‘Provokasyon’lardan Kullanan da Sorumludur...

02 Nisan 2015 Perşembe

Evet, “korkulan oldu”. 31 Mart, bu ülkenin tarihinde bir kez daha “karanlık bir gün” olarak geçti. Ülkemizde İktidarlarının, geçerli hukuk devleti düzeni, laiklik, eksikli de olsa yerleşik demokrasinin, Cumhuriyet, devrimler.. kazanımlarının olmazlarını yok sayarak, sınır tanımaz iktidar gücünü elde tutma tutukusuyla yürünen sivil diktatoryal yolda...
13 yıllık İktidarları icraatları ile gelinmiş noktada, yaşamın her alanına dönük her şey ama her şey tepetaklak olmuşken, çok yaklaşmış seçimlerin gerçekleri içinde, hedeflenmiş, rejim değişikliğini de içeren otoriterliği, kuralsızlığı katlayacak Başkanlık düzenine geçişin zorlamasında... Sokaktaki gerilim, cepheleşme, tehditlerin olasılıkları üzerinden... İçimize oturan kaygılar, provokasyon kuşkuları öylesine boyutlanmış ki..
31 Mart’ı karanlık gün yapan gelişmelerin yan yana, üst üste duyulması ile, öylesine ağır bir provokasyon kuşkusu içimizi kapladı ki... Yerleşik önyargı olarak biz gazetecilerin bazı önemli bilgileri önceden alabileceğimiz umudu ile telefonlarımız alarm zilleri gibi çalmaya başladı... Uzun yıllardır ülkenin her yerine dağılmış dostlar, en çok da elektriklerin kesilmesi, metroların, üretimin durması, hastanelerin felç olması... Türkiye’nin kararması bağlantılı gelişmeleri sadece kaygı, kuşkuları katlayan fısıltı gazetelerinden, en iyimseri ile sosyal medyadan, doğru yanlış öğrenir olunca... “Cumhurbaşkanı, Enerji Bakanı yurtdışında... Ne oldu? Dünyada benzeri yaşanmamış uzun süreli, yaygın elektrik kesilmesinin bilimsel açıklaması yok. Siber saldırı bile hafif kalır... Aynı gün dünyanın en görkemli adliyesinde savcı, silahlı terör örgütünün rehini, saatler geçiyor, kurtarılamıyor...”

***

İktidarları, Cumhurbaşkanı-Başbakansorumlu Bakan.. önceki gün, dün birçok açıklama yapmış olsalar da provokasyonların yarattığı kuşkulara, komplo teorilerine açıklık getirecek, içimize oturan kaygıları giderebilecek açıklamalar yapamadılar. Tam tersine provokasyonları siyaseten kullanmada ustalıklı çıkışlarda yarıştılar... Döndüler dolaştılar medyayı susturmuş, güdülemiş olmada doyumsuz, daha daha baskılamaya yönelik çıkışlarda yarıştılar... Sorumsuz yayınları ile provokasyonları desteklemekle suçladılar. Gazetecilerin katledilen savcının cenaze törenini izleme görevlerine bile yasak koyarak, terörün propagandasını yapmakla, sorumsuzlukla suçlarken, özünde terör tehdidi ile seçmeni İktidarlarına oy vermeye devam etmede baskılamaya baktılar...
Yetmedi, bir adım ileri, cüppe ve sahte kimlik kullanarak adliyeye girdikleri açıklanmış iki terör eylemcisi üzerinden, yıllardır çok gıcık kaptıkları tüm avukatları, baroları algı yönetimi üzerinden karalamakta, terör eylemcileri destekçisi izlenimi vermekte hiçbir sakınca görmediler. Fırsatı yakalamışken daha önce denedikleri, sert tepkiler üzerine başaramadıkları, avukatların haklarına aykırı aranmaları yasal düzenlemelerini yeniden gündeme getirdiler...
Yetmedi, bir adım ileri muhalefet partilerini, olup bitenleri sorgulama haklarını kullanan barolar ile, enerjiye ilişkin uzman meslek odalarını, yine çok profesyonelce, medyatik algılama çarpıtmaları, paketleri üzerinden, terör eylemcilerini destekler konuma düşürmek istediler. Muhalefet partilerinden, taraf meslek örgütlerinden gelen, İktidarları sorumsuzlukları, suçları eleştirilerindeki gerçekleri boşluğa düşürmek istediler. Karanlık güne ilişkin hesap vermek zorunda kalacakları o kadar çok açıkları var ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları