Hedefteki üniter, laik Cumhuriyet: ‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

Hedefteki üniter, laik Cumhuriyet: ‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

10.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirerek İslam dünyasının lideri olmasını öneriyor, bunun için de “Atatürk’ün (laik Cumhuriyet) mirasının reddedilmesi” gerektiğini belirtiyordu. 

Image

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurucu metinlerinden Lozan Antlaşması’nı eleştiren, Türkiye’ye “Osmanlı millet sistemine geçmesini” öneren ve “Osmanlı’nın din eksenli millet sistemine dönüş için Türkiye’nin ulus devlet olmaktan çıkarılması gerekir,” diyen ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Joseph Barrack, şimdi de “Ulus devletlerin 1919’dan beri ABD’yi engellediğini” belirterek, “Ortadoğu’da en iyi işleyen yönetim modelinin ‘hayırsever monarşi’ olduğunu” iddia etti.

VİLSON’UN HAYALLERİNDEN BARRACK’IN KARIN AĞRISINA

“Ulus devletler 1919’dan beri bizi engelliyor,” diyen ABD Büyükelçisi Barrack aslında haklı! Evet, 1919’da Atatürk’ün önderliğinde örgütlenmeye başlanan ulusal direniş ve kazanılan Türk Bağımsızlık Savaşı, ardından imzalanan Lozan Barış Antlaşması ve sonrasında kurulan tam bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti, Türk Ulus Devleti, genelde emperyalizmin, özelde de ABD emperyalizminin bölgedeki bazı planlarını engelledi. Oysa dönemin ABD Başkanı W. Vilson’un ne büyük hayalleri vardı!(1) 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal planlarının içinde yer almış, Türkiye’yi paramparça eden Sevr Antlaşması’nın hazırlık sürecinde bulunmuş, hatta Sevr Antlaşması’na göre Doğu Anadolu’da kurulması planlanan “Ermenistan Devleti”nin sınırlarını bizzat çizmişti. Sevr’e göre Anadolu’da kurulması planlanan Ermenistan’ın hemen güneyinde aşamalı olarak bir “Kürdistan Devleti” kurulacaktı. İzmir ve Ege’nin önemli bir bölümü ile Doğu Trakya Yunanistan’a bırakılacak; İstanbul ve Boğazlar, içinde ABD’nin de olduğu bir Uluslararası Boğazlar Komisyonu’nun yönetimine ve denetimine bırakılacaktı. İşte 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün örgütlemeye başladığı ulusal direniş ve işgalci emperyalizme karşı kazanılan Türk Bağımsızlık Savaşı ve ardından imzalanan Lozan Antlaşması (Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması, Doğu Trakya’dan Anadolu’ya tam bağımsız, üniter ve laik yeni Türk devletinin temellendirilmesi) bu emperyalist planı yerle bir etti.

Atatürk’ün kurduğu üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’nden, Türk Ulus Devleti’nden rahatsız olan ve Türkiye’ye “Osmanlı’nın din eksenli millet sistemine geçmeyi” öneren sadece ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack değildir; ondan önce, 1990’ların sonunda üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “Yeni Türkiye” adı altında “Yeni Osmanlıcılığı” savunan başka Amerikalılar da vardı. Örneğin, 1997’de CIA görevlisi Paul Henze, “Atatürkçülük öldü! Nakşiler, Nurcular ilericidir!” demişti. 1998’de CIA’nın eski Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller ise “Kemalizm’in sonuna gelindi! Bu iyi oldu! Dünyadaki tüm büyük liderler gibi Atatürk’ün fikirleri de ölecektir!” demişti.

SAMUEL HUNTİNGTON’UN HAYALİNDEKİ TÜRKİYE

1990’ların sonunda ABD, CIA görevlileri “Atatürk’ün kurduğu üniter ve laik Cumhuriyet”e açıktan saldırmaya başlamıştı. Örneğin, 1996’da CIA görevlisi CFR üyesi Samuel P. Huntington “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında, “Türkiye’nin, Atatürk’ün mirasını bilinçli bir şekilde reddedip, kendisini İslam’ın bir lideri olarak yeniden tanımlamasından” söz ediyordu. (2) Huntington, Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’ni şöyle eleştiriyordu. “Türkiye İslam’ın çekirdek devleti olmak için gerekli tarihe, nüfusa, orta düzey bir gelişmişliğe, ulusal birliğe, askeri yetenek ve geleneğe sahiptir. Gelgelelim, Atatürk’ün Türkiye’yi net bir şekilde laik bir toplum olarak tanımlaması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu rolü Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralmasını önlemiştir. Türkiye anayasasındaki laiklik ilkesine bağlılığından ötürü OIC’in kurucu üyesi bile olamamıştır. Türkiye kendisini laik bir ülke olarak tanımladığı sürece İslamın liderliğine soyuna olasılığı yoktur.” Huntington, Türkiye’nin kendisini “yeniden tanımlamasını” istiyordu. Bu kapsamda Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya, İslam dünyasına çevirmesini öneriyordu. Türkiye’nin böylece “Batı’nın temel İslami muhatabı ve düşmanı olarak oynadığı çok daha etkileyici ve onurlu tarihsel rolü yeniden üstelenecek hale gelebileceğini” belirtiyordu. Huntington, Türkiye’nin İslam dünyasına yönelebilmesi için her şeyden önce “Atatürk’ün mirasını reddetmesi” gerektiğini de şöyle ifade ediyordu: “Laiklik ve demokraside Batı’nın iyi ve kötü yanlarını yaşayıp görmüş olan Türkiye de, en az (Güney Afrika’nın Afrika’ya liderlik etmesi kadar) İslam’a liderlik etme vasfını kazanmış olabilir. Ama bunu yapabilmek için, Atatürk’ün mirasını, Rusya’nın Lenin’in mirasını reddedişinden daha eksiksiz bir şekilde reddetmek zorunda kalacaktır. Böyle bir hamle aynı zamanda Atatürk kalibresinde bir lideri... gerekli siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplamış olan bir lideri gerektirir.” (3) Görüldüğü gibi Huntington açıkça Türkiye’de “Atatürk’ün mirasını reddedecek” bir lider bekliyordu. Huntington’un “siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplayan bir lider” tanımlaması Osmanlı sistemini ve Osmanlı halifeliğini akla getiriyor.

GRAHAM FULLER’İN “YENİ TÜRKİYE’Sİ

1990’ların sonunda CIA görevlileri, Atatürk’ün kurduğu üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı İslamcı, Osmanlıcı yeni bir Türkiye’den (Yeni Osmanlı’dan) söz etmeye başladılar. Hatta CIA’nın eski Ortadoğu Masası Şefi Graham E. Fuller, 2007’de “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı bir kitap yazdı. Graham Fuller kitabında Türkiye’nin Ortadoğulu olduğunu belirterek, Türkiye’nin yönünü Batı’ya çeviren Atatürk’ü eleştiriyordu. (4)

