Seçim kurulları, YSK ve suç duyuruları
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Seçim kurulları, YSK ve suç duyuruları

08.06.2019 12:16
Güncellenme:
Takip Et:

YSK, İstanbul Büyükşehir Belediye başkan seçimini sandık kurullarının oluşumu nedeni ile iptal ederken ayrıca, ilgili ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri, seçim müdürleri ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu üzerine, Başsavcılık ta adeta bunu bekliyormuş gibi, alır almaz soruşturmaya koyuldu. Bazı seçim müdürlerinin, savcılığın terör suçları bölümünde ifadeleri bile alındı. Öte yandan YSK kararı öncesinde Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca bir seçim müdürünün bile içine sokulduğu ayrı bir soruşturma başlatıldığını da hatırlatmakta yarar var.

Yenilenen seçime ilk günden müdahale

Öyle bir iptal kararı veriliyorsa, böyle bir suç duyurusunda ne var denilebilir. Böyle bir suç duyurusu ve yapılan işlem, yenilenen seçime daha ilk günden müdahale, seçim yöneten organlara baskı yaratmak demek. Haklarında soruşturma açılmayan diğer ilçelerdeki kişilere de, aba altından sopa göstermek demek. Seçimi yönetenlerin soruşturma altında tutulduğu bir seçim, gerek Türkiye’de gerekse demokratik bir ülkede ilk kez yaşanan bir durum.

Soruşturma mercileri ve soruşturma yöntemi

Seçim Yasası’nın uygulanmasından kaynaklanan soruşturmalarda, kimler hakkında hangi mercilerin yetkili olduğunu açıklamak gerekiyor. Seçim Yasası’nın 174 üncü maddesi uyarınca, yargıçlar dışındaki her türlü kamu görevlileriyle veya diğer kişilerle ilgili soruşturmalar, savcılıklarca ve genel hükümlere göre yapılıyor. Bu kişilerin eylemlerine iştirak ettiği ileri sürülen kişilerin sıfatları da ne olursa olsun, yine o kişiler hakkındaki soruşturmalarda, bu soruşturmalarla birlikte yürütülüyor. Yargıçlar hakkındaki görevleri ile ilgili soruşturmalar, seçimlere ilişkin yasalardan kaynaklansın veya kaynaklanmasın, her durumda Hakimler ve Savcılar Kurulu Yasası uyarınca, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından verilecek soruşturma izni üzerine, sadece Hakimler ve Savcılar Kurulu ve bu Kurul müfettişleri tarafından yapılabiliyor. Sıfatları ne olursa olsun yargıçların bu suçlarına iştirak ettiği söylenen diğer kişiler hakkındaki soruşturmalar da, yine Hakimler ve Savcılar Yasası’nın 86 ncı maddesi uyarınca yargıçlarla ilgili soruşturmalarla birlikte yürütülüyor. Bu bağlamda seçim müdürleri ve seçim bürosundaki diğer personel de, eğer seçim kurulu başkanı yargıcın eylemi üzerine hareket etmiş iseler ki “kural olarak” yargıcın istek veya işlemlerini yerine getirdikleri gözetilirse, onlar da aynı yönteme tabi tutularak yargıçlarla beraber sadece HSK tarafından soruşturulabiliyor.

YSK’nın suç duyurusu ve savcılıklar

İçlerinde yargıçların bulunduğu ve yargıçların da görevleriyle ilgili olduğu ifade edilen bir konuda, suç duyurusu yapan YSK bile olsa, böyle bir evrakı alan savcılık, HSK’nın soruşturma açılma izni olmadan soruşturma açılamayacağı ve bu soruşturmayı da sadece ve sadece HSK yürütebileceğinden, hiçbir işlem yapmadan bu evrakı HSK’ya iletmek durumundadır. YSK’nın ve savcılığın yargıçlar ve seçim suçları hakkındaki soruşturma yöntemini bilmeyecekleri söylenemez. Olayda ise YSK, aldığı suç duyurusu kararı kapsamında yargıçlarda olmasına rağmen, yargıçların ve yargıçların suçlarına iştirak edenlerin ve de seçim suçlarının soruşturma yöntemini her nedense görmezden gelip, savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılıkta böyle bir konuda yetkisiz olduğunu her nedense görmezden gelmiştir. Asıl üzerinde durulması gereken boyut burasıdır.

Seçim takvimi ve suç duyurusu

YSK, görevi nedeniyle bir suçun işlendiğini öğrendiğinde, TCY’nin 279 uncu maddesinde yer alan sorumluluğu uyarınca bunu “yetkili makama” iletmek durumundadır. Ancak yerleşik uygulama gereği, “seçim takvimi işlerken,” seçimlere müdahale ve baskı olmaması için YSK'nın, savcılığın veya HSK’nın bir adım atmaması gerekmektedir.

Suç duyurusunu geri alma

YSK, kapsamında yargıçlar olduğu için suç duyurusunu olayımızda yetkili olmayan savcılıklara iletmiş ise de,savcılıklar nezdinde yapabileceği hiç bir şey bulunmamakta iken suç duyurusunu geri alma gibi bir yola gitmiştir. Savcılıklar da bu isteğe göre hareket etmiştir. YSK’nın bu aşamada tek yapabileceği, olsa olsa HSK’ya da ayrı bir yazı yazmak, böyle bir yazı üzerine veya resen olaya el koyacak HSK da, yargıçlar için soruşturma açma kararı verirse, o zaman HSK’nın da Hakimler ve Savcılar Yasası’nın 86 ncı maddesi uyarınca diğer kişilerle ilgili soruşturmayı birlikte yürütmek üzere İstanbul ve de Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından istemek olmalı idi. HSK, soruşturma açma kararı versin veya vermesin, HSK’nın bu konudaki kararından önce İstanbul’da başvurulan dinleme, teknik takip gibi kayıtlar da mutlaka imha edilmelidir. Suç duyurusunun geri alınması diye bir kurum hukuk literatüründe bulunmamaktadır. Savcılıklar, kamu adına soruşturulması gereken, kendi görevi kapsamındaki kişilerin suçlarını, suç duyurusu dahil herhangi bir yolla öğrendiklerinde, isteklerle bağlı olmadan kamu adına soruşturan organlardır. YSK, kapsamında yargıçlarda olduğu için suç duyurusunu HSK yerine, yetkisiz merci savcılığa yapmış olsa da, savcılık yeni bir YSK işlemine gerek kalmadan, soruşturmaya başlamadan evrakı yetkili mercii HSK’ya iletmesi gerekirken, olmadık işlemler yapmış, HSK ise bu savcılar ve bu soruşturmalar hakkında sessiz kalmıştır. Bir suç yok iken, suç duyurusu yapmanın ve sonra da onu geri almanın hukuksal anlamının, TCY’nın 267 ve 271 nci maddelerindeki düzenlenen iftira ve iftira suçunda etkin pişmanlık olduğu unutulmamalıdır. Savcılıklar hemen devreye sokularak bir takım işlemler yapılmış olup, YSK şimdi böyle bir kılıfla, kendisinin ve savcılığın hukuk dışı işlemlerini perdelemektedir. Şöyleki; olayda HSK’nın yetkili olduğu görmezden gelinip, soruşturmaların şimdiye kadar savcılıkların terör birimlerince ve FETÖ bile dillendirilerek yapıldığı gözetildiğinde, dinleme ve teknik takip gibi yöntemlere başvurulma olasılığı da ayrıca düşünülürse, yapılan tüm bu işlemler esas alınamayacak hukuka aykırı kanıt olsa da, İstanbul seçimlerini asla kaybetmek istemeyen AKP, bir B planı olarak bunları bir kenarda mı tutmaktadır sorusu ister istemez akla gelmektedir. Hele de geçmişte AKP kapatma davası sırasında, o davadan kurtulmak için her yola başvurulduğu, yaratılan sahte soruşturmalar ve o soruşturmalardaki FETÖ’cüler yoluyla, Anayasa Mahkemesi kurulunun dinlenildiği ve AKP’nin bir oy farkla kapatılmaktan kurtulduğu hafızalarda olunca. Orada FETÖ’cülerin yaptığını, burada sahte bir soruşturmaya da gerek kalmadan can simidi gibi imdada koşan YSK ve savcılıkların yapması ise ayrıca düşündürücüdür.

İptal nedeni ve seçim kurullarında değişiklik

İl ve ilçe seçim kurulları, Seçim Yasası gereği iki yılda bir Ocak ayının son haftasında oluşturulmaktadır. İl seçim kurulları üç yargıçtan, ilçe seçim kurulları ise bir yargıç başkanlığındaki yedi kişiden oluşmaktadır. Bu kurullar yargıçların kendi yasalarındaki kıdeme ilişkin hükümler gözetilerek oluşturulmakta, kınama ve daha ağır disiplin cezası alanlar, bir diğerinden kıdemsiz sayılmaktadır. Seçim takvimi işlerken, seçim kurullarına soruşturma açılarak, hatta bir ceza bile olmadan, bu kurulların ve bu yargıçların değiştirilmesi demek, güdümlü, “uygun görülen” yeni kurulları devreye sokmak demektir. AKP bunu dile getirse de, bu seçim hukukuna aykırı bir istektir. Hele de bu soruşturmaların, yargı bağımsızlığının dibe vurduğu ve İstanbul seçimleri için her şeyi yapabilen bir iktidar bulunan ülkemizde nerelere uzatılacağı, ne içerikte yürütüleceği mevcut soruşturmalardaki durumlara bakınca bile oldukça düşündürücüdür. Seçim kurullarında görevli yargıçların, yerleşik uygulama gereği seçim takvimi içinde HSK tarafından görev yerleri değiştirilmemekte ise de, bu uygulamadan bile son yıllarda giderek sapılması seçim güvenliğini zedelemektedir.

Sandık kurullarının oluşumu ve sorumluluk

Anayasa’nın 67/son maddesi uyarınca, bu seçimlerde sandık kurullarında kamu görevlisi koşulu aranmazken her nedense böyle bir koşul aranmıştır. Öte yandan sandık kurullarının oluşturulmasında da esas sorumluların, kamu görevlisi tanımı yapmak yönünden YSK, bu tanıma uygun liste hazırlamak yönünden mülki amir ve bu listeden görevlendirme yapmak yönünden seçim yargıçları olduğu, seçim müdürlerinin ve bağlı personelin ise sandık kurullarında görevlendirilen kişilere, sadece bu durumu bildirmek dışında bir görevlerinin olmadığını da hatırlatmakta yarar bulunmaktadır.

Seçim müdürlükleri ve soruşturmalar

Seçim müdürlükleri, YSK’nın taşra teşkilatını oluşturmakta, seçim yargıcının denetim ve gözetiminde, seçim iş ve işlemlerinin mutfağında görev yapmaktadır. Seçim müdürleri ve bu seçim bürolarında görevli diğer personel, “seçim kurulları” içinde yer almamaktadır. Bu görevlilere diğer bütün kamu görevlilerinde olduğu gibi soruşturma açılması, görevden uzaklaştırılmalarını gerektirmemektedir. AKP, bu müdürlerin de değiştirilmesini istemiştir. YSK, AKP’nin bu isteğine de boyun eğmiş ve üstelik seçim takviminin yarısı da işlemiş iken bu personeli görevden uzaklaştırarak, güdümlü seçim büroları yaratılacağını da göstermiştir. Bu gelişme karşısında, HSK’nın devreye girecek oluşu da gözetilirse, güdümlü seçim kurulları oluşturma yönünden sırada seçim yargıçları olsa gerek. Ancak, yanlışı başlatan YSK hakkında ve seçim kurullarına yanlış liste ileten mülki amirler konusunda ise nedense susulmaktadır. Tüm bunlara bakınca söylenecek tek söz, seçim güvenliği için var olan YSK’nın varlık nedeninden tamamen uzaklaştığı olsa gerek.

Yazarın Son Yazıları

İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025