“Sayenizde” diyemiyoruz ancak sonunda tuzu da kokutmayı başardınız. Parası günlük insanca yaşama yeten, yetmeyen ayrımı olmaksızın, telefonlarınıza bilinmeyen numaralardan gelen mesajlara boş bulunup da sakın yanıt vermeye, üzerlerine basmaya kalkışmayınız. Bazılarının beraberinde “potansiyel dolandırıcılık” uyarısı olsa da uyarısız olanlara basmanız halinde bile dolandırılabiliyorsunuz.
Dünkü haberlerde ayrıntılarına yer verilmek zorunda kalınan, futbol hakemleri üzerinde ürkütücü boyutlar kazanmış yolsuzlukların üzerinde nasılsa günlerce bilgi alışverişi yaşanacak. Gazeteci olarak Tele1’e yaşatılan travma, arkadaşımız, meslektaşımız Merdan Yanardağ’ın başına gelenler benim kuşkusuz daha çok canımı acıtıyor. Merdan Yanardağ’ın bu kaçıncı tutuklanışı, birbirinden acımasız, haksız suçlamalara, yıllarca cezaevlerine düşüp yargılanışı, çevresi yapmakta direndiği Aydınlanmacı, uyarıcı gazeteciliği üzerinden cezalandırılması?
Merdan Yanardağ’ın en sonunda bir de casusluk suçlaması ile yargılanıp, Tele1 yayınlarına el konulup arşivlerinin boşaltılmasına tanıklık edecekmişiz. Geçmişten utanılası ağır suçlamalar sonrasında aklanması ile birlikte yaşatılan acılar, ödetilen bedellerin ağırlığı yetmezmiş gibi. Dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne uzun soluklu emek vermiş genel sekreteri Sibel Güneş, arkadaşımız İklim Öngel’in söyleşi konuğuydu. Ayrıntıları ile basın üzerindeki baskıların özetini yaparken “İşsizlik, tutuklama, kayyum atamaları, toplumun hafızasını siliyor. Bu nasıl bir acımasızlık?” sorgulaması ile söyleşisine girmişti. Okumalı. Hepimiz ülkemizin geleceği açısından dersler çıkarmalıyız.
Bildiğiniz, bir bir tanıklık ettiğiniz üzere, CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik açılan davaların ardı arkası getirilemiyor. Besbelli eninde sonunda hiçbiri üzerinden sonsuza kadar tutukluluk, cezalandırmalar sürdürülemeyeceğine göre, bu kez keşfedilmiş son suçlama Merdan Yanardağ ile ortaklaşa casusluk suçlaması. Hangi akıl, hangi amaçlar uğruna böylesine delicesine saldırganlaşmanın sonsuza kadar geçerli olabileceğinin düşünü kurabiliyor? Bu kadar mı çaresiz, bu kadar mı korku içindeler ki haksız, hukuksuz suçlamalarda dur durak yaşanamıyor?
***
Yıllardır dünya ölçeğinde demokrasilerin sağlıklı işlediğine tanıklık edemiyoruz. Yine de altının çizilmesi gerekli bir gerçekliği de atlamayalım. Sivil diktatörlükler dışında uzun soluklu iktidarda kalabilenlerin örneklerinin yaşanması söz konusu olamıyor. Birden fazla seçim kazanıp kaybeden, sonra yeniden gelen örneklerdeki parasal güce dayanma, kirlilik ya da Trump’ınki gibi zikzaklı oyunları sevme olsa bile, Fransa’da sonunda soluğu hapiste alan örnekleri de yaşamak kaçınılmaz oluyor.
Rejimi demokrasi gibi 2002’den bu yana Erdoğan liderliğinde sürdürülebilmiş iktidarın, birinci aşamasında Fethullah Gülen ittifakının varlığı sonrasında Amerika adına silahlı darbe girişim sürecinde gidişi ile yaşanmışlıkları atlamak olmaz. Hele de başından Suriye kızgınlıkları içinde, uçak düşürülmesiyle karşı karşıya gelinmiş Putin’in KGB kökenli akılcı bir diktatör olarak Erdoğan’ı öldürülmekten kurtarmak için havada jetlerini uçurduğu gerçeğini atlamayalım.
Suriye’deki çatışmaları durduramazken, Anadolu toprakları üzerinde yeni bir Amerika yanlısı iç çatışmayı göze alacak hali yoktu ya. Dünyanın gözleri önünde emperyal çıkarları adına Ukrayna üzerinde oynanmakta olunan Trump-Putin oyunlarındaki zikzakları hep birlikte izlemiyor muyuz? Filistin, Hamas toprakları üzerinden, Trump’ın İsrail’den yana, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden gel git oyunları da mı okunamıyor?