Fuller, kitabında büyük bir ısrarla “Yeni Türkiye”nin İslam dünyasının liderliğine soyunup Ortadoğu’ya yönelmesini öneriyordu. Türkiye’nin Batı’ya yöneldiği sürece “bağımlı”, Ortadoğu’ya yöneldiği sürece “bağımsız” ve “lider ülke” olacağını (!) iddia ediyordu. Kemalist eğitimin, İslam dünyasını ve Ortadoğu’yu kötülediğini, bu nedenle İslam dünyasına ve Ortadoğu’ya yönelmek için önce bu “Kemalist eğitimden kurtulmak” gerektiğini belirtiliyordu. (5) Fuller, Kemalist Devrimleri, “Türk kültüründen çok keskin ve gerçekçi olmayan biçimde sapmış aşırılıklar” diye adlandırıyordu. Atatürk ’ün Türkiye’yi İslam ve Osmanlı geçmişinden uzaklaştırıp “bir ulusal hafıza kaybına yol açtığını” iddia ediyor ve buna bir tür “kültürel lobotomi” adını veriyordu. Atatürk’ün, İslam öncesi Türk tarihini “ırkçı bir bakışla” yeniden okuyarak “yeni bir milliyetçilik yarattığını” belirtiyordu. Atatürk’ün tarih ve dil çalışmalarını eleştiriyor. Harf devrimiyle yeni kuşakların Osmanlı geçmişiyle bağlarının kesildiğini iddia ediyordu. Atatürk’ün din adamlarını tasfiye ettiğini belirtiyordu. Kılık kıyafet devrimini eleştirip, “Kadınlar herhangi bir örtü kullanmaktan caydırıldı,” diyordu. (6) Fuller, halifeliğin kaldırılmasının da çok yanlış olduğunu iddia ediyordu. “Atatürk, 1924’te halifeliği kaldırarak İslam dünyası ile ilişkilere darbe vurdu!” diyordu. Halifeliğin kaldırılmasının bütün Müslümanları etkilediğini söylüyordu. Hatta “Halifeliğin kaldırılması bizzat İslam’ın kendisine indirilen bir darbe oldu,” diyordu. Bugün halifeliğin olmamasının “eksiklik” olduğunu belirterek halifelik istiyordu: “Hilafet hâlâ anahtar bir sembol ve siyasal bir makam olup etkileyici bir dini liderin yükselişini beklemektedir,” diyordu. (7) Kemalistlerin Sevr paranoyası ile “dış tehdit algısıyla” toplumda baskı kurduklarını iddia ediyordu. (8)

Fuller, “Yeni Türkiye” derken aslında “Yeni Osmanlı”yı kastediyordu. Bir zamanlar Osmanlı’daki fikir akımlarından Osmanlıcılığı “Geleceğe Dönüş” olarak adlandırıyordu. (9) Kemalizm’in ulusal politikalarıyla ciddi bir “asker ağırlığı” kurduğunu, Kürtleri dışladığını, İslami gelenekleri ve Osmanlı’yı kötülediğini belirterek Türkiye’de bir “psikolojik ve kültürel tedavi sürecine” ihtiyaç olduğunu yazıyordu. Tedavi sürecinde; demokrasinin artırılması, toplumun çok etnikli ve çok kültürlü yapısının ve dinin toplumdaki yerinin kabulü, Osmanlı geçmişinin tanınması ve Türkiye’nin İslam dünyasının lideri yapılması biçiminde bir yol haritası öngörüyordu. (10)

***

Hafıza her şeydir. Tarih, bugünü anlamayı kolaylaştırır. Eğer biraz hafızalarımızı yoklarsak, biraz yakın tarihe bakarsak ve Paul Henze’lerin, Samuel Huntington’ların ve Graham Fuller’lerin Türkiye Cumhuriyeti için yazdıklarını ve söylediklerini hatırlarsak, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın “Ulus devletten vazgeçin! Osmanlı millet sistemine dönün!” tarzındaki açıklamaları, onun “bireysel hadsizliğinin” ötesinde ABD’nin, 1990’lardan beri devam eden Türkiye ve Ortadoğu politikasına uygun düşmekte ve ABD’nin üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “Yeni Türkiye” (Yeni Osmanlı) hayalinin devam ettiğini göstermektedir.

AKP iktidarının, ABD Ankara Büyükelçisi Barrack’ın bu açıklamalarına ses çıkarmamasının nedeni işte tam da burada yatıyor.

Yazarın Son Yazıları

‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirerek İslam dünyasının lideri olmasını öneriyor, bunun için de “Atatürk’ün (laik Cumhuriyet) mirasının reddedilmesi” gerektiğini belirtiyordu.

Devamını Oku
10.12.2025
Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025