Kendisini “demokratik sosyalist ve Müslüman” olarak niteleyen Uganda asıllı 34 yaşındaki Zohran Mamdani’nin New York Belediye başkanlığına seçilmesi hakkındaki bazı yorumlar, birkaç yılda bir yinelemem gereken gerçekleri hatırlattı.
The Economist dergisi, “Y Kuşağı Sosyalizmi” başlıklı bir değerlendirmeyi kapağına taşıdığında, genç politikacı Alexandria Ocasio-Cortez Amerika’da Kongre’ye yeni seçilmişti. O da başkanlık yarışında Demokratik Parti’den aday adayı olan Bernie Sanders gibi kendisini demokratik sosyalist olarak tanımlıyordu.
Ancak ben bu politikacıların vaat ettikleri birtakım önemli sosyal haklar ve Amerika’da kullanılan “demokratik sosyalist” tanımlaması üzerinden “New York’a sosyalizm geldi”, “Amerika’da sosyalizmin ayak sesleri” gibi yorumları gerçekçi bulmuyorum.
OBAMA’DAN MAMDANİ’YE…
Amerika’daki sosyalizm/komünizm paranoyasının, Obama’nın bile “sosyalist” gibi görülmesine yol açtığı yılları Amerika’da bizzat yaşadım. 11 Eylül terör saldırılarından sonra, Amerikan toplumunda Türk olduğunuzu öğrendiklerinde, inancınızı kendi akıllarında otomatik olarak belirleyip size olan bakışlarını bir anda değiştirdiklerine tanık oldum.
Dolayısıyla o histeri halinden sonra, Obama’nın seçilmesi de Mamdani’nin seçilmesi de küçümsenecek olaylar değildir. Her ikisi de toplumda yükselen tepki oylarını alarak seçildi. Obama’nın iktidarı, 11 Eylül’ün ardından yalanlara dayanarak Irak’ı işgal eden, dünyayı savaşa sürükleyen, milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve ekonomiyi çökerten George W. Bush dönemine tepkinin sonucuydu.
Hatta yıllar önce Obama henüz Illinois senatörü iken Demokratik Parti kurultayında yaptığı konuşmayı yerinde dinleyip “Geleceğin ABD Başkanı” diye Cumhuriyet’te yazmamın bir nedeni, o dönemde Amerika’da Bush yönetimine karşı yükselen tepkiye ilişkin gözlemlerimdi. Mamdani’nin ağırlıklı olarak yüksek eğitimli, yıllık geliri 100 bin doların üzerinde olan kentli orta/üst sınıftan oy alarak belediye seçimini kazanması da Trumpizmin Amerika’da yarattığı kutuplaşmanın sonucu.
Mamdani’nin kampanyasını inancını öne çıkararak yürütmesi, kimlikçi politikalara başvurması da sosyalizm iddialarıyla çelişiyor. Türkiye’de bile liberaller ile Ahmet Davutoğlu’nu aynı şekilde heyecanlandırmayı bu yolla başardı herhalde!
Irkçı Trump ve yandaşlarına karşı Mamdani’nin seçilmesi kuşkusuz iyidir. Ancak nasıl Obama seçildiğinde ülkesine sosyalizm getirmediyse Mamdani de bunu yapmayacak. Çünkü hem gerçek anlamda sosyalist değil hem de zaten kurulu sistem içinde çalışacak.
Amerika Demokratik Sosyalistleri’nin (DSA) eski başkanı Frank Llewellyn, bu konudaki tartışmaya yıllar önce şu sözleriyle nokta koymuştu: “Demokratlar ile sosyalizmi özdeşleştirerek sosyalizmin adını lekeliyorlar. Çünkü Demokratik Parti, dünyadaki en kapitalist ikinci partidir. Ne yazık ki Obama’nın seçilmesi de bunu değiştirmedi.”
SOSYALİZM KAPİTALİZMİ YIKMAYI AMAÇLAR, DÜZENLEMEYİ DEĞİL
Amerika’da ve Türkiye’de bazıları için sosyalizm konusundaki kavram karmaşası sürüyor. Demokratik sosyalizm, sosyalizme devrimle değil, demokratik yollardan varmayı amaçlayan bir siyasal ideoloji.
Ancak kapitalizmin yarattığı eşitsizlik ve adaletsizliklerin sistem içinde reform yapılarak azaltılması amaçlanıyorsa bu sosyalizm değildir. Çünkü sosyalizm, kapitalizmi yıkmayı amaçlar, onda bazı düzenlemeler yapmayı değil. Şu anda olansa vahşi kapitalizmin boğduğu Amerikan toplumunda sosyal politikalara ilginin artması; ki bu da kapitalizmin kaçınılmaz yıkımını gösteriyor.
Son olarak bir uyarım var. Sakın FETÖ’nün medya aparatı Taraf paçavrasının yeni versiyonu olan internet sitelerinde yazılanlara sorgulamadan kanmayın. Aksi halde sizi de Gezi direnişi sırasında sosyal medya hesabında, “Protestoların savunduklarını tam olarak destekliyorum ama Atatürk’ün mirasını sürdürme fikri birkaç soru işareti uyandırıyor” diye paylaşım yapan Mamdani taraftarı yaparlar.