CHP ve Kemalizmin temel ilkelerini temsil eden altı ok, İsmail Hakkı Tonguç tarafından 1933 yılında tasarlanmıştır. Yeni bir Türk Devleti kurulurken ve ideolojisi hazırlanırken Atatürk, Batı’da Avrupa ülkelerindeki gelişmeleri gözleyerek öncelikle Fransız Devrimi’nden, ayrıca üçüncü dünya ülkeleri ve Asya’yı etkileyen Rus Devrimi’nden esinlenmiştir.

Asya ve Avrupa’yı birleştiren bu güzel topraklarda, Osmanlı’nın küllerinden yeni bir devlet doğmuştur. Fransız Devrimi’nden cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laiklik ilkeleri, Rus Devrimi’den ise halkçılık, devletçilik ve devrimcilik alınarak o günün koşullarına uygun, yeni bir sentez ile yeni bir devlet kurulmuştur. Bunlardan “cumhuriyetçilik”, “halkçılık”, “milliyetçilik” ve “laiklik” 1927 yılında, “devletçilik” ve “devrimcilik” ise 1931’de CHP’nin 3. kurultayında benimsenerek parti tüzüğüne girmiştir.

Dün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve çok partili yaşama geçişin öncüsü olan CHP, bugün de çağdaş sosyal demokrat kimlikle ve parti içi demokrasiyi içselleştiren bir tüzükle iktidara yürümelidir. Önümüzdeki eylül ayında yapılacak olan olağanüstü tüzük kurultayında, başta Almanya olmak üzere, İskandinav ülkeleri ve Kanada’nın sol partilerinin tüzükleri incelenerek gündeme alınmalıdır. Bu bağlamda siyaset bilimcisi veya araştırmacısı olmadığım halde, Kemalist ideolojiye gönülden bağlı sade bir yurttaş olarak tüzük değişikliği konusundaki önerilerimi paylaşmak isterim.

• Partiye üye kaydının kolaylaştırılması ve artırılması, naylon üyelerin belirlenmesi, aidat ödemelerinin takibinin düzenli bir şekilde yapılması,
• Kadın ve gençlik kollarına sağlanan kontenjanların yükseltilmesi,
• Parti üst düzey yöneticilerinin genel başkana sağlanan kontenjanlar dışında, kurultay tarafından seçilmesi,
• Merkez yönetim kurulu üyelerinin görevden alınabilmesine parti meclisinin karar vermesi,
• Yerel ve genel seçimlerde aday olacak kişilerin önseçimle parti üyeleri tarafından seçilmesi, sınırlı bir kontenjanın ve kotanın genel başkan ve parti üst yönetimine ayrılması sağlanabilir.

İÇERİĞE ODAKLANMALI

Olağanüstü kurultay sürecine girildiği şu dönemde, altı ok hakkında açılan “sayısı, boyutu ve rengi” şeklinde bir tartışmanın ise doğru olmadığını düşünmekteyim. Bu konuda Prof. Dr. Anıl Çeçen’in “Atatürk ve Avrasya” adlı kitabındaki “Günümüzde Atatürk’ün Altı Oku” bölümündeki son sözlerini paylaşmak isterim; “Altı ok ve Atatürkçülük artık, 1930 yıllarının anlamında ele alınamaz. Değişen dünya koşullarında yeniden değerlendirilmesinde ve içeriklerinin zenginleştirilmesinde ulusal yarar vardır. Ama bu ana doğrultularından sapmadan, emperyalist oyunlara gelmeden ve yanılgılara sürüklenmeden yapılmalıdır. Sosyal demokraside yenileşme ve gelişme, simgesel anlamı ile altı okun Atatürkçülüğün korunması ve geliştirilmesi ile gerçekleşme yoluna girebilecektir.”

Öyleyse, yapılması gereken şekilcilikten uzak, altı ok simgesini, renklerini değiştirmeden,  günümüze uygun sosyal demokratik çağdaş ilkelerle okların içlerini doldurmak olacaktır.

Önümüzdeki CHP olağanüstü tüzük kurultayının şimdiden ülkemizin demokrasisi açısından başarılı geçmesini diliyorum.

9 Mayıs 1935’te, CHP 4. Kurultay açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları kendileri ve büyük Türk ulusu için faydalı kılmaktır. Ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak, parti üyelerinin bozulmaz andıdır.”