POP: Pusulada Olmayanlar Partisi
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

POP: Pusulada Olmayanlar Partisi

20.02.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sandığa 40 gün kala bu seçimi ilginç kılan yeni bir siyasi olgu daha var; buna bakalım bugün.
Fiili iki partili sistemin yaygınlaşması, pusulada belki de ilk kez seçmenin kendisini yakın hissettiği bir partinin adını/ logosunu görememesi sonucunu doğuracak bu seçimde. Bir AKP’li MHP adayının destekleneceği şehirde, bir CHP’li İYİ Parti adayının destekleneceği şehirde ya da tam tersi hallerde belediye başkanı seçim pusulasında kendi partisinin adını, logosunu göremeyecek.
Örneğin bulundukları şehirde partileri aday çıkarmadığı ve pusulada da ittifak adı yazmayacağı için Devlet Bahçeli Ankara’da belediye seçiminde AKP’ye; Özgür Özel Manisa’da eski AKP’li bir ismi aday gösteren İYİ Parti’ye; Adıyaman’da bir CHP seçmeni Saadet Partisi’ne; İstanbul ya da İzmir’de bir HDP veya İYİ Parti seçmeni CHP’ye oy verecek. Bu geçişlilik, Türkiye’de seçim siyaseti açısından bile yeni bir durum.
Dolayısıyla bu seçimde en büyük çoğunluğu, pusulada kendi fikrini ya da partisini göremeyenler oluşturacak. Adına POP, yani Pusulada Olmayanlar Partisi diyelim. Bu potansiyel bir temsil krizinin işareti olduğu gibi, otoriter yeni rejimin siyasal alanı nasıl daralttığının da bir göstergesi.
Temsil krizi sadece seçime katılım oranlarıyla ölçülmez. Temsil krizi, gönülsüzce oy veren seçmende “beni temsil etmiyorlar” düşüncesinin yayılmaya başlamasıyla belirginleşir. Seçmen sandığa gitse bile geleneksel siyasetle ve aktörleriyle gönül bağı zayıflar. Oy vermeye etki eden olgu “mecburculuk”tur. Bu da, kendi içinde değişim sağlayamayan, kan dolaşımı yaratamayan partilerde ömürlük siyasetçi esnafının daha da kalıcılaşmasına, kendilerini daha da vazgeçilmez görmelerine yol açar. Buna halkın kızgınlığıysa, temsil krizini bir kat daha derinleştirir. Bu daireye girdik.
Siyasette fikirler/programlar çeşitlenmesinden çok, eksen daralması olgusuyla karşı karşıyayız özetle. Ana eksenin bir yanında “beka”, diğer yanındaysa “ekonomi” merkezli siyaset var. Seçimlere girebilen parti sayısının azaldığı, blokların ikiye indiği, program ve çözüm önerisi çeşitliliğinin silindiği bu zeminde ittifakları belirleyen fikirler ya da programlar değil; karşı olunan aktörler. Yani seçmen, çözümlere ya da programlara göre değil, karşıtlarına göre oy vermeye zorlanıyor. “Hırsızsa bizim hırsızımız” diyerek partisinin adayına oy istiyor mesela bir AKP’li. Yeter ki “gayri milli muhalefet” yerine, “milli hırsız” kazansın. Siyasette çürüme daha nasıl anlatılabilir?

Canlanan ‘transfer piyasası’
Siyasetin dünya görüşü/program ekseninde yürütülmesini sağlayan ayrım noktalarının ortadan kalktığı bu ortamda, partiler arası “transfer piyasası”nın da uzun süredir hiç olmadığı kadar canlandığını görüyoruz. CHP’li biri biat görüntüleriyle AKP’ye geçiyor, eski MHP veya AKP kadroları CHP ya da İYİ Parti’den ortak aday yapılıyor; aday yapılmayanlar koltuk için partilerinden istifa edip DSP’ye yöneliyor. 90’lardan bu yana ilk kez partiler arasındaki transferler/geçişlilik böylesine hız kazanmış durumda. Partiler halkla/ tabandan değil; yukarıdan, birbirlerinin kadrolarıyla ittifak kuruyorlar.
90’ların ikinci yarısında Türkiye’de siyasete dönük olumsuz algının pekişmesinde ve seçmenle yönetenler arasındaki temsil bağının zayıflamasında bu tür transferlerin yoğunlaşmasının da etkisi vardı. Aday yapılmayan, kendisini vazgeçilmez görüp bir başka partiye geçerek siyaset yapan kadroların çoğalması, seçmen nezdinde siyasetçilerin “koltuğundan başka bir şey düşünmeyen meslek grubu” olarak görülmesine yol açmıştı. Verilerle pekiştirelim: 2005’te yayımlanan İlter Turan, Şeref İba ve Ayşe Zarakol imzalı araştırmaya göre 1983 ile 2005 arasında, seçildiği partiden istifa edip başka partiye geçen milletvekili sayısı 812’ydi ve bu transferlerin 260’ı, yani neredeyse üçte biri 1995 ile 1999 yılları arasında gerçekleşmişti.
Şimdi yıllar sonra yine partiler arası transferlerin bu denli yoğunlaştığı bir tabloyla karşıyayız. Bu tür fikirsiz/programsız geçişlerin özellikle de ekonomik kriz dönemlerinde geleneksel siyaset sınıfına tepkiyle birleşebildiğini ve bunun bir temsil krizinin öncü sinyalleri arasında görülebileceğini şimdiden hatırlatalım.
Siyasetin geleceğine bakanlar, bu tabloyu doğru okumalı. POP, siyasal sosyoloji açısından en belirleyici parti olabilir ileride.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021