‘Quo vadis?’
Meriç Velidedeoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Quo vadis?’

16.10.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi”, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği bir kararı tanımamış. (13.10.2020)

İnsan bu durum karşısında o ünlü soruyu sormaktan kendini alamıyor: “Quo vadis?” (Nereye kadar?)

Ne var ki, daha başka olumsuzluklar da yaşıyoruz; Ankara’nın “Başkent” oluşu, “13 Ekim Günü”, yazılı basında hemen hemen yer almadı, “Cumhuriyet” ve “Sözcü” dışında...

Ayrıca görevli, sorumlu kurumlarca tam anlamıyla “kutlandı” da diyemeyiz.

Oysa bir süredir, “Başkent” mi, yoksa “Payitaht” mı diyelim?” sorusu sorulup tartışılıyor; üstelik “Payitaht”ın “Padişahlık tahtının ayağı” anlamına geldiği biliniyor olmasına karşın...

Değerli dostlar Atatürk, Ankara’nın “Başkent” oluşunu “Lozan Antlaşması” imzalanıp uygulandıktan sonra nasıl gerçekleştirildiğini “Nutuk”ta (Söylev) ayrıntılarıyla anlatır.

Artık yeni kurulan devletin başkentini “yasa” ile saptamak gerektiğini vurgular.

Bütün düşüncelerin yeni Türkiye’nin başkentinin Anadolu’da, Ankara kentinin olması gerektiği noktasında toplandığını belirtir.

“Coğrafyasal ve stratejik durumun” en can alıcı önem taşıdığını, devletin başkentini bir gün önce saptayarak iç ve dış kararsızlıklara son vermenin önemini belirtir.

Şöyle de sürdürür: “Başkentin İstanbul olarak kalacağı, ya da Ankara olacağı sorunu üzerinde öten beri içerde ve dışarda kararsızlıklar görülüyordu.

Basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu.

Bu arada, İstanbul’un yeni milletvekillerinden kimileri, Refet Paşa başta olmak üzere, İstanbul’un başkent olarak kalması gerektiğini, kimi örneklere dayanarak, kanıtlamaya çalışıyorlardı.

Ankara’nın gerek iklimi, ulaşım araçları, gelişme olanağı, gerekse kuruluş ve örgütler bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyorlar;

‘İstanbul’un payitaht olması gereklidir ve olacaktır!’ diyorlardı...

Atatürk’ün bu söylemlere yanıtı şöyledir:

Bu sözlere dikkat edilirse, bizim devlet merkezi teriminden çıkardığımız anlam ile, bu sözlerde payitaht deyimini kullananların görüşleri arasında bir ayrım görmemek olanaksızdır.

Bundan dolayı, başkent seçiminde daha önceden verilmiş kararımızı resmi olarak ve yasa ile saptamak gerekti.

Böylece ‘payitaht’ teriminin de yeni Türkiye’nin Devleti’nde yeri kalmadığı belirtilmiş olacaktı.

Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, ‘9 Ekim 1923’ günlü tek maddelik yasa önerisini Meclise sundu. Altında daha on dört (14) kadar kişinin imzası olan bu yasa önerisi 13 Ekim 1923 günü, uzun görüşme ve tartışmalardan sonra, pek büyük bir çoğunlukla kabul edildi.

Yasa maddesi şudur: Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara şehridir!

Değerli dostlar, “Payitahtçılar”, “97” yıl önce nasıl başarı kazanamamışlarsa, günümüzde de kazanamayacaklardır!

Sonsuza değin..

Yazarın Son Yazıları

Erasmus

Erasmus

Devamını Oku
19.03.2021
‘12 Mart 1921’

“Değerli dostlar bugün, ‘12 Mart günü’, Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinin önemli tarihlerinden birini oluşturur.

Devamını Oku
12.03.2021
‘Manifesto!’

‘Manifesto!’

Devamını Oku
05.03.2021
‘Elli Yıl’

‘Elli Yıl’

Devamını Oku
26.02.2021
Haddini Bil!

Haddini Bil!

Devamını Oku
19.02.2021
Bölme mi? Parçalama mı?..

Bölme mi? Parçalama mı?..

Devamını Oku
12.02.2021
‘Kıht-ı rical!’

‘Kıht-ı rical!’

Devamını Oku
05.02.2021
‘Aşı’ ve ‘mumlar’

‘Aşı’ ve ‘mumlar’

Devamını Oku
29.01.2021
Siyasal terör!

Siyasal terör!

Devamını Oku
22.01.2021
‘Geleceksizlik!’

‘Geleceksizlik!’

Devamını Oku
15.01.2021
Yeni bir kavram dolayısıyla...

Yeni bir kavram dolayısıyla...

Devamını Oku
08.01.2021
İlk gün

İlk gün

Devamını Oku
01.01.2021
İsmet İNÖNÜ

İsmet İNÖNÜ

Devamını Oku
25.12.2020
‘Şikâyetname’

‘Şikâyetname’

Devamını Oku
18.12.2020
‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

Devamını Oku
11.12.2020
‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

Devamını Oku
04.12.2020
‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

Devamını Oku
20.11.2020
Depremle birlikte yaşamak

Depremle birlikte yaşamak

Devamını Oku
06.11.2020
‘Kıht-ı Rical’

‘Kıht-ı Rical’

Devamını Oku
23.10.2020
‘Quo vadis?’

‘Quo vadis?’

Devamını Oku
16.10.2020
Dünya Kız Çocukları Günü

Dünya Kız Çocukları Günü

Devamını Oku
09.10.2020
‘26 Eylül’ dolaysiyle!

‘26 Eylül’ dolaysiyle!

Devamını Oku
02.10.2020
Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Devamını Oku
25.09.2020
‘Torpil’

‘Torpil’

Devamını Oku
18.09.2020
İlahiyatçı ne diyor?

İlahiyatçı ne diyor?

Devamını Oku
11.09.2020
Yine mi?

Yine mi?

Devamını Oku
04.09.2020
‘Ağustos’ ayı

‘Ağustos’ ayı

Devamını Oku
28.08.2020
‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

Devamını Oku
21.08.2020
‘Mecelle’

‘Mecelle’

Devamını Oku
14.08.2020
Lozan’dan Lozan’a!

Lozan’dan Lozan’a!

Devamını Oku
07.08.2020
‘24 Temmuz Lozan Günü’

‘24 Temmuz Lozan Günü’

Devamını Oku
24.07.2020
86 yıllık...

86 yıllık...

Devamını Oku
17.07.2020
Düğme

Düğme

Devamını Oku
10.07.2020
Bir zamanlar...

Bir zamanlar...

Devamını Oku
26.06.2020
‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

Devamını Oku
19.06.2020
Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Devamını Oku
12.06.2020
‘65 yaş üstü’

‘65 yaş üstü’

Devamını Oku
05.06.2020
‘Ben ben ben demokrasisi!’

‘Ben ben ben demokrasisi!

Devamını Oku
29.05.2020
İkileşti mi?

İkileşti mi?

Devamını Oku
22.05.2020
“Çekildik...

“Çekildik...

Devamını Oku
15.05.2020