Yetenek, sporcular arasındaki farkı belirleyen en önemli unsurdur. Gurur duyacağımız başarıların temelinde yetenek yatar. Türk milli sporcular tartışmasız halkımızın gurur kaynağıdır. Ancak günümüzde, özellikle son yapılan 2024 Paris Yaz Olimpiyatları sonuçlarıyla da görüldüğü üzere, Türkiye’nin spor alanındaki başarıları çoğu farklı ülkelerin sporcularına kıyasla yetersiz kalmıştır.
Bu durumun temelinde yalnızca ekonomik kriz, sosyokültürel sıkıntılar ve politik gerginlikler değil, erken yaşta yapılan yetenek taraması ve geliştirme programlarındaki eksiklikler de rol oynamaktadır. Çocukların potansiyelleri yeterince keşfedilmediğinde, bilimsel temelli ve sistemli bir eğitim sürecine alınmadığında, uluslararası arenada rekabet gücü düşmektedir.
AVRUPA’DA DURUM NE?
Her yetenek, tıpkı toprağın altındaki gizli bir hazine gibi ancak fark edildiğinde ve işlendiğinde parlayabilir. Türkiye’de bu hazineleri keşfetmenin yolu Avrupa’nın uyguladığı Temel Hareket Becerisi Değerlendirme Araçları’nı milli eğitim sistemine entegre etmek, bir devlet politikası haline getirmek olabilir. Kontrollü ve sistematik olarak yapılan bazı testler bebeklikten itibaren fizyolojik ve psikolojik gelişimin takip edilmesi, eksikliklerin giderilmesi ve hareket becerilerinin kusursuz ilerlemesi açısından önemli olmaktadır. Örnek olarak Portage erken çocukluk dönemi eğitim programı kontrol testi, Denver II testi ve çocuk beden koordinasyon testi gösterilebilir.
Bu testlerin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış ve birçok ülke kendi standardizasyonlarını yaparak uygulamaya koymuştur. Türkiye’de bu testlerin uygulanma sıklığının artırılması, eğitimcilerin ve ailelerin bilgilendirilmesi, çocukların gelişimlerinin takip edilmesi açısından önem arz etmektedir.
Alman eğitim müfredatında yer alan ve İsviçre, Avusturya, İtalya, Hollanda ile Yunanistan gibi birçok Avrupa ülkesinde yaygın olarak kullanılan MOBAK (temel motor yeterlilikleri) testleri, çocukların yaş gruplarına uyarlanmıştır. 4-5, 6-7, 8-9 ve 10-11 yaş gruplarında düzenli ve kademeli olarak yapılan bu testlerle denge, atma, yakalama, zıplama ve koşma gibi temel motor becerileri izlenip değerlendirilmekte, eksikliklerin giderilmesi, becerilerin geliştirilmesi ve egzersize katılımın artırılması sağlanmaktadır. Bu testler sayesinde çocuklar hem yeteneklerini keşfediyor hem de ilerleyen yaşlarında sportif başarıya ulaşmaları kolaylaşıyor.
KEŞFEDİLMEMİŞ YETENEKLER
Türkiye’de ise Gençlik ve Spor Bakanlığı verilerine göre sportif yetenek taraması, eğitim-öğretim döneminin ikinci yarısında ve yalnızca 3. sınıf öğrencilerine uygulanmaktadır. Müfredat kapsamında olmayan bu tarama, çocukların motor becerilerinin test edilmesi ve spora yönlendirilmesi açısından son derece yetersiz kalmaktadır. 2017’den 2024’e kadar olan süreçte 3. sınıfta okumuş toplam 9 milyon 110 bin 454 öğrenciden yalnızca 4 milyon 413 bin 115’i taranmış, bunların arasından ise sadece 103 bin 297 öğrenci spor branşlarına yönlendirilmiştir. Bu durum, sistemimizdeki yetersizliği gözler önüne sermektedir.
Kim bilir bu ülkede keşfedilmemiş kaç yetenek, ortaya çıkarılmayı bekleyen nice gurur kaynağı vardır? Bundan sonrası için atılacak adımlarda bizden gelişmiş ülkelerin uyguladığı sistemlerden ilham almalı, test ve programları milli eğitim sistemimize entegre ederek çocukların potansiyelini ortaya çıkarmalıyız. Uzun vadeli bir devlet politikası haline gelmesi gereken temel hareket becerisi ve motor yeterlilik testleri gerekli yatırımlarla desteklenmeli ve erken yaşta uygulanmalıdır. Sürdürülebilir bir gençlik kalkınması yaratmak için var gücümüzle çalışmalıyız. Her çocuk bir yetenek hazinesidir. Bu hazineleri ortaya çıkarmak, yalnızca sporda değil, ülkemizin geleceğinde de fark yaratacaktır.