Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

10.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Image

Karadeniz’de ticaret gemilerine insansız patlayıcı madde taşıyan süratli suüstü araçları ve kamikaze drone’larla yapılan saldırılar giderek artan bir tehlikeyi ortaya koymaktadır.

Saldırıya uğrayan gemilerin uluslararası yaptırımları, özellikle de enerji yaptırımlarını delmek amacıyla kurulmuş ve uluslararası denizcilik düzenlemeleri dışında faaliyet gösteren “gölge filo”, “karanlık filo” ya da “hayalet filo” gemileri olması saldırıları meşru gösteremez.

Saldırılar, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin temel direği olan açık denizlerde seyrüsefer serbestisinin bu bölgede ciddi şekilde ihlalidir. Askeri amaçlarla kullanılmayan ticaret gemilerinin, savaşan tarafların askeri operasyonları nedeniyle hasar görmesi veya hedef alınması bir nevi deniz haydutluğudur. Denizcilerin yaşamını korumak, uluslararası denizcilik topluluğunun güvenliğini sağlamak birinci önceliklidir.

SAVAŞ, KARADENİZ’E YAYILIYOR 

Bu saldırılar Karadeniz’i hem ticari hem de askeri açıdan dünyanın tehlikeli deniz alanlarından biri durumuna getirmektedir. Aynı zamanda tankerlere yönelik saldırılar, büyük çaplı çevresel felaketlere (petrol veya kimyasal sızıntıları) yol açma potansiyeli taşımaktadır.

Bu tür olaylar, “denizde terör” olayıdır ve bölgedeki deniz ticaretinin güvenliğini sağlamak için yeni mekanizmaların veya mevcut koruma önlemlerinin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Ukrayna, Avrupa’nın desteği ile bu saldırıları planlı bir şekilde icra etmektedir. Avrupa aslında Zelenski’yi bu terör saldırılarına iterek ve bu saldırıların neye yol açacağını bilerek Ukrayna’yı feda etmektedir.

ABD daha önce Gürcistan’ı terk ettiği gibi şimdi de Ukrayna’yı terk ediyor. Savaşta kaybettiği kesinleşen Ukrayna ise savaşı Karadeniz’e yaymaya ve Türkiye’yi de içine çekmeye çalışıyor.

Rusya Federasyonu da bu saldırıları karşılıksız bırakmayacak şekilde Ukrayna’nın stratejik tesislerine ve gemilerine yönelik saldırılarını artırmaktadır. Ayrıca işgal ettiği Donbas, Luhansk, Zaporizhia ve Herson’dan sonra Odesa’yı da bu alanlara dahil etmeyi planlamaktadır.

TARAFSIZLIK POLİTİKASI SÜRMELİ 

Bu saldırılar sürerse bir süre sonra Karadeniz’de deniz ticareti durma noktasına gelecektir. Dahası, yarın Türk Akımı ve Mavi Akım enerji altyapılarına da saldırılar gerçekleştirilebilir. Bu durum, Türkiye için de ulusal bir güvenlik sorununa dönüşmüştür.

Türkiye, bu süreçte tarafsızlık politikasını sürdürmeli ve Karadeniz’de uluslararası deniz ticaretinin emniyet ve güvenliğini korumak için aktif önlemler almalı ve ticaret gemilerimizin de Donanmamız ile deniz güvenliğini sağlayacak önlemleri uygulamaya koymalıdır.

Türkiye, Karadeniz’e kıyıdaş Bulgaristan, Romanya ve Gürcistan ile diplomatik görüşmeler yaparak geçmişte Türkiye’nin öncülüğünde gerçekleştirilen ve Rusya Federasyonu’nun 2008 yılında Gürcistan’a, 2014 yılında da Ukrayna’ya karşı gerçekleştirdiği saldırılarla akamete uğrasa da Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Kuvveti (BLACKSEAFOR) Anlaşması, Karadeniz’de Deniz Alanında Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Anlaşması ve Karadeniz’e Sahildar Ülkeler Sınır ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları İşbirliği Forumu Anlaşmalarına uygun davranılması gerektiğini, bu saldırıların Karadeniz’de güvenlik risklerini artıracağını bildirmelidir. Ukrayna ve Rusya Federasyonu misyon şeflerinin Dışişleri Bakanlığımıza çağrılarak uyarılması da doğru olmuştur.

MONTRÖ’NÜN ÖNEMİ

NATO’nun Ukrayna’ya destek vermesi bölgedeki dengeyi altüst edecek ve gerginliği tırmandıracaktır. NATO gemilerinin Montrö kısıtlamalarına uyulsa da Karadeniz’de konuşlanması, Rusya’nın algıladığı tehdit seviyesini artıracak ve bölgeyi doğrudan çatışma alanı haline getirecektir.

Karadeniz’deki istikrarın temelini Montrö Boğazlar Sözleşmesi oluşturmaktadır. Sözleşme, kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerinin Karadeniz’de kalış süresine ve tonajına kısıtlamalar getirerek küresel güçlerin bölgede kalıcı bir askeri varlık oluşturmasını engellemektedir. Bu durum, Rusya’nın geleneksel güvenlik endişelerini de bir dereceye kadar dizginlemektedir.

Rusya’nın 2022’de Ukrayna topraklarını işgal etmesinden sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından alınmış bir yaptırım kararı bulunmamaktadır. İşgalin hemen ardından, 25 Şubat 2022’de, BMGK’de Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonlarını kınayan ve birliklerini çekmesini talep eden bir karar tasarısı oylanmıştır. Tasarı, lehte 11 oya karşın, Rusya’nın veto etmesiyle reddedilmiştir. Bu gelişme üzerine konu BMGK’ye taşınmış, genel kurul, 2 Mart 2022’de (ve daha sonraki tarihlerde) ezici bir çoğunlukla (141 lehte oyla) bir karar kabul ederek Rusya’nın saldırısını “en güçlü şekilde kınamış” ve birliklerini koşulsuz şartsız geri çekmesini talep etmiştir. Ancak, genel kurul kararları BMGK kararları gibi uluslararası hukuken bağlayıcı yaptırım gücüne sahip değildir, daha çok siyasi ve ahlaki bir ağırlık taşır.

Rusya’ya uygulanan kapsamlı ekonomik, finansal ve bireysel yaptırımlar, ağırlıklı olarak ABD, Avrupa Birliği (AB), İngiltere, Kanada, Japonya ve diğer bireysel ülkeler tarafından kendi ulusal yasal yetkileri çerçevesinde alınmıştır. Özetle, Karadeniz bir savaş alanına dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

CAN ERENOĞLU

EMEKLİ KORAMIRAL

Yazarın Son Yazıları

Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025