Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır. Okulöncesi, çocukların sanatçı duyarlığıyla buluşması gereken bir görsel okuma dönemidir. Bu dönemde renk, çizgi ve sözcüklerin anlatım gücüyle çeşitli duyuları algılama sürecine katan resimli kitaplar; bebeklik evresinden başlayarak çocukların yaşamla bağını kurar, onları eğlendirir, kendilerini, çevrelerini tanımalarına olanak sağlar.
DÜNYA ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASI
Kitapların çocuk ve toplum açısından yaşamsal önemini paylaşmak amacıyla 1919 yılından günümüze değin, kasım ayının ikinci haftası, dünyanın birçok uygar ülkesinde “Dünya Çocuk Kitapları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu hafta, 1947’den başlayarak ülkemizde de çeşitli bilimsel, kültürel, sanatsal etkinliklere konu kılınmaktadır.
DİL VE DÜŞÜNCENİN GELİŞİMİ
Çocukların yaşlarına, dil gelişimlerine, ilgilerine uygun kitaplar; öğrenme, bilme, merak etme, keşfetme gereksinmelerini yanıtlayarak onları yeni yaşam durumlarıyla, yeni kavramlarla tanıştırır. Dil ediniminde öykünme etkili bir öğrenme yoludur. Çocuklara seslenen edebiyat yapıtları, öykünebilecekleri özgün dil çevreleri yaratır. Çocukları, Türkçenin birçok sözvarlığı öğesiyle buluşturulur. Türkçenin anlatım olanaklarını yansıtan, çok uyaranlı görsel ve dilsel düzenlemeler, çocuklara yaşama, insana, doğaya ilişkin duyumsatıcı iletileri anlama, anlatma sorumluluğu yükler. Bu sorumluk onlara ileriki yaşlarda edinecekleri sorun çözme, eleştirel düşünme, soyut düşünme, bilimsel düşünme ve yaratıcı düşünme becerileri için doğal bir yaşantı ve deneyimleme ortamı yaratır.
BİLİNÇLENME
Duygu ve düşünce bilinçlenmesi, çocuk ve gençlerin okuduklarını, izlediklerini anlamaları, yorumlamaları, düşsel ve düşünsel serüvenlere çıkmalarıyla gerçekleşir. Bu bilinçlenme sürecinde, temel amaç, çocuğa düşünme-anlama sorumluluğu verilmesidir. Öğretici olmak, bilgi aktarmak ders kitaplarının işidir. Edebiyatın yapıtlarının amacı, öğretmek değil, duyumsatmak; bilgilendirmek değil, sezinletmektir. Öğretmek, ders kitaplarının; okurun içindeki insanı uyandırmak, okuru insana ulaştırmak da edebiyatın temel işlevidir. Yalın bir belirlemeyle yüreğe, belleğe sorumluluk yüklemektir edebiyat metinleriyle kurulan iletişim.
HER KİTAP ÇOCUĞA GÖRE DEĞİLDİR
Unutulmamalıdır ki her kitap çocuğa göre değildir. İlkel anlatımlı, şiddeti olumlayan, çocuğa bir düşünceyi, anlayışı aşılamaya çalışan güdümlü yayınlar çocuğa göre değildir. Bilinmelidir ki edebiyat yapıtları, çocuklara bir düşünce aşılamaz, çocukların düşünmesine olanak sağlar. Çocukların kendi düş ve düşünsel yaratıcılıklarını devindirerek onlara kendi masalını, öyküsünü, şiirini yazması için isteklendiren kitaplar, nitelikli kitaptır, çocuğa göredir.
DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ
Demokratik toplumlar, aklının kılavuzluğunda yaşamını yönetme becerisi edinmiş düşünen, duyarlı bireylere gereksinim duyar. Bir toplumda çocuk edebiyatı kültürünün yaygınlaşması ile demokratik kültürün kökleşmesi arasında güçlü bir ilişki vardır. Çocuk edebiyatı; okuma kültürünün, demokratik kültürün temellerini atan bir işlev üstlenir. Demokratik kültür, insan sevgisi, yurt ve doğa sevgisi, yaşama sevgisi bileşenleriyle yapılan düşünsel içerikli bir duyarlık birikimidir.
Bu birikimi edinebilmek için çocuklar, sanatçılarının duygu ve düşüncelerini kurguladığı özgün anlatım olanaklarıyla buluşturulmalıdır. Çocuklar, yazılan ve çizilenlerin yarattığı düşünsel etkiyle, düşlerinde insana, yaşama özgü nice tasarılar oluşturabilmelidir. Bunun için ailenin ve okulun bilinçli çabalarına gereksinim vardır. Bu çabalar ne kadar erken başlatılırsa, çocukların düşünen duyarlı bireyler olarak yetişme süreci de o kadar erken başlamış olur.
KİŞİLİK VE TOPLUMSAL GELİŞME
Çocukların kişilik gelişiminde, güven duygusu önemli etkendir. Çocukların, sevgi gereksinmelerinin karşılanmasında, güven duygularının gelişmesinde anne, baba ve çevresindeki diğer yetişkinlerle geçirdiği zamanın büyük bir önemi vardır. Bunun için kendini, çevresini ve yaşamı anlama isteğinin doruğa ulaştığı okulöncesi dönemde, kitaplar; çocukların duyu algılarının uyarılması, merak güdülerinin devindirilmesi, sevgi ve özgürlük isteklerinin yanıtlanması etkinliklerinin temel birer aracı olmalıdır.
Bilinmelidir ki -Nermi Uygur’un deyişiyle, “Tok da olsa karın, güdüktür edebiyatsız insan.”
PROF. DR. SEDAT SEVER