Arif Kızılyalın

Öncelik aday değil, demokrasi ve ekonomi

28 Kasım 2022 Pazartesi

Narkoz için kimyasal maddelerle gerçekleşen, kontrollü yapay uyku hali der uzmanlar. İlaçla sağlanan bir tür bilinç kaybı diye niteleyen de var.

Konu nasıl narkoza geldi diyecek olursanız, bir cerrah dostumla söyleşirken, laf ameliyat öncesi ilaç verilen hastaların uyanırken söyledikleri sözlerde yoğunlaştı.

Son 1-2 yıla kadar insanlar genelde tuttukları takımlar üzerinden akla gelmeyecek sözler sarf ederlermiş. Bazen eş dost, arkadaş çevresinden isimler payını alırmış hasta narkozdan çıkarken.

Son dönemde ise konu siyasete ve hayat pahalılığına dönüşmüş. Narkoz verilen 10 hastadan en az 5-6’sı, uyanırken, yarı bilinçli, yarı bilinçsiz ekonomik krize sövmüş.

Siyasetçilerin de adını anan çokmuş. Sohbetin sonunda doktor dostum, “İyi ki uyanma odalarında sesli kayıt yapılmıyor, maazallah ameliyat olanların yarısına yakını siyasetçilere ve ülkeyi yönetenlere hakaretten hapsi boylardı” dedi.

Evet, ülkenin gündemi ekonomik kriz. Bilinçli ya da bilinçsiz, hepimiz isyan ediyoruz inanılmaz fiyat artışına. Çünkü ülkenin gerçek gündemi yoksulluk.

Pazar günkü manşetimizi ülkenin yaşadığı darboğaz üzerinden attık. “Yurttaşın isyanı: GEÇİNEMİYORUZ” başlığı, AKP’nin son bir yılda uyguladığı ekonomi politikasının nasıl çöktüğünü gösteriyordu. Sarp Sağkal ödenemeyen faturaları, Şevval Aydoğan borçlanarak yaşayanların isyanını, Berfin İnetaş asgari ücret tartışmasını yazdı. Sena Tufan, AKP’nin ekonomik kriz nedeniyle eriyen oylarını gündeme getirdi. Çünkü Türkiye’nin gündemi yoksulluktu. 

***

Yurttaşın gündemi boş tencereyken 6’lı masa, “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganı ile yurttaşın karşısına çıkıyor bugün.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve Anayasa Değişikliği Önerisi’ni geniş katılımlı bir toplantı ile tanıtacaklar Ankara’da. Daha doğrusu, “kazanılacak” seçim sonrası, uzun süredir çalışılan programın nasıl hayata geçeceğinin sinyallerini verecek altı lider. Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’in geçen hafta ana hatları ile gündeme getirdiği anayasa taslağının ayrıntısı, kamuoyuna resmen duyurulacak.

Sertaç Eş’in haberinden okuduklarımız ve CHP’ye yakın kaynaklardan aldığımız bilgilere göre anayasa tasarısı aslında bir demokrasiye geçiş haritası aynı zamanda. Yargının elden geçirilmesi, AYM’nin yapısı ve emekili-emekçinin güncel sorunlarının çözümü var bu çalışmada. Belli ki 6’lı masa, ülkedeki gelir adaletsizliğini bitirmek üzerine projeler üretmiş. Bir gece önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Hanım’la mutfakta çektiği videoda verdiği, “Çocuklar yatağa aç girmeyecek, gittiği okulda beslenme saatini yemek yiyen arkadaşlarından saklanıp sadece su içerek günü geçirmeyecek” mesajı da güçlendirilmiş parlamenter sistemin olası yansıması. Çünkü ister CHP olsun ya da İYİ Parti, Gelecek, DEVA, Demokrat ya da Saadet Partisi farketmez liderler biliyor ki “Demokrasi yoksa adalet yok, adalet yoksa ekonomik refah yok, ekonomik refah yoksa toplumsal barış yok” bu ülkede. Yine bugünkü toplantının jeopolitik boyutu da var. 6’lı masanın liderlerine göre bir ülkenin anayasası, o coğrafyanın dünya liginde nerede konumlanacağının bir tür göstergesi. 

Millet İttifakı’nın liderlerinden biri özel sohbette, “Seçim kazanılıp (ki kazanılacak diye altını çizdi) güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde toplum soluk almaya başlayacak” demişti.

Yine aynı lidere göre özgürlükler teker teker geri gelecek, yasaklar kalkacak, korku imparatorluğu son bulacak. Artık akademisyeninden gazetecisine, STK başkanından sendikacısına insanlar, “Acaba sabaha karşı evimin kapısı kırılıp gözaltına alınır mıyım” korkusu ile yatağa girmeyecek.

Peki, 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı kim?

Açıkçası, altı lider de ocak ayına kadar isim üzerinde durmayacak, AKP-MHP iktidarının yarattığı yıkımı gündeme getirecek. Adayı son tahlile bırakacaklar. Çünkü altı lider de biliyor ki şu an açıklanacak isim, ülkedeki ekonomik kriz, terör, raylar altında kalan adalet sistemi dahil pek çok alandaki bozulmayı ikinci plana atabilir. O yüzden Cumhur İttifakı’nın, “Liderleri bile yok...” eleştirisinin, posta güvercinlerinin ayağına bağlanan pusuladaki mesajlardan öteye bir anlamı da yok sokakta!

***

Ve geçen haftanın önemli gelişmelerine dönecek olursak AKP’nin Suudi Arabistan ve Katar’dan getirip yeniden iktidar olabilme adına saçacağı sıcak para Cumhuriyet’in önemsediği bir konuydu. Öncelikle belirtelim ki kimse kimseye karşılıksız para vermez. Katar ve Suudi Arabistan’ın vaat ettiği 15 milyar doların fabrikalar, limanlar, “sözde” Kanal İstanbul güzergâhındaki kupon araziler karşılığında geleceğini unutmayalım. Ne diyelim, bu anlayışın “piri” Abdülhamit de 300-500 bin İngiliz altını karşılığı Kıbrıs’ı vermişti İngilizlere. 

Geçen haftaki haberlerde satır arasında kalan e-ticaret yasası iktidarın başını ağrıtacağa benziyor. İki arada bir derede kabul edilen ve bazı milletvekillerinin itirazı ile AYM’ye taşınan elektronik ticaret yasası eğer onay alırsa, sektör daralabilir. Çünkü, bu yasa, piyasanın büyümesini engelleyecek tuzaklarla dolu, fırsat eşitliğini sınırlıyor, onbinlerce emekçi kuryenin çalışma koşullarını kötüleştiriyor.

Son söz, hakaret siyaseti üzerine; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TBMM çatısı altında ettiği ağır küfürler hepimizin yüzünü kızartmıştı. “Soylu’nun huyu” derken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da katıldı hakaret ve argo kervanına. İki bakan başta olmak üzere, sorulan soruya hakaretle yanıt verenlere önerimiz şudur ki “Siyasi koltuklar, bakanlıklar sövme değil, hesap verme yeridir. Eleştiri ya da soruya küfürle yanıt vermek de çaresizliktir...”

Yeniden görüşmek dileğiyle.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları