Gülengül Altınsay

Hocası Uilenberg olanın

10 Eylül 2021 Cuma

Ben istediğim kadar, “Futbolda hakemler meselesini artık konuşmayalım, o topa girmeyelim” desem de olmuyor işte. Yeni sezonun daha ikinci haftasında net penaltısı es geçilince Beşiktaş, Gaziantep maçında hakem ve VAR mağduru oldu. Fakat o kadar sıkıldım ki hakem hatalarından ve VAR standartsızlığından, ilk haftalardan şikâyetçi olmaya utandım. Durum buyken TFF görevlisi hakem eğitmeni bir şahsın, kendi ifadesiyle, “Beşiktaş antrenörünün” maçlarda yanlara açtığı kollarını işaret etmesi ve “Hakemleri böyle baskı altına alıyor” gibi ifadeler kullanması, yani Sergen Yalçın’ı hedef göstermesi beni yine aynı konuya dönmeye zorladı maalesef. 

Bu şahıs herhalde yalnızca Beşiktaş maçlarını ve Sergen Yalçın’ı izliyor ki başka takımların teknik direktörlerinin neler yaptığından da ağızlarından çıkan laflardan da haberi yok. Ya da böyle saçma şeyler söyleyerek belki de işini yapmış gözükecek.

Aslında pek şaşırmamak da lazım. Ekranda söylediklerinden anladığım kadarıyla aklı günümüz futbolundan ve hakemliğinden iyice kopmuş bu şahıs çok garip ki gelip bizim ülkede hakem eğitmeni oluyor. Mesleğe büyük enerji ve heyecanla başlayan hakemlerin bu şahsın müsamere seminerlerinden sonra neden şaşkına döndüğünü ve maçtan çok durumu idare etmeye başladığını anlamış olduk böylece. 

SORUN KOLLARDA MI?

Oysaki bizim, Sergen Yalçın’ın yanlara açılan kollarından çok daha büyük sorunlarımız var. Yıllardır bu yol yol değil dedim futbolun yönetiminde. Futbolun yorumlanmasında ve örgütlenmesinde köklü değişimlere gerek var dedim durdum. İşler şimdi neredeyse geri dönülemez noktaya geldi. Daha düne kadar sistemi koruyanlar, hastalığı göstermelik tedavilerle iyileştirmeyi önerenler bile şikâyetçiler artık. Zaten bizde en kolay şeydir ani U dönüşü yapmak.  

NASIL DEĞİŞİM?

Diyeceksiniz ki olsun, geç de olsa yürüdükleri yolun yanlış olduğunu anlamaları da iyi değil mi? Ama işin aslı öyle değil ne yazık ki. Artık futbolun bu yöntemlerle, bu idare biçimiyle yürümediğinin anlaşılması bir yana asıl telaşları çöken futbolla kendilerinin de çökme olasılığı. Yetkilerini, güçlerini kaybetme olasılığı. Yoksa dertleri ne oynanan futbolun kalitesi, ne kulüplerin düştüğü borç batağı. O yüzden değişim lafı bugünlerde herkesin dilinde fakat istenen nasıl bir değişim işte orası önemli.

Bir kere hiçbir zaman köklü değişim beklemeyin onlardan. İyi düşünülmüş uzun vadeli stratejiler oluşturmak ve bu stratejileri uygulayacak çağdaş, bağımsız örgütlenmelere gitmek bunların hiç işine gelmez.

Köklü değişim demek onların topunun da değişmesi demek çünkü. O yüzden Sergen Yalçın’ın kollarına takarlar. Sonuçlar iyi olunca ekranları dolduranlar, Milli Takım kötü sonuçlar alınca “O gitsin bu gelsin, şu oynasın bu oynamasın” diye isim değişikliği üzerinden gürültü çıkartırlar. Yabancı sayısı gibi hiç manası olmayan alanlarda sonuçsuz tartışmaları körüklerler.

Geriye dönüp bir bakın; Milli takım özelinde Lucescu ile başlayan süreç, bir iki kötü sonuçla nasıl ve kimler tarafından yok edildi? Ve bugünü anlayın. Ne diyeyim; bizim futbol düzenimize Uilenbergler yakışır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları