Örsan K. Öymen

Suriye operasyonları

18 Ekim 2021 Pazartesi

İsrail’in yıllarca kendisine yönelik en büyük tehdit olarak gördüğü dört ülke vardı: Irak, Suriye, Libya ve İran. 

Irak, ABD tarafından saldırıya uğradı, işgal edildi, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin devrildi ve idam edildi. Irak, din, mezhep ve etnik kimlik üzerinden üçe bölündü. Irak’ta artık ulusal ve güçlü bir hükümetten söz etmek olanaklı değildir. Irak, Kürtler, Sünni Araplar ve Şii Araplar arasında bölünmüş ve parçalanmış bir ülkedir. 

Suriye ve Libya, ABD’nin desteklediği “Arap Baharı” adlı süreçte iç savaşa sürüklendi, “Arap Baharı” Arap kâbusuna dönüştü. Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi devrildi ve linç edildi, Libya aşiretler arasında bölündü ve parçalandı. Bugün Libya adında bir devletten söz edilemez. Libya’da sadece belli aşiretlerin kontrol ettiği belli bölgeler ve kentler vardır. 

Suriye’deki iç savaşta yüz binlerce insan yaşamını yitirdi, milyonlarca insan topraklarını kaybetti. Rusya’nın müdahalesi olmasaydı Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad devrilmiş olacaktı. Rusya’nın Suriye’de “Soğuk Savaş” döneminden kalan askeri üslerinin ve iki ülke arasında tarihsel stratejik ortaklıkların bulunması, Esad’ın en büyük şansı oldu.

***

Irak, İran, Suriye ve Libya’daki yönetimlerin demokratik olmadığı, bu ülkelerin diktatörler tarafından yönetildiği konusunda bir kuşku yok. Ancak Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki ülkelerin neredeyse tamamı diktatörler tarafından yönetilmektedir. Bu ülkelerin farkı, ABD’ye ve İsrail’e meydan okumalarıdır. 

Demokrasi geçmişi olmayan bu ülkelerde, bir diktatörün devrilmesiyle demokrasinin yeşermeyeceği, yapısal dönüşümler gerçekleşmeden, bir diktatörün devrilmesiyle, onun yerini bir başka diktatörün alacağı açıktır. 

Türkiye’de AKP hükümeti, Irak’ın, Libya’nın ve Suriye’nin bölünmesi ve parçalanması süreçlerinde ABD’nin yanında yer aldı. AKP hükümeti, Irak’ın işgal edilmesi için yaklaşık altmış bin ABD askerinin Türkiye’de konuşlandırılması konusunda TBMM’ye teklif verdi, bu teklif CHP’nin çabaları sayesinde engellendi. 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin öncülüğünde geliştirilen “Büyük Ortadoğu Projesi”nin eşbaşkanı olduğunu açıkladı, Libya’daki ve Suriye’deki yönetimlerin devrilmesi girişimlerini destekledi, Suriye devletinin terörist olarak gördüğü köktendinci İslamcı silahlı gruplara destek verdi. 

Bugün de AKP hükümeti, Suriye yönetimini devirmek için mücadele eden İdlib’deki köktendinci İslamcı silahlı grupları korumak işlevini görmekte, bu grupların bertaraf edilmesi konusunda Rusya’ya karşı direnmektedir. 

AKP hükümeti, Suriye yönetimi karşıtı silahlı grupları desteklemeye devam ederken, İsrail de fırsat buldukça, Suriye yönetimine ait askeri üsleri ve karargâhları, İran tarafından desteklendikleri gerekçesiyle bombalamaktadır. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony John Blinken’ın geçen günlerde, Suriye’de “çözüm olmadan” Suriye yönetimi ile ilişkilerini normalleştirmeyi düşünmediklerini açıklaması şaşırtıcı değildi. ABD, İsrail ve AKP hükümeti bu konuda uyum içerisinde hareket etmektedir.

***

Bu durumda, AKP hükümetinin terör örgütü PKK’nin uzantıları olan Suriye’deki PYD/YPG örgütüne karşı sınır ötesi operasyonlara yeniden başlayabileceğini açıklamasının hiçbir anlamı yoktur. Bu operasyonların bir iç politika malzemesine dönüştükleri, Erdoğan’ın koltuğunu koruması amacıyla bir “beka” söylemine dayanak oluşturmak için gerçekleştirildikleri açıktır. 

AKP hükümeti, PYD/YPG’nin Suriye’deki varlığına son vermek isteseydi, Suriye yönetimiyle anlaşarak işbirliği yapar ve Suriye topraklarındaki terörün Suriye yönetimi tarafından sonlandırılmasına, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına olanak tanırdı. Suriye kendi topraklarında hâkimiyeti sağladığında, ABD’nin PYD/YPG’ye desteği de son bulacaktır.

Bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak, bir taraftan da Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanamamasının bir sonucu olarak ortaya çıkan terör örgütlerine karşı operasyon yapmak, bir çelişki olduğu gibi, bir kısırdöngüdür. 

AKP hükümeti, Türk askerinin yaşamını başka bir ülkenin topraklarında tehlikeye atacağına ve Türk vatandaşlarının ödediği vergileri sınır ötesi operasyonlarda harcayacağına, bu operasyonların yapılmasını gerektirmeyecek ortamı oluşturmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları