45. yılında darbenin acı mirası - Mahmut Aslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

45. yılında darbenin acı mirası - Mahmut Aslan

12.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İnsanlık tarihi açısından kısa, bireylerin yaşamı açısından ise uzun bir zaman önce, bu topraklarda yaşanan 12 Eylül 1980 darbesi, yalnızca bir dönemin değil, bugünkü Türkiye’nin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısının da temelini oluşturdu. O sabah tanklar, yalnızca bir kuşağın umutlarını değil, bir ülkenin geleceğini de ezip geçti. Peki, darbecilerin “huzur” ve “istikrar” diye sunduğu bu kanlı operasyonun gölgesinde yaratılan Türkiye, bugün hangi mirasla yüzleşiyor?

TOPLUMSAL ÇÖZÜLÜŞ VE İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM

12 Eylül, resmi gerekçelerde “anarşi ve terörü önlemek” ve “milli birliği korumak” gibi yüce hedeflerle meşrulaştırılsa da bu söylemin arkasında toplumu yeniden dizayn etme amacı yatıyordu. O dönemin medya manşetleri bile bu algıyı destekliyordu: “Huzur, 1 yaşında.” Ancak bu “huzur” ortamı, yüz binlerce gözaltı, on binlerce yargılama ve işkenceyle yoğrulmuştu. Bu süreçte 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi ve 49 kişi idam edildi.

Bu baskı, toplumu depolitize etmeyi ve siyasetten korkar hale getirmeyi hedefliyordu. 12 Eylül, işte bu korku iklimini yaratarak örgütlenme kültürünü yok etti ve devlete koşulsuz biat eden bir profil inşa etti. Siyasetin terk ettiği boşluk ise darbecilerin “Türk-İslam sentezi” adı altında teşvik ettiği yeni bir ideolojik alanla dolduruldu. Bu süreç, dini eğitimin yaygınlaşmasıyla, özellikle imam hatip okullarının sayısının hızla artırılmasıyla perçinlendi ve bu okullar siyasal İslam için bir “kadro havuzu” işlevi gördü.

24 OCAK KARARLARI

12 Eylül aynı zamanda ekonomik bir kırılma noktasıydı. Bilsay Kuruç, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda, 15 Mayıs 1979’da TÜSİAD’ın başlattığı “ilan kampanyası”nı bir muhtıra olarak değerlendirerek şöyle demiştir: “Ecevit, ya bu muhtıraya direnecekti ya da teslim olup bırakıp gidecekti. Ama Ecevit, direnmeyi tercih etti. Başbakan Ecevit’in eşi Rahşan Hanım beni telefonla aramış ve bu ilanı Turgut Özal’ın hazırladığını söylemişti.”

Darbelerin en kritik amaçlarında biri, 1970’lerin sonundan itibaren toplumun direnişi nedeniyle uygulanamayan neoliberal ekonomi politikalarını yaşama geçirmekti. 24 Ocak Kararları adı verilen bu program, Türkiye ekonomisini uluslararası sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden yapılandırmayı amaçlıyordu. Darbenin yarattığı baskı ortamı, Turgut Özal’ın ANAP aracılığıyla iktidara gelmesini ve darbe sonrası ekonomik politikaları uygulamasını olanaklı kıldı.

Grevlere yasak konuldu, sendikalar kapatıldı ve binlerce sendikacı tutuklandı. Böylece emek-sermaye dengesi, sermaye lehine kökten değiştirilmiş oldu. Özelleştirmeler, dışa açılma ve taşeronlaştırma, Türkiye’nin küresel kapitalizme uyum sağlamasının yolunu açtı. Bugün karşı karşıya kaldığımız güvencesizlik, artan yoksulluk ve sendikasızlaşma, işte o dönemde atılan ekonomik politikaların acı mirasıdır. Özal’ın darbe sonrası iktidarı ve 1980’lerin ekonomik ve siyasal yapısı, 2002’den itibaren siyasal İslamcı AKP iktidarının temellerinin atılmasına da dolaylı olarak zemin hazırladı.

MASKELİ ATATÜRKÇÜLÜK

12 Eylül, kendisini “Atatürkçülük” söylemiyle meşrulaştırmaya çalıştı. 1981 yılı “Atatürk Yılı” ilan edildi. Ancak bu söylem, darbecilerin kendi otoriter rejimlerini maskelemek için kullandığı bir araçtan ibaretti. Darbeciler, bir yandan Atatürk’ün adını yüceltirken diğer yandan onun bizzat kurduğu kurumlar olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nu kapatarak kendi ideolojik rotalarına uygun bir kültürel tekelleşme peşinde koştular. Cumhuriyet’in büyük yazarlarından Nadir Nadi’nin “Siz Atatürkçü iseniz, ben değilim” diyerek tepki göstermesi, darbenin yarattığı bu sahtekârlığın en net göstergesiydi.

BUGÜNE UZANAN GÖLGELER

Darbenin siyasi yapıda bıraktığı en büyük miraslardan biri de 1982 Anayasası’dır. Bu anayasa ile 1961 Anayasası’nın özgürlükçü yapısı ortadan kaldırılmıştır.

Aradan kırk beş yıl geçti ama 12 Eylül’ün gölgesi hâlâ üzerimizde. Siyasi partiler yasasındaki antidemokratik hükümler, siyasal sistemdeki tıkanıklıklar, tarikatların siyasetteki ağırlığı ve emek piyasasındaki güvencesizlik. Hepsi, o dönemde atılan adımların günümüze uzanan yansımalarıdır.

DİRENİŞİN MİRASI

Ancak unutulmaması gereken bir gerçek var: Halk hiçbir zaman tamamen boyun eğmedi. Yasaklara karşın düşünce, sanat ve edebiyat üretimi devam etti. Darbeden yaklaşık 10 yıl sonra, 1990 yılında başlayan Büyük Zonguldak Madenci Yürüyüşü, 12 Eylül’ün getirdiği neoliberal ve işçi düşmanı politikalara karşı Türkiye işçi sınıfının en militan mücadelesi oldu. Bunu takiben Tekel direnişi ve Gezi eylemleri gibi büyük halk hareketleri, toplumsal dinamiğin hâlâ ayakta olduğunu gösterdi.

12 Eylül’ün yarattığı zincirleri kırmak, bugün hepimizin görevidir. Laikliğe, demokrasiye, eşitliğe ve aydınlanmaya yaslanmak; halkın egemenliğini savunmak, bu karanlığın zincirlerini çözmenin tek yoludur. Cumhuriyet değerlerini savunmak, geçmişin hatalarından ders çıkarmak ve geleceğe sağlam bir miras bırakmak, bugün bizlerin elindedir.

MAHMUT ASLAN

YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025