Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

08.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır. Bunların aşındırılmasıyla, parçalanma süreci başlar. Ne yazık ki böyle bir sürecin içindeyiz. Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü sonrası karşıdevrimciler adımlarını hızlandırmış ve bugün ülkemizi “terörsüz Türkiye” tatlandırıcısıyla bölünmenin eşiğine getirmişlerdir.

MHP lideri Bahçeli’nin “Alırım üç arkadaşımı İmralı’ya ben giderim” açıklamasından sonra komisyon hızlanmış ve İmralı’ya heyet gönderme kararı verilmiştir. Bu aslında İmralı’ya heyet gönderme değil, terörist başı Apo’ya heyet gönderme, devleti Apo’nun ayağına götürme kararıdır.

CHP, komisyona katılma kararı alarak “Kürt sorunu”nu kabullendiğini onaylamış oldu. CHP’nin komisyonda yer almasına gelen tepkilere genel başkan Özel, komisyonun ne olduğundan çok ne olmadığı yönünde açıklamaları ile yanıt verdi. Örneğin, komisyonun anayasa yapacak bir komisyon olmadığı, bir tespit komisyonu olduğu gibi. Ayrıca komisyon fikrinin CHP’ye ait olduğunu ve partisinin kendi önerdiği komisyona girmemesinin düşünülemeyeceğini söylemiş, nitelikli çoğunluk konusunda ısrarcı olmuştu.

YURTTAŞIN FİKRİ

Demokrasi gelecek diyenler acaba yurttaşların bu konuda ne düşündüğünü dikkate aldılar mı? Bütün bunlar, “Özünü tam bağımsızlığa dayamış ulusal egemenlik esasıyla oluşturulmuş üniter ve laik Cumhuriyetimizde egemenler gerçekte kim/kimler” sorusunu akla getiriyor. Komisyondaki siyasi partiler düşünür mü bilmiyorum ama CHP düşünmeli. Çünkü CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisidir ve Atatürk’ün Türk milletine emanetidir.

CHP Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nda yer almış ancak terörist başına gönderilecek heyet konusunun görüşüldüğü toplantıya, dolayısıyla oylamaya katılmayarak Apo ile görüşmeye gidecek heyette yer almadığını açıklamıştır. Öyle görünüyor ki CHP, Apo’ya gidecek heyette yer almayarak Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına; oylamaya katılmayarak Doğu ve Güneydoğu seçmenine olumlu mesaj vermek istemiştir. Kaldı ki hiçbir parti herhangi bir etnik kökeni temsil aracı edemez!

Kendilerini belirli bir etnik kökenin temsilcisi olarak gören siyasi parti mensuplarına gelince barış ve demokrasi nutukları atmayı sürdürüyorlar. Üstlendikleri mağdur rolünü haklılaştırmaya çalışıyorlar. Barış ve özgürlük yanlısı bu yapı bugüne kadar yaşadıkları bölgedeki feodalizme, ağalık sistemine karşı neden hiç mücadele etmediler? Mademki bu denli özgürlük ve demokrasi yanlısıydılar yaşadıkları bölgedeki gerici, sömürgeci ve yurttaşın iradesine ipotek koyan düzene neden ses çıkarmıyorlar?

Demek ki feodalizm ile, toprak ağalığı sistemiyle özgür ve bağımsız olunabiliyor ama Türk devletine yurttaşlık bağı ile bağlı olmakla özgür ve bağımsız olunamıyor, öyle mi?

DÜN SEVR, BUGÜN BOP

Gerçek kendini o denli açık gösteriyor ki ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, “İsrail’in bölünmüş bir Suriye’yi tercih edeceğini”, bu konuda “Suriye hükümetinin elinden geleni yaptığını” ve daha da ilginci “Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor” ifadelerini kullanarak adeta BOP’un tıkır tıkır işlediğini söylüyor. Barrack’ın Türkiye için Osmanlı İmparatorluğu’ndaki “millet sistemi” önerisi de bu yüzdendir.

Özetle, yaşananlar emperyalizme karşı tam bağımsızlık mücadelesini kazanmış bir ulusun karşısına Sevr’in bu kez BOP adıyla konmasıdır. Bütün bunlar bize Yugoslavya, Irak, Afganistan, Suriye ve parçalanmış bütün yapıların taşındığı noktaya ülkemizin de getirildiğini göstermektedir. Emperyalizmin, siyasal İslamın, gericiliğin, feodalizmin, ağalıkşeyhlik düzeninin, şeriatçılığın, ortaçağ zihniyetinin birlikte yürüttüğü bir projenin içinde, algılarla olguların değiştirilmesi sürecinin en uç noktasında olduğumuzu göstermektedir.

KOMİSYON TUZAĞI

Bu durumda CHP’nin heyette yer almaması Türk halkının rahatlamasına neden olmuştur. Çünkü “dönülmez akşamın ufku”na yürüyüşün hızı, bu hamle ile bir nebze kesilir düşüncesi ortaya çıkmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisinin süreci meşrulaştırmak konusunda komisyona çekilme tuzağına düşmemesi gerekiyordu.

CHP’nin bir önceki genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun kardeşlik süreci süslemeleriyle “CHP, Ortadoğu’da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve devletin âli menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin CHP’den beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir. Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir” sözleri algılarla olguları değiştirmek değil de nedir?

SÜREÇ ŞEFFAF MI?

Ne acıdır ki Numan Kurtulmuş’un, süreç şeffaf yönetilecek, kamuoyu bilgilendirilecek söylemleri söylemde kaldı ve AKP-MHP-DEM temsilcilerinden oluşan heyet gizlice Apo ile görüşmek için İmralı’ya gitti. Madem mücadele özgürlük ve demokrasi mücadelesi, madem barış getirmek için çabalanıyor, neden alınan kararlar halktan gizleniyor? Siyasi hesaplara uymayacak sonuçlarla karşılaşmaktan mı korkuluyor yoksa yaptıklarından kendilerinin de mi şüphesi var? Ya da yeni bir ilke imza atıp getirilecek demokrasiyi gizli mi oluşturacaklar?

Tom Barrack’a, Kılıçdaroğlu’na ve süreci yürütenlere şunu söylemek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşındadır. Türk halkı yaşananların farkındadır. Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun “Anadolu’da Kemalistler tarafından kurulan devletin temeli bağımsızlıktır. Bu yüzden Anadolu dünyanın kaderini kurtarma görevini üzerine alır” ifadeleriyle Kemalist Cumhuriyetin dünyaya verdiği güvenin farkındadır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin hamurunda tam bağımsızlık ruhu vardır. Halk egemenliği, çağdaşlaşma devrimleri ve bütün dünyanın barış içinde yaşaması hedefi vardır. Dolayısıyla laik, üniter ulus devletimiz, dil birliğimiz sonsuza kadar yaşayacaktır.

Devleti terörist başının ayağına göndererek tarihimizden silinmeyecek bir lekeye imza atanlar unutmasın, bu halk gerektiğinde yeniden ayağa kalkar ve Çanakkale’de, Milli Mücadele’de verdiği tam bağımsızlık mücadelesini verir. Emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerini yeniden tarihin çöplüğüne gönderir. Yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Kemalizm!

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Hatice Topçu

İlgili Konular: #pkk

Yazarın Son Yazıları

Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025