Faşizm ve türcülük

23 Haziran 2019 Pazar

“Her ne inanç, felsefe ve ideolojiyle insanlar ne yemek istiyorsa, yerler; her ne yemekte sakınca görüyorlarsa, yemezler. Bu kadar basit! Başka insanları kendi inanç, felsefe ve ideolojinize göre beslenmeye zorlarsanız bu faşizm olur. Faşizm ise et yemekten daha tehlikelidir. Çünkü faşizm insanları diri diri yer!”
Bu satırlar, Süper Haber adlı internet sitesinde Demet Cengiz imzasıyla yayımlanan “Vegan festivalinde et yiyen azmanlar gerçeği” başlıklı yazıdan bir alıntı.
Bu yıl Didim’de üçüncüsü yapılan vegan festivali Vegfest hakkında yazılmış bir yazı bu. Didim’e düzenlenen bir basın gezisi sırasında gazeteciler, Vegfest’i de ziyaret etmiş ve söz konusu yazıyı kaleme alan yazar da izlenimlerini aktarmış.
Şu satırlarla başlamış yanıt: “Vegan felsefeyi anlatacak değilim. Ben vegan veya vejetaryen de değilim. Veganlık, sadece et yememek, hayvansal hiçbir ürünü kullanmamak değil, hiçbir şekilde hayvan istismarına izin vermemektir. Bu yüzden deri pabuç da giymezler, bal da yemezler. Felsefelerini anlıyor ve kendilerine çok saygı duyuyorum.”

Yaşam hakkını savunmak faşizm olamaz
Peki buradan “faşizm” iddiasına nasıl varıyor konu?
Didim’deki basın gezisine davet edilen gazeteciler, Vegfest ziyaretleri dışındaki zamanda kebapçıya da gitmişler anlaşılan...
Demet Cengiz, yazısında, Didim’e giden gazetecilerin Vegfest’i yerinde görmek için ziyarette bulunduğunu; bunun için vegan olma koşulu aranmadığını belirtiyor ve aransaydı Türk basınında 10 vegan gazeteci bulunamazdı diyor.
Bu doğru ne yazık ki... Ancak benim takıldığım nokta, gazetecilerin festival dışında ne yaptıkları değil; yazıdaki faşizm algısı...
Madem olur olmaz her şeye “faşizm” damgası vurulmaya başlandı, faşizm nedir onu bir daha yazalım burada...
Faşizm, milleti ya da ırkı homojen, organik bir birlik olarak yüceltip diğer tüm kavramlardan üstün tutan aşırı sağ bir ideolojidir. Faşizm kavramı, genel anlamıyla baskıcı, otoriter, ırkçı ve antidemokratik özelliklerden hepsini ya da bazılarını taşıyan yönetimleri, sistemleri tanımlamak için kullanılır.
Veganizm ise, hayvanların da insanlar gibi bilinç sahibi duyarlı canlı olduğu gerçeğinden hareketle, onlara uygulanan meta statüsünü ve her türlü sömürüyü reddeden, özgürleştirici bir etik tutumdur. Temel olarak özünde baskıya, iktidara, zulme ve şiddete karşıdır.
Çıkış noktasını böyle bir felsefeden alan veganlık, bir diyete indirgenemez. Vegan bakış açısı hayatın tümünü kapsar; bu nedenledir ki, hayvanların yaşam hakkını savunmak için hayvansal tüketim yapılmasına karşıdır.

‘Bir şey’ değil, ‘biri’
Öncelikle bu meselede ortada canı alınan bilinç sahibi duyarlı canlılar var. Tabaktaki hayvan parçaları “bir şey” değil, bilinç sahibi duyarlı “birileri”.
Hayvanların yaşam hakkına saygı duyulup duyulmaması, basit bir konu değildir ve bu bireysel bir tercih olarak gösterilemez. Çünkü yaşam hakkı en temel haktır ve bu mücadele, çağımızın önde gelen toplumsal adalet mücadelelerinden biridir.
“Başka insanları kendi inanç, felsefe ve ideolojinize göre beslenmeye zorlarsanız bu faşizm olur” cümlesinde “zorlama” kavramı ile yaratılmak istenen algı da sorgulanmalıdır. Kimse kimsenin ağzına zorla istemediği bir lokmayı sokuyor değil.
Ama insanlara yaptıkları tercih nedeniyle yılda 150 milyar hayvanın katledildiğini, hayvansal ürünlerin insan sağlığına zararlı olduğunu ve bu tüketimin çevreye büyük zarar verdiğini yani gerçekleri anlatmak şarttır. Bu, hayvanların, insanların ve yeryüzünün özgürlüğü için gereklidir.
Ayrıca ortada bir “zorlama” varsa, o da hayvanların canının alınmasıdır. Gerçek zorlama odur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları