Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hapiste bayramın en güzel günü son gündür!

06 Haziran 2019 Perşembe

Hapiste geçirilmesi daha zor zamanların başında “güzel günler” gelir.
Mahpuslukta “güzel günler hüznü” diye bir şey vardır. Anneler günü, sevgililer günü, babalar günü, sevdiklerinizin doğum günü, karne günü, okulların başlangıcı...
Bir de dini bayramlar...
Herkesin buluştuğu, ailelerin hasret giderdiği, o güzelim sevinç günleri... Hapisteki insana ağır gelir. Birinci gün sabah sayımından sonra iç ses sisteminden yönetimin duyurusu yapılır:
“Tutuklu ve hükümlülerin dikkatine... Bir dahaki bayramı sevdiklerinizle geçirmeniz dileğiyle bayramınızı kutlarız... Allah kurtarsın!”
Son dilek, hapishane geleneğidir ama insana, “Senin için yeryüzünde yapılabilecek bir şey yok” mesajı gibi de gelir. Hele ne kadar yatacağın belli değilse, hele suçsuz olduğuna inanıyorsan...
Bayramın ilk günü, hücre kapısından itibaren en dış kapıya kadar olan 16 demir kapıyı kilitli tutmaktan sorumlu gardiyanlarla bayramlaşılır. Tabii törenle değil, sayıma geldiklerinde... Onlar için kantinden şeker alınır. İnsan kolanya da ikram etmek ister ama o yasak; kolonya alkollü içecek olarak kullanılabilir, diye!
Bayramın en güzel günü son gündür; Ohh dersiniz, güzel günler hüznü bitiyor!

***

Bayramda hapishane öteki günlerden daha sessizdir. Hemen hiçbir resmi işlem olmaması, revirin dahi kapalı olması nedeniyle küçücük bir ses nara gibi gelir. Tenekeden çay kaşığı kazara elinizden yere düşse beş metre yüksekten levye düşmüş gibi ses çıkarır.
Havalandırma boşluğu beş adım eni, on dört adım boyu, yedi metre yüksekliği ile dikdörtgen bir çukuru andırır. Yüksek duvarın üzerindeki dikenli teller arada kuşların uğrak yeridir. Ortalığı bayram yerine çevirirler. Hatta tellerle duvar arasındaki bölmeye yuva yapan da olur. Aman, dersiniz yavrular aşağı düşmesin. Çünkü düşerlerse havalanamazlar. Adı havalandırma ama çukur olduğu için yavru kuşların yedi metre yükselmeye kanatları yetmez. Böyle bir durumda kuşu avuçlarına alır, gardiyandan rica edersin, açık alanda dışarı bıraksın diye...
Silivri, kuşların göç yolları üzerinde olduğu için bir bayram sabahı havalandırmadan gökyüzüne baktığınızda bulutların yerini başları güneye dönük kuş sürüleri alır. Ne olursa olsun yaşam sevinci hiçbir yerde bitmemeli. Onlara bakıp bir türkü tutturursun:
“Anayı, babayı, yâri sılaya attım/ Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru...”
Hapiste gökyüzüne boşluk diye bakılmaz; orası gökyüzü bahçesidir. Bulutlar güneşin ışığıyla renk değiştirir. İnsan görmese bile güneşin batışını, bulutların kızıllığından izler. Bir de martıların kanat altlarından. Bulutlar acelesi var gibi birbirine karışa karışa hızla giderse, birden insanın aklına yıllar önce ezberlediği Ahmet Muhip Dıranas’ın şiiri gelir:
Bakıp imreniyorum akınına/ Şehrin üzerinden geçen bulutların/ Belki gidiyorlar yakınına/ Rüyamızı kuşatan hudutların...

***

Mayıs sonu, haziran başı, rüzgâr biraz güçlü eserse bir iğde kokusu iner havalandırmaya. İğde kokusunu çekerken, içine bahar dolar, burnunun direğine tarifsiz bir sızı oturur. Sanki bütün dünya burnunuzun üstüne çökmüş gibidir.
Gardiyana sorarsınız, “İğde ağacı ne tarafta?”
“Hapishanenin dışında” derken hafif ürperir. Yoksa bir tünel kazma niyeti mi var!
Hapiste bayramın en güzel günü, son günüdür. Çünkü bitecektir...
Haksız yere hapis yatan, tutuksuz yargılanabileceği halde hâkimi demir parmaklıkların ardında bekleyen, verilen haksız hükmün düzeltilmesini hapiste bekleyen herkese özgürlük istiyoruz.
İnsan olan bunu ister...
Özgürlük yoksa...
Bayram insanın neyine...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları