirinden beslenen düşmanlar, bu düşmanlığı zamanla profesyonel bir hüner haline getirirler.

Kazanç hep onların hanesine yazılır, zarar sizin mezar taşlarınıza isim isim kazınır.

ÇÖZÜM SÜRECİ SİMÜLASYONU

Bu ülkede, terörün kime ne kazandırdığının ve kime ne kaybettirdiğinin hesabını çok net yapabilecek kadar ağır tecrübeler yeterince yaşandı.

Ama bu tecrübelerden belli kimse doğru dersi almadı.

Kısa ve hileli” bir çözüm süreci simülasyonuna bile şahit olundu.

O simülasyonun nasıl ve neden yerle bir edildiğini o zaman anlamadıysak, şimdi sonuçlara bakarak anlayabiliriz.

O simülasyonun yaratılmasıyla yok edilmesi arasında nasıl bir bağ olduğunu istersek artık bulabiliriz.

İnsanlar birey olarak belki, şiddete ve savaşa “ama”sız karşı çıkamayabilirler...

Artık silahlar bırakılsın” diye tavizsiz bir şekilde barışı, bir arada olmayı ve kan davası gütmemeyi beceremeyebilirler...

O yüzden bunu yapmak akıllı politikacılara ve vicdanlı aydınlara düşer.

Terörle mücadele yöntemlerini terör dilinin belirlemesine izin veren politikacıya da aydına da tarih lanet eder.

Halklar da içerisindeki savaşı kan dökmeden bitirmeyi beceremeyen bir ülkenin, istese bir anda üzerinden atabileceği o korkunç pelerininin altında küflenerek üreyen ve insanların sırtlarına ölümcül külfetler olarak binen nefret söylemlerinin cehenneminde, şu an olduğu gibi yanar gider.

DIŞ GÜÇLER VE İÇ REFLEKSLER

Bu ülkenin, terörsüz bir dünyayı hayal bile edemeyecek noktaya getirilmesinde sadece dış güçlerin parmağı olamaz.

Dış güçler manipülasyonlarını iç refleksleri hesaplayarak yaparlar.

Bizim içimizde, kalbimizde, aklımızda ve niyetimizde de saf olmayan bir şeyler olmalı.

Hem Kürtlerin hem de Türklerin bir araya gelip yanlış devlet politikalarına ve hâlâ terörden medet uman Kürt politikalarına, yani bela denizlerine karşı “Dur yeter!” diyememesindeki zaaf neredeyse...

Önce onu tespit edip, yok etmek gerekir.

Bir terör örgütüyle bir devlet masaya oturamaz, bu anlaşılır bir şey.

Ama “Biz artık terör istemiyoruz” diyen Kürtlerle masaya da oturulur, gemiye de binilir, uzaya bile gidilir.

Kürt aydınının ve politikacılarının samimiyetlerine inanmamak için elinizde bazı kanıtlar olabilir.

Peki;

Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasını değiştirmek ve laiklik ilkesini anayasadan çıkarmak...

Hatta hilafeti geri getirmek...

Cumhuriyeti hiçe saymak...

Atatürk’ü karalamak...

Ve kendi liderlerini yeni bir devletin kurucusu kılmak için bin türlü hokkabazlık yapan, üstüne üstlük o çok kıymetli dedikleri vatan topraklarını parsel parsel yabancılara satmak konusunda kendisini ispatlamış bir siyasi hareketin, Kürt bölücü hareketine karşı gösterdiği yüksek hassasiyete sizi hemen inandıran nedir?

O yüzden, bu kaosun içinde söylenebilecek tek samimi cümle:

Herkes silahları bıraksın!” demektir.

İnsanın tarihi için silahı eline ilk alan değil, her zaman ilk bırakan değerlidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları