Ukrayna
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Ukrayna

26.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Haftalardır izliyoruz. Rusya, Ukrayna çevresine askeri yığınak yapıyordu. Başta ABD olmak üzere Batılı devletler de bunun bir işgal hazırlığı olduğu yönünde kamuoyu oluşturuyordu. Sonuç ortada. Putin önderliğinde Rusya, yeni bir dönemin kapısını açacak şekilde işgal operasyonunu başlattı.

Dünya sistemi, uzun süredir bir hegemonya bunalımı ve buna dayalı mücadelelere sahne oluyor. Bir yandan Amerikan hegemonyası geriliyor, ekonomide Çin gibi yeni merkezler yükseliyor. Bu ekonomik tablonun yanında, alternatif güç odakları da bu çoklu düzen krizi içinde oyun kuruculuk rolüne soyunuyor. Rusya uzun süredir böyle bir ülke.

Bu ortamda Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekât, Batılı merkezlerin bu geçiş süreci içindeki konumunu, araçlarını ve kabiliyetlerini de test etmeyi amaçlıyor görünen o ki.

Burada Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin, “Yalnız bırakıldık, kimse bizim için savaşmak istemiyor” açıklaması kritik. Kuşkusuz Batı, Ukrayna konusunda ikili oynuyor. Ancak Zelenski’nin açıklamasını bence biraz daha berraklaştırdığımızda altından çıkan mesaj çok daha önemli. Aslında mesele, kimsenin Ukrayna için savaşmak istememesinin yanında, kimsenin Rusya ile savaşmak istememesi. Rusya’nın asıl görünür kılmak istediğinin de Ukrayna’daki Batı, NATO hedeflerini geriletmenin ötesinde, bu olduğunu düşünüyorum.

Elbette ilkinin de payı var. Başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin Irak’ta, Afganistan’da ve hatta Suriye’de yürüttükleri denizaşırı savaşlarda yaşadıkları kayıplar, sonuçlar görünür durumda. Bir yandan da bu, emperyal devletlerin iç kamuoyları üzerinde de dış müdahalelere dönük destekleri en aza indiren, daha iç meselelere çözüm bekleyen bir ortam yaratıyor. Hegemonya bunalımı sadece uluslararası sistemde değil aynı zamanda, derinleşen ekonomik krizlerle birlikte, emperyalist sistemin merkezindeki ülkelerde de ciddi bir yönetme krizi baş gösteriyor. Faşizm benzeri hareketlerin güçlenmesi, temsili demokrasinin karşısında lider-halk özdeşliğini işleyen popülist sağ hareketlerin gelişmesi bunun bir yanı. Böyle bir ortamda, kötüleşen ekonomik ve sosyal koşullar karşısında emperyal merkezler iç sorunlarını dışarıya ihraç etme siyasetinin tutmadığını da yaşadı, yaşıyor.

Putin’in bunu da bilerek, hesaba katarak hareket ettiği düşünülebilir. Batılı merkezlerin pandemiyi kapatmalarla geçirdiği, enerji maliyetlerinin arttığı, enflasyon basıncının bu ülkelerin yurttaşları üzerinde etkisini gösterdiği bir süreçte, bu ülkelerin Rusya ile doğrudan hesaplaşmayı göze alamayacak durumda olduklarını dikkate almış, zamanlamayı bu kırılgan aşamaya denk getirmiş olabilir.

YAPTIRIMLARIN ETKİSİ

Bir de ikinci boyuta dönelim yeniden. “Kimsenin Rusya ile savaşmak istememesi”ne. “Rusya’yı askeri kapasite ve enerji silahı bağlamında kimse karşısına almak istemiyor, görüyorsunuz” mesajına. Putin’in nükleer kartını da hatırlattığını düşünürsek, bunlar “zor” gücü etrafında bir düzen tesisine işaret elbette. Verilmek istenen asıl mesaj buysa ve amacına ulaşırsa konu Ukrayna ile sınırlı kalmayacaktır. Nitekim en fazla endişelenen ülkelerin Baltık ülkeleri olması, Putin’in uzun konuşmasıyla birlikte düşünülünce (bir tür imparatorluk konuşması) tesadüf değil. Bu da emperyalist devletlerin hukuku hiçe sayan siyasetleriyle zaten altüst olmuş dünya sistemindeki kırılganlığı daha da artıracak, Putin’in yeniden zor gücünü merkeze alan bir imparatorluk stratejisiyle hareket etmesinin önünü daha da açabilecektir. Görünen budur. Ve Batılı devletlerin deyim yerindeyse Ukrayna’yı cepheye sürüp sonra da başkentlerindeki binalarına Ukrayna bayrağındaki renkleri yansıtmasına dayalı dayanışmasının bu saatten sonra göstereceği tek şey, Batı’nın Rusya’nın zor oyunu karşısında öyle çok da etkin bir tutumunun, birliğinin bulunmadığı olacaktır.

Kuşkusuz bu ortamda, Batılı devletlerin ekonomi silahı üzerinden bir caydırıcılık arzuladığı, yaptırımları bunun üzerinden inşa etmeyi planladığı da görülüyor. Etkisi elbette olacaktır. Fakat unutulan şudur: Rusya ve enerji konusu üzerinden düşünürsek, Rus ekonomisinin olası çözülüşü karşısında Putin’in bu krizi enerji kartı aracılığıyla Avrupa’ya ihraç etme kapasitesi vardır ve bu da caydırıcıdır. Nitekim Almanya’nın yaptırımlarla ilgili tutumundaki ikirciklilik, bunun ön kanıtı olarak görülebilir.

Her ne olursa olsun, Ukrayna’dan sonra uluslararası sistemde yeni kırılmaların baş göstereceğini, Rusya’nın askeri zor gücüne dayalı olarak etki sahasını ve caydırma kapasitesini genişletmenin yeni yollarını arayacağını, bunun da krizli dünya sisteminde yeni bir silahlanma yarışını tetikleyeceğini, bunun bedelini ise zenginlerin değil, yoksul halk çocuklarının ödeyeceğini söylemek mümkün. Ve elbette SAVAŞA HAYIR, İŞGALE HAYIR.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021