Necati Özkan

An bu an

09 Ocak 2023 Pazartesi

Gezi sonrası demokrasi ve adalet ihtiyacının dramatik biçimde yükselmesi, farklı kökenden dört siyasi partiyi birlikteliğe zorlamıştı. Bu birliktelikle 2019 yerel seçimlerinde muhalefet başta 11 büyükşehir olmak üzere ülke çapında önemli bir zafer kazandı. Bu durum 2023 seçimlerine giden yolda daha büyük bir işbirliğinin kapılarını araladı ve Altılı Masa oluştu. Altılı Masa kurulduğu andan itibaren toplumda seçimleri muhalefetin kazanabileceği inancını güçlendirdi.

İktidarın ekonomi yönetimindeki irrasyonel kararlarının da etkisiyle, seçmen desteği ve siyasi denge 2021 ortasından itibaren iktidar bileşenleri için toplam yüzde 38-42, muhalefet içinse yüzde 58-62 oranına oturdu. Pek çok siyasetçi ve yorumcu için bu denge iktidarın sonunun fotoğrafıydı. 

Ne olduysa ondan sonra oldu. Muhalefet tarafında “bu iş bitti” duygusu yayıldı. “Bundan sonra kim olsa kazanabilir” duygusu muhalefet güçlerini atalete sürükledi. Sırt sırta vererek mücadeleyi yükseltmek yerine, iç rekabete girildi; zaman ve enerji kaybedildi.

İktidar ise bu süreci kan kaybını durdurmak ve kararsızlar kümesine geçen seçmenlerini geri kazanmak için kullandı. Dış politikadan ekonomiye, finanstan kutuplaşmaya kadar her alanda düğmelere aynı anda basmaya başladı. Psikolojik üstünlüğü ele geçirecek ekonomik hamlelerle, muhalefete tuzaklar kuracak adımları birlikte atarak bir kısım kararsızları yeniden kazandı. Negatif kampanyalarla muhalif seçmenin kafasını karıştırdı. Buna rağmen muhalefetin seçimleri kazanma olasılığı hâlâ güçlü. Zira bugün itibarıyla seçimleri kazanmak için iktidarın en az yüzde 10 seçmen desteğine ihtiyacı var.  

Sorun şu ki, iktidarın son hamleleri ve kamusal kaynakları kullanma becerisi dikkate alındığında kazanan tarafın açık ara bir farkla kazanamayacağı ortada. Yeni seçim sistemiyle iktidarın azınlık oylarıyla dahi Meclis’te çoğunluğu elde etmeye yakın olduğu da malum. 

Artık seçime sadece aylar var. Muhalif tarafta ataletin, iç rekabetin ve kafa karışıklığının giderilmesi için süre kalmadı. Muhalefet bileşenlerinin bundan sonrasını hatasız ve yüksek tempolu bir kampanyayla yönetebilmesi şart. Türkiye’nin geleceğine ilişkin yeni siyasi vizyonun ortaya konması, herkesin anlayacağı ve heyecan duyacağı toplumsal hikâyenin yazılması, ekonomiyi yeniden ayağa kaldıracak ve adil paylaşımı garanti edecek projelerin netleştirilmesi ile ortak adayın ittifakla ilanı için an bu an. 

Ortak adayın muhalefetin tüm kesimlerince kabul edilmesini sağlayacak mekanizma, sistemin nasıl işletileceğiyle ilgili detayların planlanmasından ve iletişiminden geçecek. Özellikle seçimden sonra Altılı Masa ile ortak adayın ilişkisinin nasıl olacağının doğru tarif edilmesi, pek çok seçmeni ikna ve mobilize edecektir. 

Türkiye’nin yeni yönetim modelini de ortaya koyacağı için aday ile “aday belirleyen irade” arasındaki ilişkinin çok net tanımlanması hayati olacak:

- Adayla, altı lider ne tür bir mekanizmayla çalışacak? 

- Aday, Altılı Masa’nın sözcüsü mü olacak, yoksa Altılı Masa adayın “yüksek danışma kurulu” gibi mi davranacak? 

- Ülke yönetiminde ortak akıl süreci mi işleyecek, yoksa bir vesayet sistemi mi kurulmuş olacak?

Bu sorular yönetimsel sorulmadan ve doğru dürüst cevaplanmadan seçime girilirse; taraflar kampanya boyunca bu fotoğrafa uygun davranmazlarsa aynen Macaristan’da olduğu gibi muhalefet yıpranmış iktidara karşı seçimi kaybedebilir.

Altılı Masa ile adayın ilişkisinin doğru kurulması, an itibarıyla adayın kim olduğu kadar önemli bir meseledir. Bir başka ifadeyle Altılı Masa’nın bugüne kadarki “Ortak aday belirleriz, gerisini bir şekilde hallederiz” tutumu toplumda belirsizliği büyütür, seçimi riske sokar. Öyle bir dönemeçteyiz ki, bu andan itibaren, hiç kimsenin hiçbir konuyu yanlış anlayacak ve hata yapacak lüksü kalmadı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları