Necati Özkan

3 mart depremi

06 Mart 2023 Pazartesi

Depremle birlikte nasıl tüm paradigma değiştiyse, önümüzdeki seçimin anlamı da değişti. Kararsız seçmenin tercihi artık “Nerede bu devlet” sorusu etrafında şekillenecek.

“Nerede bu devlet” diyen vatandaşlar, iktidar bileşenlerinin göstermek istediği gibi, devlet düşmanı ya da düzen karşıtı değiller. Aksine, güçlü, etkili, güven veren bir hukuk devleti talep ediyorlar.

AKP her zamanki pragmatizmiyle bu talebi karşılamak için kolları sıvadı: Depremzedelere odaklanmış bir seçim ekonomisi uygulayarak oyunu yükseltmeyi hesaplıyor. Hızla kalıcı konutlar inşa etmeyi de bu seçimin “çılgın projesi” olarak görüyor.

İnşaat odaklı bu “çılgın proje” AKP açısından tam “Allah’ın lütfu” niteliğinde. AKP, uzun bir süreden sonra ilk defa bu kadar meşru bir inşaat yapma fırsatına kavuştu. O nedenle yeni konutların yapılacağı yerlerin zemini, artçı sarsıntılar sürerken inşaata başlamanın riskleri gibi meseleleri hiç önemsemiyor. İnşaat seferberliğinin yaratacağı ekonomik ve siyasi kazançlar dışında gözleri hiçbir şeyi görmüyor.

İktidarın depreme hazırlık süreci ve deprem sonrasındaki yönetim performansı o kadar kötüydü ki; kendi seçmenlerinin anlamlı bir bölümünü bile çileden çıkarmıştı. Fakat ortada seçmenin gönül rahatlığıyla “Millet İttifakı iktidarda olsaydı her şey çok daha iyi olurdu” diyebileceği bir durum da yoktu! Millet İttifakı 3 Mart öncesinde de güçlü ve etkin bir devlet yönetimi kurabileceğine dair bir tablo ya da hükümet modeli bile sunamamıştı.

Bu seçimde Erdoğan kendisine yönelik başarısızlık algısını yenmek, Millet İttifakı ise devleti çok iyi yönetebileceğini göstermek zorundaydı.

Erdoğan’ın elinde kimseye hesap vermeden, orta vadeyi bile gözetmeden harcayabileceği çok büyük bir kaynak var. Depremle birlikte vatandaşın artan “güçlü devlet” arayışına karşılık gelme açısından da Erdoğan çok şanslı bir konuma geçti.

Peki Millet İttifakı?

Deprem, sanılanın aksine, kendiliğinden Millet İttifakı’nın kazanma şansını artıracak şartlar oluşturmuş değildi. Millet İttifakı, “güçlü devlet”i yeniden tanımlamak; seçmenin demokrasi ve adalet beklentisine karşılık gelecek güçlü bir birliktelik algısı yaratmak ve vatandaş odaklı bir kampanya performansı inşa etmek zorundaydı. Ama bu yapılmadı.

Seçim kararı alındığı gün adayımızı belirleriz” iddiasındaki Altılı Masa’nın bunu bile yönetememesi, daha aday kararı alınmadan “Beşli Masa”ya dönüşmesi ise, Erdoğan için bir başka “Allah’ın lütfu” oldu.

Değişim isteyen bütün toplumsal kesimler adına 3 Mart Depremi işleri tümden zora soktu. Siyasete karşı öfke patlamasının nedeni sadece değişim umutlarının alt üst olması değil, krize dönüşeceği aşikar olan aday kararının bu denli geciktirilmesi ve dar zamana sıkıştırılmasıydı. Ne yazık ki, seçime beş kala ortaya çıkan bir bölünmeden daha tehlikeli hiçbir şey yoktur.

Bilinsin ki, bu son derece tehlikeli bir gidiştir. Ülkenin geleceği için buradan geri dönmek şarttır. Buradan geri dönüş ise tüm tarafların birer adım geri gitmesiyle mümkün olabilir. Liderlerin bu gerçekle yüzleşmeleri bu saatten sonra seçimi kazanma yolunda atılacak en önemli adım olacaktır.






Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları