Sonunda bu da oldu. İmralı Adası’na gitmeme kararı alan CHP’yi tehdit eden edene! Televizyonlarda siyasal İslamcılar, liberaller, yetmez ama evetçiler ve etnikçiler hepsi birden, Öcalan’ın ayağına gitmedi diye CHP’nin “barış” ve “demokrasi” karşıtı olduğunu iddia ediyor.
T24, Serbestiyet gibi internet sitelerinde Öcalan güzellemeleri yayımlanıyor; tüm bu gruplar koro halinde aynı yazıları sosyal medyada yaymak için seferber oluyor.
Son olarak bir terörist, ana muhalefet partisini İmralı’ya gitmedi diye tehdit etti! PKK’nin askeri kanadı Halk Savunma Güçleri’nin (HPG) başı olan Murat Karayılan, PKK’nin propaganda aracı Medya Haber’e çıkıp “CHP İmralı konusunda hata yaptı. Bu hatadan dönmezlerse zarar görürler” dedi.
Neymiş? Onun ifadesiyle, CHP son yıllarda Kürt halkının dostu olduğunu iddia ediyormuş, çözümden ve demokrasiden yana tavır alan bir resim çiziyormuş; oysa İmralı’ya gitmemekle buna aykırı hareket etmiş!
Öcalan açılımının başından beri “demokrasi” ve “barış” kavramlarının nasıl eğilip büküldüğünü izliyoruz. Terörist başı Öcalan ile pazarlık etmeye karşıysanız anında “barış karşıtı”, “ırkçı”, “faşist” damgasını yapıştırıyorlar. CHP’nin başına gelen de budur.
Terörist Karayılan, “Önder Apo’yu görmeyen biri Kürt halkı hakkında tutum sahibi olamaz. Önder Apo’yla görüşmemek Kürt halkıyla görüşmemektir” diyerek tüm Kürt yurttaşlarımızın düşüncesine de ipotek koyuyor. PKK gibi dehşet verici terör eylemleri yaparak on binlerce insanı katleden bir terör örgütünün, bir yıldır devam eden süreç boyunca bu şekilde meşrulaştırılmaya çalışıldığına tanık olduk.
EŞİTSİZLİK SINIFSALDIR!
Etnik kökeni, inancı, dili, mezhebi, cinsiyeti, düşünsel ve felsefi duruşu ne olursa olsun, tüm yurttaşların hukuk kuralları önünde eşit olması yani yurttaşların eşitliği ayrıdır (bu anayasanın 10. maddesinde açıklıkla ifade edilmiştir); zaten eşitlik temelinde gelişen yurttaşlığı çarpıtıp “eşit yurttaşlık” şeklinde formüle edip kavram kargaşası yaratarak etnikçilik yapmak ayrıdır.
Türkiye’de yaşayan yurttaşların eşitsizliği sınıfsal açıdan ele alınmadıkça, sermaye sınıfının Kürt, Türk, Laz, Çerkes ya da kökeni ne olursa olsun, işçi sınıfından emekçileri sömürmesi temel sorun olarak görülmediği sürece eşitsizlik devam edecek.
Trabzon ya da Çorum’daki bir işçi ile Diyarbakır ya da Erzurum’daki işçilerin sorunları ve uğradıkları haksızlıklar aynıdır. Etnik köken ya da inanç temelinde yapılan ayrımlar, işçi sınıfının bütünlüklü bir şekilde mücadele etmesinin önünde büyük bir engeldir. Yıllardır sendikalardaki ayrışmanın giderilememesi de bu sorunun sonucudur.
Dolayısıyla eşitsizlik sınıfsaldır! Ama PKK’ye yakın ANF’deki (Fırat Haber Ajansı) bir yazıda görüldüğü üzere, “bir sınıfa ait olmayan sosyalizm” gibi ifadeler uydurarak sosyalizmi çarpıtanların bu gerçeği görmezden gelmesi de şaşırtıcı değil.
TARİKATLARI, TOPRAK AĞALIĞINI SONLANDIRSANIZA!
Doğu bölgelerimizin geride bırakılması ise yanlış devlet politikalarının sonucudur ve planlı bir şekilde buna son verilerek bölgenin kalkınmasının sağlanması şarttır.
Bu gericilik ve eşitsizlik gibi temel sorunların kaynağı olan ağalık sisteminin sona erdirilmesi için de elzemdir. Şeyhlik, ağalık, tarikat gibi din tarım toplumlarının sömürü sistemleri oldukça toplumda hiçbir ilerleme sağlanamaz; marabalık bitmez!
AKP ile MHP’nin Amerika ve Öcalan ile birlikte yürüttüğü sürecin sınıfsal sorunları çözmek isteyeceğine inanan var mı bu ülkede? Emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’nun yeniden şekillendirildiği ve yine sermaye sınıfına yarayacak bir plan uygulanıyor sadece. Karayılan da bundan aldığı cesaretle adeta zafer kazanmış edasıyla ana muhalefet partisini tehdit edebiliyor.
Bu yenilir yutulur bir rezalet değildir!
---
NOT: Bugün 16.00’da Şişli’deki Perpa Ticaret Merkezi’nde “102. Yılda Cumhuriyet” konulu etkinlikte konuşmacıyım. Okurlarıma duyururum.