Meriç Velidedeoğlu

Bayram ertesi

07 Haziran 2019 Cuma

Değerli dostlar, bir süredir- özellikle son 17 yıl­dır- gerek ulusal, gerek dinsel bayramlarımızı “bayram” gibi kutlayıp yaşayamıyoruz; her gün evlatları “şehit” olan bir ülkede “bayram” olur mu?
Yine de kutladık Şeker Bayramı’nı, tatili de sürü­yor; eh bu durumda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun son tutumundan söz edeyim diyorum.
Önce kısa bir anımsama, mayıs ayı sonunda Er­doğan, “Yargı Reformu Stratejik Belgesi” adı altın­da, toplumun “hak ve özgürlüklerinin korunması”nı ele almıştı. Peki, ne demekti bu?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yurttaşlarının, 17 yıldır korunamayan “hakları” ve “özgürlükleri” bun­dan böyle korunacakmış...
İyi de, “17 yıl” boyunca Erdoğan’ın yönetimin­de olan bu ülkenin, onca insanının bu haklarının çiğnenmesi yüzünden çektikleri, umutlarını yiti­renlerin canlarına kıymaları, ailelerin parçalanması - günümüzde artık Afrika kabilelerinde bile görül­meyen bir hukuk anlayışıyla yaratılan - “Kumpas Davaları”ndan, “Ergenekon ve Balyoz Davaları”nda avukatların, duruşma sırasında yaka-paça salondan çıkarılması, savunma hakkının sınırlanması, dağ­larda teröristlerle aylarca çarpışmış komutanların, erlerin “teröristlere yardım etmekle” suçlanmaları, bundan böyle yaşanmayacakmış...
Çok iyi, çok güzel de, bunları yaşayanlar ne olacak? Hep olduğu gibi, yaşadıkları yanlarında “kâr” kalacak (!)...
Peki, yaşatanlar... Onlara ilkin - az sayıda olsak da- pek kızarız, zaman geçtikçe kızgınlığımız azalır, öyle ki büsbütün unutup tepemize bile çıkarırız; sa­kın “Hayır!” demeyin, son örneği yeni yaşadık; TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, bayram şekeri gibi sundu bize, kısaca değinelim.
Erdoğan, yargıda kimi düzenlemeleri içeren “Belge”sini Saray’ındaki toplantıda açıklarken, “Belli kriterler dahilinde avukatlara yeşil pasaport vererek uluslararası faaliyetlerini planlıyoruz!” demesi üzeri­ne, Feyzioğlu’nun alkışları da uzadı...
Daha sonra, Erdoğan’ın Belge’sindeki her vur­gulamasının ne denli yanında olduğunu da hayran­lıkla dile getirdi, “Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni yalnızca bir reform belgesi olarak görmüyorum; Türkiye’nin büyük kucaklaşmasının adı olarak nitele­diğim ‘Türkiye İttifakı’nın yol haritası olarak görüyo­rum!” diyerek de inanılmaz bir siyasal boyuta taşıdı, büyük bir coşkuyla...
Hele, Başkan Feyzioğlu, bu Belge’nin: “Önem­li hususlarından birisinin de ifade özgürlüğünün güvenceye kavuşturması olduğunu” söylerken, yılların yazarı Kadri Gürsel’e kelepçe takılması da Feyzioğlu’nun, Erdoğan’ı yüceltmesinin dozunu dü­şürmeyecekti...
Nitekim, bu duruma dayanamayanlardan, Adana Barosu: “TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun avukatlık kanununun gereğince kendisine yüklenen görevi yerine getirmeyip, popülist yaklaşımları tercih etme­sinin kabul edilemez boyutlara ulaştığını” bildirip, “TBB Başkanı avukat Feyzioğlu, asli görevini unu­tarak birliğe atanmış bir ‘Kayyım’ gibi davranmakta­dır!” (31.05.2019)
Değerli dostlar, burada noktalayıp, yılların ötesinden, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin bir öğretim üyesinin, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun bir görüşüne yer vermeli, şöyle: “Hukuk fakültesinin ilk sınıfında derslerime başlarken, liseden yeni gelmiş öğrencilerime, tam 40 yıldan beri hep şunu söylerim:
“Bu fakülteyi bitirenlerden bir kısmı yargıç, bir kısmı avukat olacak, ülkede hak ve hukuku sa­vunacak, en kutsal varlık olan adaleti sağlamak­la görevli olacak. Ne hâkimlikte, ne öğretmenlik­te, ne mühendislikte, ne de başka bir meslekte, gerektiği zaman bir insanın hayatına son verme, yani idam kararı verme yetkisi yoktur. Hiçbir meslekte, bir kimsenin veya kurumun başkasın­dan olan ve bazen yüz binlere, milyonlara hatta milyarlara varan alacağını borçludan zorla alıp alacaklıya ödemeye karar verme yetkisi yoktur. Hiçbir meslekte parlamentonun ve hükümetin eylem ve işlemlerini denetleme ve gerekirse iptal edip ortadan kaldırma yetkisi yoktur. Bu yetkiler ancak ve ancak yargıca tanınmıştır. Bu görev çok şerefli, kutsal fakat aynı zamanda büyük sorumluluk taşıyan bir görevdir. Eğer aranızda vicdanca, karakterce ve bilgice bu sorumluluğu yüklenmek için çalışıp yetişmeyi göze alama­yanlar varsa, yol yakınken meslek değiştiriniz, başka bir fakülteye geçiniz.” (Eylül 1974)
Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları