İçinde yaşadığımız dönemin en berbat özelliklerinden birisi, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek insanları kolayca kandırmanın çok yaygınlaşmış olması. “Gerçeklik ötesi” diyorlar, yalanı yutturuyorlar; Ortadoğu’da barış diyorlar, Ortadoğu’yu hallaç pamuğu gibi atıp katliam yapıyorlar; “turuncu devrim” diyorlar, Soros’un desteğiyle sözde “demokrasi” ve “insan hakları” adı altında bir ülkeyi modern sömürge haline getiriyorlar.
Daha çok örnek verebilirim ama bu yazım özellikle bunlardan biri hakkında: Doğal yaşam alanı! Bu kavram, AKP’nin sokak köpeklerine karşı başlattığı yok etme operasyonunun en “kullanışlı” toplum uyutma aracı oldu.
Dediler ki “Köpekleri toplayacağız, belediyelere alan tahsis edeceğiz, böylece hayvanlar için ‘doğal yaşam alanı’ oluşturulacak ve onlar da güzel güzel yaşayacak”. Yıllardır bunun nasıl bir aldatmaca olduğunu bu köşede yazıp durdum, bunun sonunun katliam olacağını anlattım ama iktidarın elindeki propaganda araçları ve sosyal medyadaki trol orduları o kadar fazla ki hayvan hakları savunucularını sindirmek ve bastırmak için her türlü dezenformasyonu kullanarak toplumu yanılttılar.
Son olarak bu hafta bir sabah gözümüzü bir açtık ki İstanbul Valiliği “Sahipsiz Hayvanlara Yönelik Yapılması Gereken İş ve İşler Hakkında” başlıklı bir genelge yayımlayarak belediyelere göndermiş.
Genelgede “Tüm belediyelere doğal yaşam alanı ve bakımevi kurulması amacıyla yer tahsisleri yapılmış olup tahsis edilen alanlarda projelendirme, ihale ve inşaat süreçlerinin ivedilikle tamamlanması, sahipsiz köpeklerin toplanması ve uygun yaşam alanlarına nakledilmesi gerekmektedir” denilmiş.
Daha geçen hafta İstanbul’daki büyük bir ilçe belediyesinin yetkilisi ile konuşurken onlara alan tahsisi yapılsa da kendilerine ulaşım için yolu bile olmayan, altyapısı bulunmayan şehir dışında bir alan gösterildiğinden söz etti.
‘DOĞAL YAŞAM ALANI’ DEDİKLERİ GERÇEKTE NEDİR?
“Doğal yaşam alanı” ile kastettikleri, hayvanları dağ başında ya da orman içinde gönüllülerin isteseler bile ulaşamayacakları kadar uzak bölgelerde dört tarafı kapalı beton alanlara hapsetmek ve orada ölmeleri için mezar hazırlamaktır!
Erdoğan’ın örnek belediye barınağı diyerek övdüğü Konya Belediyesi Hayvan Bakımevi’ndeki katliamı dünyada duymayan kalmadı, vahşet yaşanmayan belediye barınağı neredeyse yok.
Tüm Türkiye tam olarak mezbahaya döndü ama yetkililer hâlâ “doğal yaşam alanı” diyerek gözden uzakta denetlenmesi olanaklı bile olmayacak hayvan hapishanelerini yaygınlaştırma peşinde.
Ayrıca 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası, nüfusu 25 bini aşan belediyelere hayvan bakımevi kurmak ve mevcut bakımevlerini iyileştirmek için 31.12.2028 tarihine kadar süre tanımıştı. O süreye uyulmayarak da yasaya aykırı hareket ediliyor!
TEŞVİK EDİLEN ZALİMLİK!
İstanbul Valiliği’nin genelgesine göre ilde sokak hayvanlarını “kontrolsüz beslemek” de yasaklanmış.
“Kontrolsüz besleme” diyerek son derece muğlak bir ifade ile kafa karışıklığına yol açtıkları gibi, hayvan düşmanlarının nerede bir besleme yapan görse onun üzerine saldırması için adeta gerekçe üretilmiş! Son birkaç yıldır besleme yapan birçok insan sokakta saldırıya uğradı, şüpheli bir şekilde insanların evi yandı, ölenler oldu!
Üstelik valiliğin kararını dayandırdığı 02.07.2025 tarihli hayvanları koruma kurulu toplantısında bu yönde bir karar alınmamış ve besleme yasağı görüşülmemiş. Bu durumda İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun da açıkladığı gibi valilik genelgesi hukuken yok hükmündedir, yetki gaspı taşımaktadır.
Besleme yasağı, doğrudan yaşam hakkını ortadan kaldıracağı için hukuka aykırıdır ve uygulanması olanaklı değildir. Bu konuda hangi yasak koyulursa koyulsun, insanlar yıllardır beslediği ve duygusal bağ kurduğu canları ölüme terk etmez! Kimseden bu kadar gaddar olmasını bekleyemezsiniz, beslemeyi yasaklayamazsınız!