Önceki gün alınan bir kararla, İstanbul’da üç günlüğüne sokağa dönük toplumsal eylemlere yasak getirildi. Dün için, okus pokuslu hukuksal gerekçeleri üzerinden sayısız tartışmanın yapılabileceği bir yargı kararı hazırdı. Güvenilir kimliği kendileri tarafından da ilan edilmiş, “çekirdekten” CHP’li Gürsel Tekin, önceden ilan ettiği üzere, polis operasyonu eşliğinde dün öğlen saatlerine doğru CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın içine girebildi.
İstanbul il yönetiminin Gürsel Tekin emrinde bir heyete teslimi böylece gerçekleştirilmiş oldu. Sonrası gelişmeler üzerinden nelerin yaşanacağı, yakın değil uzak günlere doğru uzatılmış oldu.
Dünün erken saatlerinde ise İzmir Balçova’dan kimliğinin ayrıntıları bilinemeyen çocuk yaşta bir gencin iki polisimizi şehit ettiği haberi geldi. Geç saatlere sarkacak Saray adına yapılacak açıklamalar, protestolar üzerinden söylenebilecek sözümüz elbette söz konusu değil.
Kişisel kanım, Saray odaklı, daha da doğrusu Saray’ın takıntısı, CHP’nin yerel seçim sonuçları başarılarının yenilgiyle sonuçlanmasının, maddi koşullarının yaratılabilmesinin olanağı söz konusu bile değil. Dünyada geçerli olabilecek, örneği yaratılabilecek, bizdeki boyutlara ulaşmış yoksulluk, yoksunluk hak kayıplarının ardından yaratılabilecek bir büyü olabilir mi?
***
Devlet Bahçeli’nin ağırlıklı bastırdığı izlenimi bilinen, Abdullah Öcalan kimliği üzerinden sürdürülmesinde çaba gösterilen gelişmelerde de işlerin yürümediği, yinelenip durulan yeni çabalarla açığa çıktıkça, yeni formül arayışlarına geçiş yapılıyor. Mayası bir türlü tutturulamıyor. En çarpıcı boyutuna bakılırsa, ülkemiz toprakları içinde yaşayan tüm siyasilerin tek buluşabildikleri ortak dilekleri sayılabilir.
Devlet Bahçeli’nin dün yaptığı son açıklamasında, bir kez daha gerçeğinde Abdullah Öcalan kimliği üzerinden yapılan çağrının, ilk başından da geçerli olduğu üzere, ilk günlerden bugünlere kadar çamura yatmakta direnen, yok saymayı sürdürenleri, silah bırakmayı unutun, bağımsızlıklarından vazgeçmediklerini ilan eden tüm Kürt hareketlerini de kapsıyor. Laf ola beri gele tadında bile olumlu yanıt sesleri çıkmıyor. Her yerden birden kös sesleri kesilmiyor da kimseler kimseleri, birbirlerini duyamıyorlar mı dersiniz?
***
Aklımın en ermediği gidişat ise Saray ittifakı cephesinin nasıl olup da hâlâ zamanın kendinden yana işletilebileceği inancını kaybetmeden, aklını yerel seçim sonuçlarından bugünlere takmış olarak, hem yerel seçim sonuçları, ittifaklarını hem de CHP’yi tüm kadroları ile hedef almış olarak savaş ilanını soluksuz sürdürme çabaları. Uzun yılların, dünyanın en haksız, hukuksuz yetki sistemlerini, sınırsız, pervasız kullanmış olarak uzatılmış iktidar ömrünün sonsuza kadar sürdürülebileceği özgüveni, akıl işi olabilir mi?
Durdurulmasından panikle korkulan bisikletin üzerinde daha ne kadar durabilirler ki?...