9 Eylül 1922: Türk ulusunun zaferi - Doç. Dr. HÜNER TUNCER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

9 Eylül 1922: Türk ulusunun zaferi - Doç. Dr. HÜNER TUNCER

09.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Mevcut iktidarın Cumhuriyet tarihimizi değiştirme çabaları özellikle son yıllardaki uygulamalarla yaşama geçirilmektedir. Ancak bu çabalar sonuçsuz kalmaya mahkûmdur! Atatürksüz bir Cumhuriyet tarihi yazılmak istenmektedir. Bu, boşuna bir çabadır, çünkü belgelere dayanmadan yazılan bir tarih yerini ancak çöpte bulabilir.

Bir ülke düşünün ki bu ülkenin iktidar sahipleri, Cumhuriyet tarihini oluşturan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine rakip (!) olarak görmekte ve bu adı, Türk ulusunun zihninden ve gönlünden silmek istemektedir. Gerçekleşmesi olanaksız bu girişim karşısında, gerçekleri yansıtan ve tarihsel belgelere dayanan Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir sayfasına daha ışık tutalım.

YÜZBAŞI ŞERAFETTİN KADİFEKALE’DE

15 Mayıs 1919’da Yunan işgali altına düşen İzmir 9 Eylül 1922’de düşmandan kurtarılmaktaydı. Düşmanı kovalayan süvari kolordusunun Yüzbaşı Şerafettin komutasındaki birliği 9 Eylül sabahı İzmir’e girmiş ve yaralı durumdaki yüzbaşı, Kadifekale’de gönderdeki Yunan bayrağını indirerek yerine Türk bayrağını çekmişti.

10 Eylül günü Fevzi ve İsmet Paşalarla birlikte İzmir’e gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, kalması için Karşıyaka semtinde beyaz bir köşk tahsis edilmişti. Yunan Kralı Konstantin de İzmir’e geldiğinde bu köşkte kalmıştı. Mustafa Kemal, evin kapısına vardığında bir Yunan bayrağının yere serilmiş olduğunu görür; yüzü bir anda gerginleşir ve bunun nedenini sorar. Kendisine, bu eve ilk geldiğinde Kral Konstantin’in, yere serilen Türk bayrağını çiğneyerek eve girmiş olduğu söylenir. Mustafa Kemal’in yanıtı şöyle olur: “Hata etmiş. Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak, milletinin şerefidir. Ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenemez. Kaldırınız!”

‘KUZUYU KESMESİNLER!’

Mustafa Kemal Paşa, zeytin dallarıyla bezenmiş bir dizi açık otomobilin başında 10 Eylül’de İzmir’e girmekteydi. 10 Eylül’de Mustafa Kemal Paşa ile büyük komutanlar, İzmir’de hükümet konağına gelirler. Mustafa Kemal, halkı selamlamak için balkona çıkar. Bundan sonrasını Ruşen Eşref4ten (Ünaydın) dinleyelim: “Kuzuyu fark edince bana döndü, ‘Aman çabuk gidin söyleyin, şu kuzuyu kesmesinler!’ diye buyurdu. Kapının önüne varınca gördüm ki, beyaz mermere al kanlar yayılmış. Vaktinde yetişememiştim, yukarıya doğru baktığımda gördüm ki balkondan çekilmişti. Koskoca bir saldırgan orduyu yok etmiş bir muzaffer başkumandan, bir kuzu kanı dökülmesine bakamayacak derecede insan yüreği taşıyordu.”

Çeşme’nin 16 Eylül’de, Bandırma’nın da 18 Eylül’de işgalden kurtarılmasıyla, 18 Eylül 1922’de Anadolu’da Yunan askeri kalmamıştı. Bütün Yunan kaynaklarının “Küçük Asya Felaketi” diye nitelendirdikleri bu çok ağır yenilgi üzerine, Yunanistan’da ihtilal olmuş; Kral Konstantin tahtını terk etmiş; 28 Kasım’da da eski başbakan Gunaris, eski bakanlar Teodakis, Baltacis, Stratos, Protopapadakis ile eski Başkomutan Hacianesti kurşuna dizilmişti. Eski Başkomutan General Papulas ise 1922’de suçsuz görülse de bir başka nedenden dolayı 1935’te kurşuna dizilecekti.

Mustafa Kemal Nutuk’ta, Yunanlara karşı kazanılan savaşı şu sözlerle dile getiriyordu: “Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât; Türk ordusunun, Türk subaylar ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölümsüz abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan ilelebet mesut ve bahtiyarım.”

Image

İSTİKLAL YOLCULUĞU

Mustafa Kemal Paşa, topraklarımızı işgal eden düşman güçlerin ordularına karşı gerçekleştirilen bütün muharebelerin tek mimarıydı. Bu muharebelerin her birinde uygulanacak stratejiyi ve taktikleri saptayan ve bunların uygulanmasını sağlayan kişiydi. Ancak Mustafa Kemal bu strateji ve taktikleri saptarken silah arkadaşlarına danışmayı hiç ihmal etmezdi. Nihai karar alınırken genellikle Mustafa Kemal’in görüşleri doğrultusunda bir uzlaşmaya varıldığı görülürdü.

19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlayan “İstiklal yolculuğu”, 9 Eylül 1922’de İzmir’de böyle sona ermişti! Bu yolculuk son derece çetin ve güçlüklerle dolu geçmiş; ancak adına “İstiklal Savaşı” denilen bu başdöndürücü yolculuk nihayet hedefine ulaşmış ve Mustafa Kemal muzaffer olmuştu. Onun zaferi ise bütün Türk milletinin zaferi oldu!

Mustafa Kemal, Samsun’a ayak bastığı günden başlayarak verdiği bütün nutuklarında vurguladığı “millet”, “iradeyi milliye”, “millî hâkimiyet”, “vicdanı milli”, “milliyet” ve “milliyetçilik” gibi kavramları, Osmanlı İmparatorluğu enkazı üzerine kurmak istediği yeni toplumun temel direkleri olarak öne sürmekteydi. İşte, Milli Mücadele’nin ruhunda bu bilinç ve bu benlik yatmaktaydı!

1919-1922 yıllarında gerçekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşı ve bunun sonucunda 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün eseridir! Bu gerçeği inkâr etmeye Türkiye’deki hiçbir iktidarın gücü yetemez!

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER

İlgili Konular: #9 Eylül

Yazarın Son Yazıları

Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025