Hiçbir şeyden çekmediler, hırsız politikacılardan çektikleri kadar...

Sonunda çareyi buldular:

“Ülkenin en zengin adamını seçelim, kurtulalım.”

• Ya o da çalarsa?

• Çalmaz! Çok göz önünde olacak. Cesaret edemez..

*

İtalya’da Berlusconi iktidara böyle geldi.

12 milyar dolar serveti ile ülkenin en zengin adamıydı.

Üç kez iktidar oldu.

Reyiz’in “aile dostu” oldu.

Bilal’in 10 bin kişilik düğününde nikâh şahidi bile oldu. (2003)

Sonrada türlü yolsuzluklar ve reşit olmayan kızlarla âlem yapmak gibi rezaletler nedeniyle koltuğundan oldu.

Reyiz de ilişkisini kesti.

*

Reyiz’in alkışlanacak bir hasleti de ilişki kesmek. On sekiz yıldır ilişki kesip duruyor. Fethullah musibeti ile bile ilişkisini kesmişti.

Ama bir huyu var. İlişkiyi neden kestiğini açıklamıyor. (Tam tersi, örneğin “Ne istedi de vermedik?” diye kendisi açıklama istiyor.)

Kendi elcağızıyla seçtiği sayısız bakanıyla, bizim Melih Gökçek, İstanbullu Kadir Abi ve daha birçok belediye başkanı ile de ilişkiyi kesmişti.

Ama neden kestiğini hiç açıklamadı. “Etkin pişmanlık” göstermedi.

Bunu acaba, seçimleri kaybettikten sonraki adli sürece mi bırakıyor?

*

Süreci beklerken, millet sıkılmasın diye olacak neredeyse her gün türlü çeşitli etkinlikler düzenliyor.

Kanal İstanbul’a ait maketli - mültivizyonlu televizyon programları bitiyor.

İlk yerli ve milli otomobilin tanıtım seansı başlıyor.

Resmi Gazete’de otomobilin konfigürasyonu yayımlanıyor. Fabrikasından tek satır bahis yok. Ama 4 bin 323 kişi istihdam edilecek deniyor.

“Neden, 4 bin 333 kişi değil” diye soran yok.

Kimse “fabrikasız otomobil mucizesi”ne saygısızlık etmek istemiyor.

Prototipi İtalya’da üretilmiş. Neredeyse tıpatıp aynısı 2017’de Şanghay Oto Fuarı’nda teşhir edilmiş. (https://www.autocar.co.uk/car-news/motor-shows-shanghai-auto-show/pininfarina-and-hybrid-kinetic-group-reveal-two-ev-suvs)

Ama motoru bile birkaç yıl sonra üretilecek otomuzun kadranına Cumhurbaşkanlığı simgesi konuyor. Reyiz direksiyonuna geçiyor.

Ücret ödemeden Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçiyor.

*

Bütün bunlar Jet Fadıl’ın belki de ortalıktan çekilmesinin sonucu.

Siirtli işadamı Fadıl Akgündüz, 1999 yılında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda ünlü isimlerin de katıldığı bir tanıtım kampanyası ile “Türkiye’nin İlk Dünya Otomobili”ni dünyaya tanıtmıştı.

Daha sonra da bu “milli otomobilimizi” Cenevre Otomobil Fuarı’nda da görücüye çıkardı.

Osmanlı Devleti’nin 700. kuruluş yıldönümüydü. “İmza 700” adı verilen bu otomobil, Siirt ve Batman’da kurulacak fabrikalarda yılda en az 100 bin adet üretilecekti.

Başlangıçta iki renkte olacak. Kırmızısı Türkiye pazarı için, gri renkli modeli ise Avrupa için tasarlanmıştı. Ama olmadı.

Siirtli Jet Fadıl otomobil projesinin birileri tarafından engellendiğini NTV’ye yana yakıla anlatmıştı. (05.06.2015)

Kimdi bu birileri?

Umarız eski Siirt Bağımsız Milletvekili Jet Fadıl, eski Siirt Milletvekili Erdoğan’ı kastetmiyor.

Gerçi kimseden korkusu yok.

Tutuklandı. 2 bin 447 yıl hapis cezası ile yargılandı. Sonra da tahliye oldu.

“Her Müslümana Maldivler’de Ucuza Villa!”gibi bir çılgın bir projenin sahibiydi.

Ama Reyiz, daha da çılgın Kanal İstanbul projesiyle yanına Katarlıları ve Suudileri de alarak çok şükür Jet Fadıl’ın önünü kesti.

Pahalılık, işsizlik, dursuz duraksız zamlar hiç kuşkusuz vatandaşları hasta ediyor.

Hasta garantili şehir hastaneleri de zaten bunun için.

Aslına bakarsanız, Kanal İstanbul ve “Yerli Milli Oto” gibi projelerin amacı da bu. Halkımıza uygulanan bir tür “meşguliyetle toplu tedavi yöntemi”.

Geçiş garantili köprüler, tünel veya Marmaray projeleri, Araplara pasaport garantili TOKİ tapuları, uçuş garantili havalimanları...

Tek eksiğimiz “Tutuklu ve mahkûm garantili cezaevleri”.

Onu da Reyiz’in KHK’leriyle anında çözebiliyoruz.

*

Yeni yıla tam tekmil bir rehabilitasyona tabi durumda giriyoruz.

Kutlu olsun!