Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, gerici açıklamalarına bir yenisini daha ekledi.
Ekol TV’ye çıkmış, “Bizim toplumumuzda, inancının ve örfünün gereği mahremiyete büyük ölçüde önem veren bir kesim var. Rahatsız olduğu halde hastaneye gitmeyen, götürülmeyen kadınlarımız var. Biz niye bunu seyrediyoruz? Ankara’da, İstanbul’da büyük şehir hastaneleri var; her birinin 11-12 kulesi var. Bu kulelerin bir tanesi kadın hastanesi olsun” önerisinde bulunmuş. Halk BBP’ye yetki verirse ilk yapacakları işlerden birisi buymuş!
Destici, yeni kurulacak hastanelerin bazılarının kadın hastanesi olarak yapılabileceğini, kadın üniversiteleri açılması gerektiğini de söylerken stüdyoda karşısında oturan iki kişiden biri de Nagehan Alçı... Bir kadın olarak bu gerici düşünceye karşı çıkacağına, “Dediğiniz gibi bir hassasiyet varsa hastanelerin içine özel bölümler açılamaz mı?” diye sormuş!
TÜRKİYE DİN DEVLETİ DEĞİL!
Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki anayasasında laik bir devlet olduğunun açıkça yazmasına karşın, içinde bulunduğumuz dönemin bir tür “anayasasızlık” sürecine dönüşmesinden cesaret alanlar iyice haddini aştı.
Laik bir devlette kamu hizmetlerinde cinsiyet ayrımı yapılamaz. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde Yeniden Refah Partisi, HÜDA PAR ve Saadet Partisi adaylarının kadınlar için “pembe otobüs” söylemini dile getirmesi gibi, Destici’nin kadınlara ayrı hastane ve üniversite yapılmasını önermesi de laikliğe aykırıdır!
Hasta olduğu halde hastaneye gitmeyen ya da götürülmeyen kadın sorunu cehaletin ve tarikat baskısının sonucudur. Laik bir devlette ilgili kurumlar, gericilikle mücadele edip halkı bilgilendirmek için eğitim kampanyası düzenler; gericiliği teşvik edecek uygulamaları başlatmaz. “İnanç, gelenek” bahanesiyle kız çocuklarının zorla evlendirilmesi bazı bölgelerde yaygın diye ona da mı uygun davranılacak!
Kadınlara ayrı üniversite açma konusu ise AKP döneminde zaman zaman gündeme taşındı. Recep Tayyip Erdoğan, 2019’da G20 zirvesi için gittiği Japonya’da, kendisine fahri doktora unvanı verilen üniversitedeki konuşmasında bu yönde çalışmalara başlandığını duyurmuş ve bu projeler 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da yer almıştı.
CUMHURİYET DEVRİMİ’NİN DÜŞMANLARI!
Bunların hepsi, kadınları sosyal hayattan tecrit edip daha kolay denetlemenin yollarıdır. Gerici sağ siyaset, kadın ve erkeği toplumun her alanında eşit gören bir yaşam biçimini yaygınlaştırmak yerine, kadını cendereye almaya çalışıyor. Yerleşkelerde cinsiyetler arasındaki eşitliği geliştirmek ve tacizleri önlemek yerine, kadını izole edecek yeni duvarlar inşa edilmek isteniyor.
Kadın üniversitelerinde okuyan kadınlar, mezun olduklarında yalnızca hemcinsleriyle mi çalışacak? Kadın hastanesine gidecekler, kadın üniversitesinde okuyacaklar, pembe otobüse binecekler; böylece toplumsal yaşamdan soyutlanacaklar öyle mi?!
Ücretsiz, gelişmiş sağlık olanaklarına herkesin eşit şekilde kavuşması sağlanmalı; parasız ve bilimsel, demokratik eğitim olanakları herkese sağlanmalı diyecekleri yerde, “Nasıl yaparız da kadını kamusal hayattan dışlarız” düşüncesinin peşindeler.
Kadın haklarına saygı duysalar, “toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleme ve tacizi önleme birimleri”nin eksiksiz her üniversitede kurulmasını ve etkin şekilde görev yapmasını; taciz, tecavüz ve şiddet olaylarında yasaların ödünsüz uygulanmasını sağlarlar.
Ama kimden söz ediyoruz ki... Daha bu ayın başında partisinin Mardin Artuklu ilçesinin kongresinde konuşurken “Çok radikal bir şey söyleyeceğim. İşe alınırken evli olanlara öncelik verilsin. Evlenmeyenleri işe almayacaksın” diyen bir siyasetçi Destici.
Kadınların önüne duvar örenlerin tek derdi, laiklik karşıtı tarikatları ve cemaatleri memnun etmektir. Hepsi Cumhuriyet Devrimi’nin düşmanıdır!