Necati Özkan

Belirsizlik iklimi

16 Ocak 2023 Pazartesi

Geçen hafta bazı yabancı yayın organlarında yaklaşan Türkiye seçimlerinin yılın en önemli seçimleri olacağına ilişkin yorumlar yayımlandı. Biz de son iki yıldır bu fikri yazıp çiziyoruz ve seçimlerin kazanılması için üç belirsizlik alanına dikkat çekiyoruz:

UKRAYNA SAVAŞI

Rusya’nın haksız şekilde başlattığı Ukrayna savaşı dünyanın pek çok ülkesinin ekonomisini olumsuz etkilese de Türkiye başta olmak üzere bazı bölge ülkelerinin yönetimleri savaşın yarattığı fırsatlardan faydalanmayı becerdi. Rusya ve Ukrayna’dan Türkiye, Gürcistan, Kazakistan ve Polonya gibi ülkelere göç eden sığınmacılar beraberlerinde paralarını ve işlerini de götürerek sığındıkları ülkelerde yeni bir hayat kurmaya mecbur oldular. 

Aralık ortasında kısa bir iş gezisi için Gürcistan’a gittiğimde Rus göçmenlerin Gürcistan’a ayda bir milyar dolara yakın sıcak para götürdüklerini öğrendim. Devam ederse Gürcistan ekonomisine yıllık GSMH kadar bir rakamın eklenmesi demek bu! 

Bizde veriler şeffaf olmadığı için Türkiye ekonomisindeki oranın ne kadar olduğunu bilemiyoruz. Muhtemelen bu denli yüksek değil ama savaş başından itibaren İstanbul’a gelen uçaklar dolusu Rus iş insanının Türkiye’de banka hesabı açmaya çalıştıklarını, gayrimenkul satın aldıklarını ya da kiraladıklarını, sahil kentlerimize yerleşerek fiyat dengesini değiştirdiklerini gördük. Özellikle gayrimenkul satışlarında aylardır Rus vatandaşları birinci sırada. Bu etki bir müddet daha devam edecek gibi görünüyor.

Bir yıla yaklaşan savaş, başta tahıl, doğalgaz ve petrol ürünleri lojistiği açısından Türkiye’yi Avrupa ülkeleri kadar etkilemese de aylık gıda ve enerji harcamalarımızı 3-4 kata kadar yükseltti. Bu da fiyat dengesinde kaotik bir belirsizlik durumu yarattı.

İKTİDARIN TERCİHLERİ

Türkiye ekonomisinde, makro dengeler açısından yaşanan bir kaotik durum daha var. İktidarın 2021 sonbaharından itibaren attığı adımlarla ekonomik katmanlarda çok hızlı geçişler gözleniyor.

İktidarın ekonomik tercihleri sonucunda, nüfusun yüzde 42’den fazlasının asgari ücret koşullarına, yüzde 32’sinin ise daha da zor koşullara mahkûm edildiği bir durumdan bahsediyoruz. 13 Haziran 2022’de bu köşede yayımlanan “Beş Farklı Türkiye” başlıklı yazımda da bahsettiğim gibi, ülkedeki her 4 kişiden 3’ünü kapsayan büyük kitle dramatik koşullara mahkûm oldu. Çoğu günlük yaşıyor, günlük satın alıyor ve uygun fiyatlı ürün bulabilmek için her gün kuyruklara giriyor.

Türkiye nüfusunun sadece yüzde 8’e yakın kesimi, bankalardaki hesapların yüzde 80’den fazlasına sahip olduğu; tasarruflarını çoğunlukla yabancı para birimine çevirdiği veya kur korumalı hesaplara yatırdığı için gidişattan mutlu. Bu kesim ekonomik olarak ya durumunu koruyor veya servet transferi ile daha da güçlü bir pozisyona geçiyor.

Geriye orta direk diyeceğimiz, yüzde 17-18’e gerilemiş bir kesim kalıyor. Çoğu beyaz yakalı, iyi eğitimli ve yetenekli bu kesim ekonomi daraldıkça -ki 2023’te daha da daralacak- küçülmeye devam edecek. Ülke ekonomisinin motor gücü olan bu kesimin ayakta kalabilmesi, kendi yeteneklerinden çok siyasilerin tercihlerine bağlı olacak.  

Bir yandan savaş ve yeni göçmenler, bir yandan altüst olan fiyatlar, diğer yandan da farklı toplumsal kesimlerin durumlarının kökünden sarsıldığı büyük bir belirsizlik atmosferinde seçimlere gidiyoruz.

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ

Ama asıl belirsizlik seçimlerle yaşanacak. Çünkü yaklaşan seçimler sadece iktidarı değil, rejimi değiştirecek. Değişim isteyenlerin temel iddiası bu.

Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini henüz kestirmek mümkün değil ama rejim değişikliği demek, hayatın her alanında birçok dengenin bir kez daha değişmesi demek. Siyasette, ekonomide ve paylaşımda tam bir türbülans demek. Üretim, dağıtım ve satın alma kararlarının kökten etkilenmesi demek.

Bir başka ifadeyle bir belirsizliğin derinleşmesi demek. Oysa ki belirsizlik duygusu seçimler öncesi en riskli duygudur. Dünyanın her yerinde insanlar belirsizlikten çekinir ve bilinene sarılmak ister. Bu da otoriteye yönelmek ve iktidarı tercih etmek demektir!

O yüzden yaklaşan seçimlerde bu duyguyu dağıtacak, etkileyici bir hikâyeye ihtiyaç var. Hikâye, sadece bir siyasetçinin veya iktidarın değiştirilmesinden çok daha büyük olmalı. Eğer bu başarılamazsa, 1946 sonrasının en önemli seçimleri ve Türkiye’nin yakın geleceği heba edilebilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları