1923 Cumhuriyet Devrimi’ni hedefe koyanlar, 102. yıldönümünde de boş durmadı. Üstelik bu kez Öcalan açılımı için kurulan komisyonda iktidarla birlikte muhalefet de oturduğundan işleri daha da kolaydı.
Örneğin Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı PKK’li Cemil Bayık, Fırat Haber Ajansı’na verdiği röportajda, “Ümmet anlayışı bizi birleştirdi, ulus devlet dağıttı” dedi. Üstelik Türkiye’yi “soykırım” ile suçladı, 1071 Malazgirt Savaşı’nı örnek göstererek “ümmet anlayışının Kürtlerle Türklerin Bizans’a karşı ortak durmasını sağladığını, ulus devlet zihniyetinin tarihsel kardeşliği parçaladığını” söyledi.
BAYIK, GÜLEN, BARRACK, ÖCALAN
Ne kadar da Tom Barrack’ı andırıyor değil mi! Geçen temmuz ayında “Güçlü ulus devletler İsrail için bir tehdittir” diyen ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack’tan söz ediyorum. Eylül ayında Beyaz Saray’ın bahçesinde gazetecilere, “Ortadoğu diye bir şey yok aslında. Kabileler, aşiretler var. Ulus devlet, 1916’da İngilizler ve Fransızlar tarafından ortaya çıkarıldı” diyen bu kişinin Osmanlı millet sistemini övmesi de sıradan bir durum değildir.
Çünkü Osmanlı millet sisteminde geçen “millet”, ulus anlamında değildir. Osmanlı millet sistemi, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altındaki topraklarda yaşayanların, din/mezhep temelinde örgütlenip yönetilmesidir. Ortadoğu bu şekilde Irak, Lübnan ve Suriye gibi parçalara ayrılınca emperyalizmin önü açılıyor. Şimdi yapılmak istenen, “Böl-Parçala ve Yönet” politikasının Türkiye’ye de uygulanmasıdır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin de hedefi budur.
2000’lerin ilk yarısında bu plana direnen toplumsal güçlere ABD korumasındaki Fethullah Gülen aracılığıyla kurulan kumpaslarla operasyon çekildi. Akademi, ordu, medya ve demokratik toplum örgütlerinin üzerinden silindir gibi geçildi ama aradan geçen zamanda FETÖ gerçeği ortaya çıkınca planları yarım kaldı.
Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak üzere kurulmuş PKK terör örgütü lideri ile görüşmeler yapılarak Lozan hedef alınıyor ve ümmet sistemi övülüyor! İktidarın yeni Osmanlıcı hayalleri kışkırtılırken, laik Cumhuriyetin temellerine saldırılıyor.
BUNLARIN HEPSİ BOP TAŞERONUDUR!
İşin trajikomik yanı, kendisini “Marksist-Leninist” olarak tanımlayan bir terör örgütünün emperyalizmle iş tutarak din/inanç temelli birliği yani ümmetçiliği savunması! Vahim olansa, kendisine “solcu”, “sosyalist” diyen bazı kesimlerin de içi boşaltılan “barış”, “eşitlik”, “özgürlük” kavramlarını kullanarak bu gericiliğe destek vermesi...
Bazı medya kurumları, Bayık’ın röportajını, “PKK ümmetçiliğe sarıldı!” başlığıyla haber yapmış. Aslında bu yeni bir durum değil. Bir yıl önce, 30.10.2024’te bu köşede yazdığım gibi, terörist başı Abdullah Öcalan, 2014’te Diyarbakır’da yapılan “Demokratik İslam Kongresi”ne “Mümin kardeşlerim” diye başlayan bir mesaj göndermiş, “Çağdaş İslami ümmetin millet birliğini” anlamlı bulduğunu vurgulayarak şunları iletmişti:
“Bu asla ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak’ zırvalamaları anlamına gelmez. Tersine ilgili ayetteki ‘Birbirinizi tanıyasınız diye sizi farklı kavimler halinde yarattık’ hükmü gereğince çoğulcu, demokratik, eşit ve özgür bir İslami ve birliğinde olan diğer kavimlerin ‘milletler birliğini’ ifade etmektedir.”
Selahattin Demirtaş’ın ise 2023’ün sonu, 2024’ün başında basına yansıyan savunmasında, “Bu toprakların medeniyeti İslam medeniyetidir” dediğini ve kendisini “Şeyh Sait’in torunu” olarak gördüğünü belirttiğini de düşünürsek Kürt-İslam Sentezi’nin dayanakları ortaya çıkıyor.