Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

03.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir. Demokrasilerde esas olan halkın iradesidir; yönetme fonksiyonu halkın seçmiş olduğu temsilciler aracılığıyla yerine getirilmektedir.

Demokrasi farklılıkların özgürce ve bir arada hoşgörü içinde yaşayabildiği tek yaşam biçimi ve yaşam kültürüdür. Değişim ve yenilik, sürekliliğin ve gelişmenin besleyici gücüdür, rekabetin olmadığı yerde gelişme olmaz. Demokrasi; halk tarafından yönetim, halkın iktidarı ve çoğunluğun iktidarı gibi bir çok şekilde tanımlanmaktadır. Aristo da demokrasiyi, “kişilerin oligarşik eğilimlerini engelleyen bir yönetim biçimi” olarak tanımlamıştır.

Siyasi partiler demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurlarından önemli biridir. Halkın, yöneticileri belirlemesi ve onlar aracılığıyla yönetime katılmalarının aracı olan siyasi partiler yerine getirdikleri bu görevle demokrasinin siyasal yaşamda yerleşmesini sağlarlar. Eğer bir parti kendi iç yaşantısında demokratik değer ve geleneklere sahip değilse ve parti içi demokrasiyi çalıştırmıyor ise o partinin iktidar olması durumunda, “demokrasiyi geliştireceği ve kurumsallaştıracağı” konusundaki söylemleri inandırıcı olmayacaktır.

Parti içi demokrasi; “siyasi partilerin iç yaşantılarının demokrasinin temel ilkeleri üzerine inşa edilmesi, olabilecek oligarşik eğilim ve baskıların engellenmesi, demokratik örgüt bilinci oluşturularak; genel başkan, parti organları ve partinin seçimlerde aday kadrolarının demokratik yöntemlerle belirlenmesi, karar mekanizmalarının aşağıdan yukarıya katılımcılık yoluyla çalışması” olarak ifade edilebilir. Parti içi demokrasi aynı zamanda partililerin; düşünce, oy ve söz özgürlüklerinin güvenceye alınmasıdır.

HALKTAN KOPUK SİYASET

Siyasi partilerin, topluma öncülük edebilmesinin ve çoğulcu demokrasiyi yaşama geçirebilmelerinin önkoşulu; parti içinde farklı düşüncelerin bir arada yaşayabilme ve yarışabilmelerine olanak sağlayacak bir parti içi demokrasi ve hukuk düzenine sahip olmalarıdır.

Ülkemizde siyasi partilere bakıldığında, partide lider ve etrafındaki grupların partide mutlak egemen güç olduklarıdır. Bu durum partilerde imtiyazlara ve yukarıdan aşağıya buyurgan yönetim anlayışlarının oluşumuna neden olmuş ve parti içi demokrasinin çalışmasını engellemektedir.

Ülkemizde büyük bir siyasi tıkanıklık ve bunun neden olduğu kirlenmişlik yaşanmaktadır. Siyaset kurumu temel işlevine ve özüne büyük ölçüde yabancılaşmış, halktan ve halkın gündeminden kopmuştur.

Siyaset kurumunda yaşanılan bu tıkanıklığın ve kirlenmişliğin temel nedeni siyasi partilerimizde egemen olan tepeden inmeci ve buyurgan yönetim anlayışıdır ve parti içi demokrasinin çalışmamasıdır.

Siyasi partilerde parti aday kadroları çoğunlukla merkez yoklamasıyla belirlenmektedir. Milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri; genel başkan ve etrafındaki bir grup tarafından seçilmektedir. Dolayısıyla parti üyelerinin seçme hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Bu demokrasinin özüne ve parti içi demokrasi düzenine aykırıdır.

SEÇME VE SEÇİLEBİLME ÖZGÜRLÜĞÜ 

Buyurgan yönetim anlayışı halka ait olan seçme yetkisini kendi üzerine almıştır. Dolayısıyla bu durum seçilenlerin seçenlerine itaatine dönüşmüş ve seçilenlerin özgürlüklerini ortadan kaldırmıştır. Özgürlüklerin ortadan kalkması ahlaki olmayan ilişkileri beraberinde getirmiştir ve seçilenler üzerinde kişilik bozukluklarına neden olmaktadır.

Siyaset biliminin temel ilkesi olarak seçilenler seçenlerine hizmet ederler. Seçme yetkisinin parti üst yapılarınca kullanılması; siyasetçilerin halkla olan organik ilişkilerini zayıflatmış ve siyasette yaşanan katılımcılık ve temsil sorunlarına temel oluşturmuştur. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak seçilenler, halktan kopmuş ve seçen parti üst yapılarına itaat eder hale gelmişlerdir. Seçilenlerin özgürlükleri ortadan kalkmaktadır, çünkü buyurgan yönetim anlayışıyla ters düştüklerinde gelecek seçimlerde seçilme durumları riske girecektir.

Çağdaş demokrasilerde seçme ve seçilebilme özgürlüğü esastır. Seçme hakkının özgürce kullanılması esas olmalıdır, ki bu durum aynı zamanda seçilenlerin özgürlüğünün güvencesidir. Seçilenlerin parti üyeleri tarafından seçilmesi, siyasi partilerin halkla bütünleşmesini ve siyasi partilerin daha üretken ve dinamik yapılar olmasını sağlayacaktır.

Bu doğrultuda Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişiklikle parti aday kadrolarının seçme yetkisi doğrudan parti üyelerince ve yargı denetiminde önseçim yoluyla yapılmalıdır. Seçilenlerin özgürlüğünün güvencesi ve siyasetçi halk bütünleşmesinin ön koşulu budur.

Cumhuriyet, demokrasi, çağdaş yaşam yönünden kaygı ve endişelerimizin giderek yükseldiği bir süreçten geçiyoruz. Ama bu bir mücadele ve bu mücadelede karamsarlığın yeri yok. Her zaman cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkma yönünde yüreğimizde mücadele heyecanını diri tutacağız, kararlılığımızı koruyacağız.

Bu mücadelede birliktelik ve dayanışmanın önemli olduğunun bilincinde olmalıyız. Bizim tek gücümüz birlikteliğimiz ve dayanışmamızdır. Dolayısıyla kendi içimizde demokrasiye ve demokrasinin temel esaslarına sıkı sıkıya bağlı kalarak bu mücadeleyi götürmeliyiz. Parti içi demokrasi ve seçilenlerin özgür olması birliğimizin temeli ve güvencesi olduğu gibi, halkı bölme, etkisiz kılma ve kendi içinde kavga ettirme amaçlı oyunları boşa çıkartmanın da gereğidir.

DOÇ. DR. HÜSEYİN MERT

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025