Vatan sevme dersleri

07 Ağustos 2019 Çarşamba

Şehitler ölmez ama ağaçlar ölebilir mi?
Orman denilen yer vatan değil mi?
İnsan ırkının hayatı, kirpilerin, tavşanların, kuşların hayatından neden çok daha değerli?
Saraylarda yaşayıp ormanları satanlara gerçekte hangi ad verilmeli?
Bu soruları her yerde, herkese sorun...
Hiç durmadan, bıkmadan, usanmadan sorun.
Sonra da aşağıdaki hikâyeyi anlatın herkese...
Vatanı sevdiğini söyleye söyleye, ona ihanet edenlere...
Toprağı öpe öpe, ormanı yok edenlere...
Kendine saraylarda hayatlar kura kura, doğal hayatı katledenlere...
Kendi ırkına methiyeler düze düze hayvan ırkına kastedenlere...
Dostla düşmanı yanlış tarif edenlere...
Anlatın işte...
Kalbi olan, olmayan herkese.

***

“ ‘Vatanseverlik’le ilgili asla unutamayacağım bir anımı hatırladım.
Yıl 1991 olmalı. Bergama’da yeni yetme bir ergenim.
Eurogold firmasının yetkilileri, solcu abiler, çevre mühendisleri ve üniversiteden hocalar gayet düzeyli bir şekilde forum düzeninde tartışıyor.
Bergama düğün salonundayız, tek tük köylüler, muhtarlar da var.
Altın madeninden gelen mühendisler slide show yapıyorlar.
15 cm membran tabakası 8 şiddetinde
depreme dayanır; siyanür atık havuzunda yüzülebilir’ vb. gibi palavralar sıkıyorlar.
Maden karşıtlarının ise ellerinde pek yeterli argüman yok.
Maden temsilcileri tek kale maç yaparlarken, birden acayip bir gürültü koptu arka taraftan.
30-40 kişi salona daldı.
Rumca konuşan, küfreden öfkeli adamlar, kadınlar. Konuşmacıların olduğu yere yöneldiler. Kimseyi ayırmadan bulabildikleri herkesin yakasına yapışıp yüzüne tükürdüler! Arbede 15-20 dakika sürdü.
Birisi tarzanca durumu izah etti.
Öfkeyi madencilere yönelttiler.
Mevzu şuymuş:
Bergama’dan Midilli’ye iltica eden “Kara İsmail abi”, Midilli’de siyanür meselesinden bahsetmiş. Kulaktan kulağa aktarımlarla tepki büyümüş.
Maden bilgilendirme toplantısını duymuşlar. Teknelerle, kayıklarla 40 km. deniz aşıp, sınır ihlalini de göze alıp Dikili’ye oradan da Bergama’ya gelmişler.
İşte bu olay Bergama siyanür karşıtı “köylü” hareketini çok motive etti.
‘Elin gavuru ta oralardan gelip, burada bizim toprağımızı savunuyor’ diye düşündü köylüler.
Midilli’den gelen Rumlar da çoğunlukla Bergama, Dikili, Ayvalık mübadilleridir. Hem kendilerinin hem de dedelerinin vatanına sahip çıkmaları beni de çok etkiledi. Sonraki 10 yıl elimden geldiğince Bergama ve diğer yerlerdeki siyanür karşıtı hareketin içinde oldum.
Böyleyken böyle. (...) Vatan, ‘vatanım’ diyenindir.” *

***

İçinizde, yeryüzünü ve gökyüzünü, denizleri ve dereleri, doğayı ve hayatı cehenneme çeviren insanın, bir gün tersine bir bilinçle ve istekle ve ahlakla her şeyi cennete de çevirebileceğine dair bir umut beslemek istiyorsanız...
En baştaki soruları devamlı her yerde herkese sorun ve doğru cevabı alana kadar susmayın.
Ve o hikâyeyi, tekrar tekrar okuyun;
Bu coğrafya, Kürdüyle, Türküyle, Rumuyla, Ermenisiyle, Yahudisiyle, Süryanisiyle huzura kavuşana ve sınırlara değil toprağa, havaya, suya, hayvana ve insana gerçekten sahip çıkana kadar da hiç unutmayın.

*Hikayeyi bize twitter’da anlatan @muratkgirgin’e teşekkürlerle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları