Kıbrıs’taki kayıplar sorunu - Ahmet GÖKSAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kıbrıs’taki kayıplar sorunu - Ahmet GÖKSAN

24.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Sömürge Hükümeti, bizleri bir aşiret durumuna getirmişti. Hiçbir suçu ve günahı olmayanların bütün hakları ellerinden alınırken Rum tarafının arkası okşanıyor, tatlı dille yaptıklarının hata olduğu izah ediliyordu.”

Dr. Fazıl KÜÇÜK 

20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi ve sonrasında yaşanan acı olaylar yüzeysel de olsa biliniyor. Böyle bir harekâta neden gerek duyulduğu sorgulanmadan aradan geçen zamana karşın karşılıklı suçlamalar sürüp gidiyor. Doğru karar ve özellikle Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğinin sağlanması için siyasi sorumluluk alan Başbakan Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan saygısızların saygısızlıklarının hedefi oldular. Yapılan saygısızlık sadece yapanları ilgilendiriyor. Çünkü tarih anılan kişilere gerekli olan değeri vermiştir.

SUÇLU YUNAN CUNTASI

Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında esir düşen Rum ve Yunan askerler can güvenlikleri olmadığı savı ile BM gözetiminde Adana ve Amasya’daki cezaevlerinde korumaya alınmışlardı. Adadaki askeri hava düzene girdiği için getirildikleri gibi BM gözetiminde geri götürüldüler. O günlerde başlatılan kayıp kişiler yalanı belirli aralıklarla ısıtılarak gündeme taşınıyor ve Türkiye devamlı olarak suçlanıyor. 

Kayıp olduğunu savladıkları kişilerin 15 Temmuz’da Makarios’a karşı düzenlenen darbe sırasında öldürüldükleri biliniyor. Makariosçu, Grivasçı diye birbirlerine karşı katliam yapanların Lefkoşa yakınlarındaki mezarlıkta toplu olarak gömüldüklerini görevli papaz Papatsestos 16 Temmuz 1974 tarihli Ta Nea gazetesinde ayrıntıları ile anlatıyor. Hatta ölmemiş bir kişinin de kazılmış olan çukura atıldığını belirtiyor. Buna ek olarak Yunan hava kuvvetlerine ait askeri nakliye uçaklarının kamyonlarla ölen askerleri Lefkoşa havaalanına nakledip Atina’ya götürmek üzere ışıklarını söndürerek taşıdıkları biliniyor. 

Kamyonlarla taşınanların isim bazında kayıtları yapılmadığı için BM koridorlarında başarılı olamadıklarında AB’de Türkiye’nin cezalanlandırılması için kararlar çıkartmaya çalışıyorlar. Geçen ağustos ayında Rum bir vatandaşın kayıp olduğu savı ile yargıya başvuran yakınlarının başlattığı hukuk mücadelesi sonuçlandı ve AİHM tazminat ödenmesine hükmetti.

Bunun bir başka örneği de Yunanistan yüksek mahkemesinin aynı gerekçeli, 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 sayılı kararında yer alıyordu. Bu karardaki bir ayrıntı da otomatiğe bağlanmışçasına Türkiye’yi adada işgalci olmakla suçlayanların suratlarına indirilen bir tokat gibiydi. Anılan kararda 1974 yılında Türkiye’nin gerçekleştirdiği harekâtın “işgal değil yasal bir hakkı olduğu ve suçlu olanın Yunan cuntası olduğu” belirtiliyordu. Bu karar Yunanlı babanın öldürülen oğlunun hakkını aramak için açtığı dava sonrasında veriliyordu.

ADA YUNANİSTAN’IN İŞGALİ ALTINDA

Bir başka gerçek ise Makarios’un 19 Temmuz 1974 tarihinde BMGK’de yaptığı konuşmasıdır. Konuşmasında özet olarak “Adanın Yunanistan’ın işgali altında olduğunu” söylemesidir. 

Yapılan bütün çalışmalara ve açıklanan yargı kararlarına karşın Türkiye’nin askeri bölgelerdeki kayıpların aranmasına izin vermediği savı ile yeni bir suçlama kampanyası başlattılar. Halbuki üç yıl önce belirlenen 28 bölgede yapılan çalışmalarda hiçbir -yayımlanan tutanakta geçtiği gibi- emareye rastlanmadığı BM kayıtlarında belirtiliyor.

DİPLOMATİK ZEMİNDE İLERLEMELİ

Kayıp olduğu bilinen Osman Ahmet’in yakınları Rum kayıp şahıslar komitesi üyesi Fotis Fotiu’ya başvurarak bulunmasını istediler. Verilen yanıtta Osman Ahmet’in kayıplar listesinde isminin olmadığı, buna karşın kişinin Ağrotur’daki İngiliz üslerinden kaçırıldığı yanıtı veriliyor. Ne kadar ilginç bir yaklaşım değil mi... 

BM denetiminde görevini devam ettiren kayıp şahıslar komitesinde hem Kıbrıslı Türklerin hem de Rumların bu çalışmalara birlikte katıldıklarını da kaydetmek durumundayız. Yine yapılan resmi açıklamada her iki toplumdan 2002 kişinin kayıp oluğu belirtiliyor. Yapılan çalışmalarda 1435 kişiye ait olduğu belirlenen kemiklerin 1171 kişinin ailelerine teslim edildiği açıklanıyor. Buna koşut 1006 kişi kayıp ilan edilerek bu kişilere ulaşılamadığı belirtiliyor.

Sürdürülen düzeysiz saldırıların ve tartışmaların elimizdeki verilerle ve yapılacak diplomatik çalışmalarla sonlandırılması gerekiyor.

AHMET GÖKSAN

GAZETECİ-YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025