Koğuş arkadaşım Ali Sirmen

27 Mart 2024 Çarşamba

Baştan söyleyeyim, Ali Sirmen’le hiç anlaşamadığımız tek konu, onun iflah olmaz bir karamsar, benimse iflah olmaz bir iyimser oluşumla ilgiliydi.

Onun ve sekiz kişiyi barındıran avuç içi kadar koğuşumuzun ranzadan arta kalan tek duvarı önünde ortak koğuş arkadaşımız, karamsar olmaktan çok “entelektüel kuşkucu” diye tanımlanabilecek Gencay Şaylan’la kafa kafaya vererek yaptıkları yorumları, tam karşılarına düşen üst ranzada uzandığım yerde işittikçe çileden çıkıyordum. Zaten bir keresinde yerimden fırlayarak “Adi mahkûmların (adli mahkûm diye okuyun) arasına gitmek için dilekçe vereceğim!” deyişim bu nedenleydi. Hüseyin Baş alt koğuşta yattığı yerden “Bizden adisini bulamazsın!” deyiverdiğinde, koğuşumuz benimkiler de dahil kahkahalarımıza boğulmuştu...

Koğuşumuz derken L yapan iki katlı bir ranzadan ve ortada minicik bir alandan ibaretti. Bir de solda, hem lavabo, hem erzak rafı gibi bir şeylerin bulunduğu daracık bir bölme. Ve tuvalet de orasıydı!

L harfinin girişte duvarın önünde kalan kısmının alt katında CHP milletvekili Kemal Anadol, üstte yine CHP milletvekili ve KöyKoop Başkanı Nedim Tarhan kalıyordu. Orta duvarın önünü kaplayan ranza bölümünün alttaki sakinleri Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Erdal Atabek, dış politika yazarı Hüseyin Baş ve Ali Sirmen, üstteki sakinler ise ben ve o sırada sanırım doçent olan siyaset bilimci Gencay Şaylan’dı.

Ali, Baş ve Atabek pipo içiyorlardı.

Gencay da devsel kalıbıyla pek de orantılı olmayan ufaraktan bir pipoyu çekiştirmeye başlayınca, cephanelikten bozma, penceresi olmayan cezaevi koğuşu yaşanılamaz bir yer olmuştu. Nice çilelerden geçmiş halk çocuğu milletvekili arkadaşların sesi çıkmasa da benim canım burnumda tütmeye başlamıştı. Bir ara cezaevindeki bütün arkadaşlar için yazdığım dörtlüklerden, kendim için olanı şöyleydi:

Dışarıdayken o kadar çok özgürlük lafı etti ki

Zavallı şairi Maltepe zindanına kapattılar

Kitabe-i seng-i mezarına yazılsın ki

Hiçbir şeyden çekmedi pipo dumanından çektiği kadar

Yaklaşık olarak o günlerde bir de TYS davası nedeniyle yine 141’inci maddeden yargılanmaya başlandım.

Ali bu haber geldikten az sonra, herkesin birlikte olduğu bir anda, bana hınzırca ve çocuksu bir gülüşle bakarak, bakın Ataol için ne yazdım deyip aşağıdaki dört dizeyi okudu:

Behramzadelerden Ataol Ulaşmışken yüce şüera katına İki 141’in içtimaı ile Göçüverdi şüheda safına

Meğer aynı süreçte iki 141’den mahkûmiyetin cezası idammış! Kahkahalara katılmış olmakla birlikte, bir zaman sonra, yoksa ipe mi gidiyorum diye içten içe kaygılandığımı itiraf ederim!

Ali ise bir bakıma karamsarlık ve pipo dumanı itirazlarımın intikamını almış oluyordu!

Kırkıncı doğum günümü cezaevinde kutlarken sevgili arkadaşımın iptidai gereçlerle muzlu süt hazırlama çabasındaki heyecanını unutamam.

Bir de cezaevi avlusunda onunla tek pota önünde teke tek basketbol maçlarımızı.

Enerji ve inat üstünlüğü ile beni her seferinde yenmiştir...

Gazetelerde yayımlanan duruşma fotoğraflarından birinde, elinde bastonladır. Bastonun nedeni bu tek pota maçlarımızdan birinde ayağına “kazaen” biraz kuvvetlice basmış olmamdır. Kamu bu gerçeği bilsin istedim!

Sonuçta ne yazık ki benim ve benim gibilerin iyimserliği değil, Ali’nin, Gencay’ın, kötümserlikleri, belki öngörüleri haklı çıktı.

Mahkûmluk uzadıkça uzadı. Zincirlere vurularak topluca adli mahkûmların arasına götürüldük. Bir ara serbest bırakıldık. Sonra duruşmalar tekrar başladı ve ağır hapis cezalarıyla sonuçlandı. Karar celsesine katılanlar oracıkta tutuklanarak çok daha uzun bir süre kalmak üzere cezaevine gönderildiler. Katılmayanlar için ise dışarıda, sürgünde, aynı uzunlukta bir başka tutsaklık dönemi başladı.

Fakat iyimser ya da karamsar, bu deneyimden hepimiz, hep birlikte eğilip bükülmeksizin, dimdik çıktık.

Sevgilerimizde uyu, sevgili arkadaşım...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları