Her şey göz göre göre oldu. HDP, seçim çalışması sırasında bir değil, beş değil, sözlü tacizden bombalı çiçeğe, büro yakmaktan insan yakmaya, yüzlerce kez şiddet gördü. Bütün Türkiye'nin gözü önünde demokrasi defosu yüzde 10 barajını geçebilmek için, ondan çok daha yüksek olan bu şiddet barajına karşı mücadele etti. Açık bir biçimde bu sarmala, şiddete karşılık vermeye çekilmek istendi. Fakat inat etti. Son büyük mitinginde, çok daha büyük bir katliamın hedeflendiği bombalı saldırının ardından, inatla "Her şeye rağmen barış" pankartı arkasında yürüdü Diyarbakır.
Mitingde hayatını kaybedenler toprağa verilirken, hastanelerde hala yüzlerce insanın kolu bacağı ameliyat masalarındayken aynı esnada partililerin son halkla buluşmaları vardı. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş'ı Demokrasi Meydanı'nda ağırlayacak olan Sancaktepe'de gün, onlarca gencin gözaltı haberiyle başlamıştı. Neden belli değil ama bir yandan çok da belli işte.
İsmi de manidar, Sancaktepe, Demokrasi Caddesi'nin meydanı hıncahınç... Demirtaş'ın otobüsü varmadan, yakınları dün Diyarbakır'da olanlarla konuşuyoruz. Bir müddet açılmayan telefonlardan acı hikayeler duymuşlar sonra; kopuk bacaklar, çığlıklar. Anlatırken gözleri doluydu, belden aşağısı kopan bir bebek... Aynı zamanda patlama anında hızla koridor açılmasının, izdiham yaşanmaması için herkesin birbirine sahip çıkışının altını çiziyorlar. Yoksa hakikaten ölü ve yaralı sayısı çok daha fazla olabilirdi. "Çok üzüldüm ama bu halkla da gururlandım" diyor kızı Diyarbakır'da olan bir anne. Kızının sesini hiç bu kadar kötü duymamış. "Çok güçlü bir kadındır yoksa..."
Dünkü bombalı saldırının gerginliği, parti üyeleri ve gönüllülerinde bir temkin yarattıysa da, halktaki coşku hakikaten seçimden önceki son günde son seviyesine ulaşmıştı. Demirtaş konuşmaya başladığında dev ses sisteminin cılızlaşabildiği bir heyecanla bağırıyordu binler.
Bu buluşma, Demirtaş'ın cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevabı oldu aynı zamanda. "Ben senin telefonuna çıksam ne olur, çıkmasam ne olur. Sen yapacağını yapmışsın. Eğer Diyarbakır'ın da cumhurbaşkanı olsaydın, gider taziyede bulunurdun zaten" dedi. Diyarbakır saldırısına yer vermeyen, yok gibi davranan, üstüne HDP'ye yönelik manipülatif diline devam eden AKP medyasını eleştirdi. Bir katliam teşebbüsünün ardından tüm enerjisini komplocu photoshop oyunlarına ayıran gazeteler vardı çünkü.
Demirtaş netti, lafını sakınmadı. Ama yine defalarca öfkeyle değil, akılla ve sağduyuyla hareket etmenin lüzumuna değindi. Türkiye'nin tüm mahallelerini düğüne çevirecek kutlamalar için sabredilmesi, sandıkların bırakılmaması çağrıları yapıldı. "Her karanlığın bir aydınlığı var" diyordu Demirtaş, "Ezilenler, sizler artık sevinmeyi hak ediyorsunuz". Ortalık pür umutla inliyordu.
Her şey göz göre göre oldu, anormaller normalleşti. Bir parti seçime giriyor, akıldışı yüzde 10 barajını geçebilmek için, en az 12 lazım deniyor. Neden, çünkü oy çalınabilir. Insanlar oyunun çalınabileceğini bilerek kendini sandık işlerine vakfediyor, yapamayan vicdan azabı duyuyor. Ne acayip, bu normalleşmiş. Şaşırmıyoruz.
Yüzlerce vesileyle seçim çalışması yaptırılmayan bir partinin mitinginde bombalar patlıyor, arkasından hala barış çağrısı yapıyorlar. Buna da şaşıranlar vardır. Var. Bu inada deliriyorlardır. Tarih ikisini de yazacak. Neyse ki.
"Sizler sevinmeyi hak ediyorsunuz artık"
Yazarın Son Yazıları
Bugünün ‘esası’ savunmada
Hayır rüzgârında 1 Mayıs
YSK’nin mühürsüz pusula kararına, şaibe iddialarına karşı Beşiktaş’ta buluşanların sayısı on bine yaklaşıyordu. Kimdi bu insanlar, ne istiyordu?
.
Kadınlar birçok kentte ‘Hayır’ demek için sokaklardaydı. ‘Kadınların direnişi o sarayı mühürleyecek’ yazısı dikkat çekiyordu bir pankartta.
Hitler'li iki tespit
DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında.
Azerbaycan’da muhalif fikirleri yüzünden cezaevinde iki yıl tutulan insan hakları avukatı İntigam Aliyev, acısını çektikleri başkanlık sistemini anlatıyor, uyarıyor: “Başkanlıkları kendi arşınınızla ölçmeyin”
Derin bir toplumsal kriz yaşıyoruz
Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti
Kasımda Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk Müslüman olan Somali kökenli İlhan Omar İstanbul’daydı. Trump’ın başkanlığıyla Omar’ın işi zorlaştı ama koltuğu daha da manalı hale geldi.
'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'
Tarihinin en güçlü temsiliyle Türkiye’ye gelen PEN heyeti, ifade özgürlüğü çerçevesinde hem siyasilerle hem mağdurlarla görüştü, başkanlık referandumuna dair uyarılarda bulundu.
‘Kutsal olan devlet değil, insandır’
Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra
Avukat Ramazan Demir, 8 ay sonra sokağa çıkma yasağı kaldırılan Şırnak’ta evini, kardeşinin test kitabından buldu. Demir, yıkımı “Yıkımın büyüklüğü karşısında sen ufacık kalıyorsun. Şırnak’ta 92’yi yaşadık. Ama bu seferki başka bir şeydi” diye anlattı.
Çağlayan’dak i Adalet Sarayı’nda dün Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla bir günlük genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş gazeteciler vardı. Necmiye Alpay, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Jülide Kural, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı ve birçok gazeteci daha.
Geçen cuma Gaziantep’te gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Fransız gazeteci Olivier Bertrand, ‘Kafkaesk’ dediği o üç günü anlattı.
Trump’ın başkan seçilmesi tartışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Evren Balta insan haklarının, özgürlüklerin baş tacı edildiği 90’lar döneminin kapandığını söylüyor. Balta “Trump lider olarak bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini söylüyor. Trump gibi liderlerin, Türkiye’de Erdoğan’ın, Macaristan’da Orban’ın yaptığı en önemli şeylerden biri kurumsuzlaştırma” diyor.
Delirmiyorsak o da inattan
‘OHAL hatirası’
Su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar’ın TÜİK için balıkçılardan veri toplarken ölümü, gözleri vahşi kapitalizm belgeseline benzeyen balıkçılık sektörüne, büyük balıkçıların hırsına ve rekabet arttıkça ortaya çıkan şiddete çevirdi.
Devletin ‘üvey’ çocukları
'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'
‘Ellerimiz yakalarında’
‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra’
Göbeklitepe'ye yazık
El yakmadan yazılmaz
İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, AKP’yi iktidarda tutan en önemli faktörlerden birinin her şeye rağmen ekonomik büyümenin sürmesi olduğunu söylüyor. Akçay, “Büyüme durduğunda olabilecekleri kimse bilmiyor. O nedenle “ne pahasına olursa olsun büyüme” ruhu hâkim” diyor.
'Batı jetlerin sesini yeni duydu'
Darbecilerin cezalandırılması gerektiğini söyleyen TİHV Genel Sekreteri Bakkalcı, insanlık onurunun korunmasına yönelik değerlerin polemik konusu yapılamayacağını söyledi.
OHAL ilanı, Taksim Meydanı’ndaki Demokrasi Şöleni’nde canlı dinlendi. Sonra kornalarla sabaha kadar sürecek ‘olağanüstü’ bir kutlama başladı.
Hepiniz aynı tanktasınız
‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’
Prof. Sayın’ın Bilgi Üniversitesi’yle ilişiğinin kesilmesini protesto ederek istifa eden Prof. Neumann, Batı’nın Erdoğan’ı sultan olarak göstermeyi sevdiğini, Erdoğan’ın da kendini Osmanlı motifleriyle sunduğunu söyledi
‘Sadece özgürlük istiyoruz’
Fuarda biten umutlar
Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in kardeşi Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu.
“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”
Yüksekova’da yatak odalarına bir özel harekâtçının “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazdığı Uzunköprü çifti Cumhuriyet’e “Bu neyin kinidir çözemiyoruz” dedi.