Borç
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Borç

29.01.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sanatın belirleyici toplumsal dinamikleri önden sezmesi, olguların iç çelişkilerini saklayan iktidar yorumlarına karşı gelmesi de hegemonya mücadelesinin bir parçasıdır. Bu açıdan toplumsal ilişkileri harekete geçiren katalizör olarak “borç” olgusunu merkeze alan tek film Ahlat Ağacı değil son zamanlarda. Vuslat Saraçoğlu’nun yine 2018 yapımı Borç adlı filmi ve Fikret Reyhan imzalı Çatlak (2020) da bu bütünlüğü koruyan, geliştiren yapıtlar.

Saraçoğlu’nun çok severek izlediğim, toplumsal ilişkilerin, sınıflar arası olduğu kadar, sınıf içi çelişkilerin görünürleşmesini sağlayan filmi Borç ile devam edelim bu hafta.

Tufan ve Mukaddes ucu ucuna geçinen, alt-orta sınıftan bir ailedir. Komşuları Huriye ise yaşlı, yalnız yaşayan bir kadındır. Rahatsızlanır, Tufan yaşlı kadını eve getirir. Bakımını üstlenirler.

Ara not öyleyse: Faşist düzenlerde faşist birey, komşularını fişliyor, ihbar ediyor, tehdit ediyor. Örneklerini biliyoruz. Faşizmde komşuluk, “dost-düşman” ikiliğinin en küçük seviyede yeniden üretilmesinin alanına dönüşebiliyor. Borç filmindeki komşuluk ilişkisi ise bunun dışında bir dayanışma ilişkisinin olanaklarını ve elbette sınırlılıklarını sergiliyor. Burada daha çok, Fransız filozof L’Heuillet’nin YKY tarafından Türkçe basımı yapılan Komşuluk adlı etkileyici kitabındaki gibi bir ilişki başta göze çarpıyor. Şöyle diyor yazar: “Görünüşe göre komşuluk etiğinin en temel ilkesi yardımlaşmadır. Komşular olarak birbirimizin yardımına koşarız.”

Fakat her şeyin parayla alınıp satılır hale geldiği koşullarda, karşılıklılık ve mübadele arayışının değerleri, ilişkileri, doğayı, eşyayı kuşattığı bir ortamda iyiliğin, karşılıksız dayanışmanın sınırı nedir?

Yönetmen Vuslat Saraçoğlu, SineFilozofi’deki söyleşisinde borç olgusunu bu temelde değerlendirirken sosyal devletin olmayışı ekseninde Tufan’ın tavrı için şöyle diyor: “ ‘Sokağa mı atalım Mukaddes?’, yani bu bir borç. Tufan kendince bu topluma bir borç hissediyor. Belki bir iyilik, dayanışma ve borç zinciri var.” Dolayısıyla buradaki borçluluk hissinin hem devletle hem de toplumla buluşan bir yanı var. Sosyal devlet olsaydı, bu borçluluk hissi bu denli hissedilmeyecekti. Toplumla buluşan yana gelirsek: toplumu bir arada tutan bir asabiye olarak yardımseverlik/iyilik, dayanışma söz konusu.

KARŞILIKLILIK VE TOPLUMSAL BAĞLAR

Bu noktada filmin en güçlü yanlarından biri de, evin içindeki iktidar ilişkilerinin bu “iyilik” ekseninde nasıl yeniden üretildiğini başarıyla yansıtması. Sonuçta “iyilik” kararını Tufan verse de, bakım emeğini harcayan, Huriye’ye bakan Mukaddes. Bir süre sonra Huriye, bu iyiliğin doğallığına ikna oluyor ve kendisine asıl bakan kişi olan Mukaddes’i ezmeye, geleneksel aile içi iktidar rollerine uyum sağlamaya başlıyor. Öyleyse buradaki iyilik, eşitlikçi bir sürecin tetikleyicisi olmak bir yana, asıl emeği harcayanın daha fazla ezilmesiyle sonuçlanan bir başka mikro iktidar biçimini de üretiyor, üretebiliyor. Belki de “iyilikten maraz doğması” böyle gerçekleşiyor.

Asıl kopuş ise zaten zar zor geçinen Tufan ve Mukaddes paraya ihtiyaç duyarken, Huriye’nin elindeki parayı, kendisini arayıp sormayan, hastalığıyla ilgilenmeyen kızına göndermesiyle başlıyor ve Tufan’ın “iyilik” algısının bir maddi karşılıklılık ilişkisiyle/beklentisiyle iç içe geçtiği de bu noktadan sonra açıkça sergileniyor. Bu aşamadan itibaren toplumsal zincirin devamlılığını sağlayan iyilik olarak borç/sorumluluk olgusu (geleneksel komünal dayanışma) yerini kapitalist meta ilişkilerine ve karşılıklılık/mübadele anlayışına bırakıyor. Yapılan iyiliğin karşılığında, iyilik yapana değil de hiçbir şey yapmayan, annesini arayıp sormayan evlada para gönderilmesi neyi anlatıyor? Tufan’ın dayanışma anlayışının (sebep asabiyesi) yerini giderek kapitalist karşılıklılık/mübadele anlayışına bıraktığı koşullarda, Huriye de geleneksel bağlara, ne olursa olsun diyerek aileye dönüyor (nesep/soy asabiyesi). Bu açıdan filmin İbni Halduncu bir okumasının ilginç olabileceğini düşünüyorum.

Borç filmi, devletin sosyal alandan çekilmesinin yarattığı toplumsal borçluluk ve geçim koşulları içinde bireysel borçluluk ilişkilerini eşzamanlı, birbirini besleyen bir katalizör olarak kullanarak son derece incelikli bir iş çıkarıyor. L’Heuillet, “Komşuluk etiği, müşterek mülk etiğidir” diyor, etkileyici kitabının sonunda. Film sayesinde de görüyoruz ki tek başına hayırseverlik/iyilikseverlik, bir müşterekler siyasetinin harekete geçiricisi olmaya yetmiyor. Komşular arası ilişkilerde olduğu kadar, aile bireyleri arasında da dayanışma ve işbölümünü ortaklaştıran bir dinamik kurulmadığında ise sonuç hep Tufan gibi hayal kırıklığı yaşamak, bu hayal kırıklığıyla toplumsal dayanışma alanından geri çekilmek ve belki de giderek daha fazla, “Her koyun kendi bacağından asılır” bencilliğine saplanmak oluyor. Bu anlayışın yayıldığı yerde ise hep bir güçlü lider, güçlü rejim anlayışı “düzen kurucu” olarak çağrılıyor.

Tufan’lar iyilik yaparken de bu iyilik sonrasında hayal kırıklığı yaşayıp hırçınlaşırken de asıl bedeli ödeyenler ise Mukaddes’ler oluyor daima. Kadının özgürleşmediği yerde, toplum da özgürleşmiyor.

Seriyi haftaya Fikret Reyhan’ın Çatlak adlı filmi üzerinden sürdürelim.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021